Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Portakal ve Soğan



Slm;
nbr?
nerden?
arayış?
a/p?

o.O

pardon sayfaları karıştırdım ahaha evet şimdi size Portakal ve Soğan ile eşcinsel olmaktan nasıl kurtulursunuz onu anlatıcam -lol- buyrun bu traji komik yaşanmış olayı arkadaşımızın kendisinden dinleyelim;

___

Blogunu uzun zamandır takip ediyorum. Yazılan hikayeleri okuyorum ve okuduğum hikayelerin çoğunda kendimi buluyorum. En azından o hikayeleri okurken kendimi yalnız hissetmiyorum. Ve bu yüzden bende başımdan geçenleri anlatmak istiyorum. (teşekkür ederim)

Ben -iç anadolunun küçük bir ilinde- yaşayan 18 yaşında bir eşcinselim. Eşcinselliği kendi içinde kabullenmiş ama kendinden başka da kimseye söyleyememiş bi korkağım. (korkak olmakla alaksı yok lütfen :/) Bu korkaklığın bir sürü nedeni var. Ailem, yaşadığım şehir, arkadaşlarım... Ah keşke diyorum anlayışlı bi ailem ve arkadaşlarım olsa da açıklayıp kurtulsam, istediğim gibi yaşasam.. Ama ne yazık ki babam belkide dünyanın en sert adamlarından biri. Öyle klasik dışı sert ama kalbi  yumuşak olanlardan da değil. Bildiğin taş kalpli, işkoliğin teki. Aklı fikri çalışmak, iş iş iş... Ailesini unutmuş bencil pisliğin teki. Annem desen bildiğin şakirt. Bi ablam vardı beni anlayabilecek ama oda yurt dışında eğitimde. Ve bu küçük şehirde gay olmak inanılmaz derecede zor. Hele bide lisede okuyosan... Zaten burada çok az sayıda lise var. Eesi bu liselerde de o kadar çok dedikodu dönüyo ki gay olduğumu asla söyleyemezdim. Ama o zor geçen lise yıllarında artık içim içimi yemeye başlamıştı. Kendimi çok yalnız hissediyodum. Defolu gibi, üretim hatası gibi, tanrı tarafından cezalandırılıyomuş gibi... Hep sordum kendime "neden ben? (inan bu soruyu hepimiz o dönemlerde soruyoruz) Bu benim kaderim mi yoksa Allah benim sabrımı mı sınıyo? yoksa bu gaylik kurtulmam gereken bi illet mi?" Aylarca yıllarca hep düşündüm. Bu gaylikten kurtulmak için yapmadığım kalmadı. Düşünün, tanrıya inanmayan ben namaz bile kıldım :D :D Tanrı varsa bile ondan nefret eden ben ona dua ettim... Beni böyle yaratana dua edecek kadar çaresizdim. en sonunda dayanamayıp bizimkilerden habersiz piskoloğa gittim. Ve gay olduğumu ilk o pikolog bayana söyledim. Üzerimden bi yük kalktığını hissettim. Nedense bi anda rahatladım ve en azından haftada bir saatliğine özgürce gay olduğumu bilen biriyle konuşabileceğime sevindim. Tabi o kadının beni intihara sürükleyeceğini bilseydim asla gay olduğumu söylemezdim. 

 İlk seansımız da piskolog kadın bana şöyle bi baktı ve "yakışıklısın, sempatiksin bunlar bi çok insanın sahip olmak istediği şeyler. Hiç kendine aynada baktın mı? Sarı saçlar, yeşil gözler, güzel bi fizik. Ayrıca anlattığına göre popülersin de. Neden gay oldun ki?"  o an kadının bu sorusuna çok şaşırdım. "Pardon ama gay olmayı ben seçmedim. Bir çok kızla ilişki yaşamaya çalıştım ama olmuyo işte ben erkeklerden hoşlanıyorum. İnanın bana eğer bu seçim hakkı elimde olsaydı gay olmayı asla seçmezdim" dedim. Kadın bana küçümser gibi baktı ve "en sevdiğin meyve ne" diye sordu. Bi anda konu değiştiği için çok şaşırdım ve "portakal neden sordunuz?" dedim. Ama kadın beni hiç takmadan "yemekten hiç hoşlanmadığın bişey var mı?" diye devam etti. Ee bende cevap olarak "soğan" dedim. Kadın elindeki dosyayı kapatıp "Bu günlük bu kadar bi daha ki seansa gelirken bi tane portakal ve soğan getir" dedi. Şaşırmıştım. Portakal ve soğanla ne yapacağını bilmiyordum. Ama yinede içimde garip bi duygu vardı. Sanki içten içe beni tedavi etmesini istemiyordum. Neden bilmiyorum ama eşcinselliğin tedavisinin olmasını istemiyorum... Ne kadar ilginç. Neyse işte bi dahaki seansa bir adet portakal ve soğanla gittim. Kadın portakalı ve soğanı önüne alıp parmağıyla portakalı işaret etti. "Bu portakal. En sevdiğin meyve. Bunu yemekte özgürsün ama eğer bunu yersen hayatın boyunca mutsuz olacaksın. Çünkü bunu yemek yanlış, doğru değil, günah ve kabul edilemez. Her ne kadar bundan alacağın zevk fazla olsa da sonuçları çok büyük. O yüzden portakal seni ve gayliğini temsil ediyor" dedi. bense şaşkınlıkla olayı nereye bağlayacağını bekliyordum. Benim tepkimi takmayan kadın diğer eliyle soğanı gösterdi ve "bu soğan. Soğan yemekten hoşlanmıyosun. Ama eğer soğan yersen  hayatın istediğin gibi olacak. her ne kadar sevmiyorum desende elbet bi gün alışacaksın. Ve hayatın boyunca mutlu yaşıyacaksın. Gerçek bir erkek olarak, babanın ve evleneceğin kadının gururu olarak, adam olarak yaşıyacaksın. Karar sana kalmış. Portakalı yemek yoldan sapmaktır. 3 dakikalık zevk için haram ve günaha yönelmektir. Ama soğan yemek seni mutlu kılar. Hayatının güzel ve şerefli geçmesini sağlar. Gerisi sana kalmış." dedi ve çok bilmiş bi tavırla gözüme baktı. Bense gerçekten şaşkındım. ve işin garip tarafı bi an gerçekten soğan yemeyi istedim. Kendi kendime "katlanırım yeter ki şu defolu yaratılmış duygusundan kurtuluyum" dedim. Sonrada kadına bakıp "soğanı seçiyorum" dedim. Kadın gülümsedi ve "al ozaman yemeye başla" dedi. Bi an neye uğradığımı şaşırdım "cidden soğanı çiğ çiğ yiyecek miyim?" diye sordum. Oda "evet, bundan sonra her seansımız da bir soğan yiyeceksin. Bak gör nası da alışıyosun soğana" dedi. Ve ben umutsuzca soğanı yemeye başladım.


Tek kelimeyle iğrençti. hala 1 ay boyunca bu saçma sapan, salak yönteme nasıl inandığıma şaşıyorum... 1 ay boyunca o soğanları yedim. Daha da tiksindim. soğanı yerken midemin bulantısından gözlerim doluyodu. Geceleri soğanın o üzerime piskolojik olarak sinen kokusu yüzünden kusmaktan  bi deri bi kemik kalmıştım. Ne uyku düzenim vardı, ne yaşama enerjim. Artık iyice çökmüş durumdaydım. İşin kötü tarafı bu s**ktiğimin yöntemi hiç bi işe yaramıyodu. hala gaydim hala en yakın arkadaşıma umutsuzca aşıktım. Hala gay olduğumu saklamak için çıktığım ve üzdüğüm kızların vicdan azabını çekiyodum. Hala gay içerikli dizi olan glee'yi ve ordaki gay karakterlerin aşklarını izleyip ağlıyodum. Hala yatmadan önce tanrıya küfür ediyodum beni böyle yarattığı için... Ve sonuç olarak 10-12 kio vermiştim. Uykusuzluk çekiyodum. Depresyondaydım. Artık hayata dair içimde hiç bişey kalmamıştı. Kafamdan geçen tek düşünce şuydu "neden ben?" Sonunda daha fazla dayanamadım ve evdeki ilaç dolabında ne bulduysam içtim. Ama işte dediğim gibi korkağın önde gideniyim. Ölmekten korktum. "peki ya sonra" düşüncesinden korktum. Ve korkaklığım sayesinde hayattayım bu satırları yazıyorum.

Sonra ne oldu diye sorcaksınız sanırım. Anlatıyım sonra ne olduğunu. Aslında o soğanları piskolog kadının kıçına tek tek sokmak istiyodum ama yapmadım. Kendisinin işinde berbat olduğunu söyledim ve bi daha da gitmedim. Tekrar kilo aldım ve eski fiziğime kavuştum. Saçlarımı uzattım. Okulumuzun müzik grubuna katıldım. Ve liseyi zorda olsa bitirdim... Artık reşitim ve üniversite sınavına hazırlanıyorum. Gay olduğumu hala kimse bilmiyo. Hala en yakın arkadaşıma aşığım. Hala glee izliyorum (Klaine <3 <3) ve hala tam bi gayim. Ama artık eskisi kadar umutsuz değilim. Çünkü bi gün gerçekten mutlu olacağıma inanıyorum. Umarım bu yazıyı okuyanlarda umutlarını asla kaybetmezler. Çünkü biz defolu değiliz. Aslada olmucaz. Aksine tüm mükemmel insanlar gay tıpkı senin, benim ve bizim gibi ;) 

___

Öncelikle bu içten ve akıcı yazın için teşekkürler, Eşcinsel olarak en büyük sıkıntımız, her fırsatta söylediğim gibi kendimizi kabullenme aşamasında. En büyük derdimiz kendimiziz. İç dünyamız, kavgalarımız, neden benlerimiz, sonu gelmeyen bir döngü içerisinde yuvarlanıp gidiyoruz taa ki kendimizi kabullenip ben buyum arkadaş diyene kadar. Sen bunu başarmışsın inan şimdi eskisine göre daha rahatsındır. Yaşadığın içsel çatışmaları inan hepimiz bir dönem yaşadık :)


gelelim intihar olayına ki bu iradesiz insanların seçeneği bir daha duymayalım lütfen aklının ucundan bile geçmesin.

piskologa gelirsek ne kadar geri zekalı homofobik ve bilimden uzak birisi ile karşılaşmışsın yahu sen portakal ve soğanla katıldığın seanslar traji komik gülsek mi ağlasak mı bilemedim valla :)

Ne yalnızız; Ne de yanlış...
Ogaybende Blog Yazarı

44 yorum:

  1. Geçmiş olsun... Benim psikiyatrım da bana tek kelime etmeden hormon testi ve genital tetkik yaptırdığında şoka uğramış, caddeler boyu ağlamıştım. Gerçekten nasıl hissettirdiğini anlayabiliyorum. Tam olarak o gün kabullenmiştim ben de kendimi. Kim bilir kimler ne hale getiriliyor böyle saçma sapan yöntemlerle, yine soğanla yırtmış arkadaş o kadarını söyleyeyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu arada yazının görseli çok seksi, o dövmeyi de ayak bileğini de yer, kıkırdaklarıyla dişlerimi temizlerim <3 <3 <3 <3 <3 <3

      Sil
    2. hahaha sildin süpürdün herifi :D

      Sil
    3. artık kabul ediyorum ayak fetişim var *kırt hırt* ama nedense bilek-topuk kısmı falan daha bir leziz geliyor. ister misin? *kalanları uzatır*

      Sil
    4. ayak - bilek cık almayayım afiyet olsun :))

      Sil
  2. "Allah indinde amellerin en faziletlisi(farzlardan sonra), müslümanın kalbine sürur vermektir" hadisini ve Hz. Peygamberimin aleme tesellici olarak geldiğini müjdeleyen İsa a.s.'ı tasdik eden ifadelerinizi keyifle okudum.

    28 sene hücre hapsi, 19 defa zehirlenme, 3 defa kurşunlanma, camı kırık hücrede Afyonun soğunu çektiği sırada tepsilerle baklavalar ve fahişeler onu ziyarete gidiyor(!) diye haberler yapılan, dini ve milli kimliğine hakaret yarışı yapılan Bediüzzaman Said-i Nursi nin özel odasında yazılı bu hadisi ben de hayat düsturum yapmak diliyorum.

    bu kadar yetenekli ve hepsi birbirinden değerli eşcinsellerin değil intihar etmek, daha da dik ve onurlu durmaları gerekiyor çünkü bu kıymetteler...

    YanıtlaSil
  3. Ben en son gittiğim psikologla yatmıştım! O zamandan beri anladım ki sadece ben kendime yardım edebilirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. HAHA... Buna bayildim:)Alem Ibne olmus desene:)Ellerine saglik Golden Boy! :)

      Sil
    2. golden boy eteğindekileri dökse daha neler çıkacak kimbilir (o.O)

      Sil
  4. bi ben kendimle savaşmadım demekki.. nedense bana normal geldi neden diye sormadım hiç.. yazıyı yazan kişi adına sevindim, o psikolog olacak karıya da saygılarımı sunarım (küfür etti.) yazıyı güzel bir sözle bitirmek istiyorum. "If god hates gays, why we are so cute?"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o zaman seni doğuştan şanslı olan tarafa alalım :DD

      Sil
  5. Nice psikolog maceraları dinledim ama aralarından en saçma sapanı buydu sanırım. SEvip sevmeme meselesi değilki. çünkü biz aynı meyve üzerinde iki duyguyu birden yaşayabiliyoruz. bazen şikayet ediyoruz ama değişmiyoruz. ya da sevmediğimiz zamanlar da zorlayarak bir şey yapmıyoruz çünkü içimizden geleni istediğimiz şekilde yaşıyoruz. Sırf başkalarının gururu olmak için mi yaşıyoruz biz bu hayatı, ya da yatağıma kimi aldığıma göre mi gurur kaynağı olacağım? -çok saçma ama değişememeye mahkum zihniyet(!)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hele ki bu saçma zihniyeti okumuş! kişilerin yansıtması daha da vahim...

      Sil
    2. <3 o kadar haklısın ki... Ama o dönem kendimi kabullenemediğim dönemdi. O yüzden bundan kurtulmak için her şeyi yapardım. Gerçi bu portakal soğan olayını anlatırken biraz kısa kestim. Aslında ayrıntı çok. Tabiki kadın pat diye "soğan yiceksin" demedi. Ama sonuç olarak bana o soğanları yedirtti. Ama ben asıl kendime kızıyorum. Ne kadar cahilmişim o dönemler ama bak şimdi yakın arkadaşlarım gay olduğumu biliyolar ve çok şükür şu sıralar gayet mutluyum ^_^

      Sil
  6. İntihar ettikten sonra insanın içine bi yaşama sevinci doluyor (Tecrübe :D )
    Soğan ve portakala da gülmekten başka bişey yapamadım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o zaman o yaşama sevincini hiç kaybetmemen dileklerimle vişnecim...

      Sil
  7. Yanıtlar
    1. olmaz mı hiç lakin kuru soğan daha bir etkili diyolla :D

      Sil
  8. hiç gülmedim okurken aksine çok sinirlendim
    hayatımda bin türlü tedavi yöntemlerini duydum ama bu kadar rezil bir tedavi yöntemi gördmedim heleki bir PSİKOLOGUN BİR EŞCİNSELİ TEDAVİ ETMEYE ÇALIŞIYORSA VAY HALİMİZE!!!!!. eğer bu yaptığı işkenceleri sağlık bakanlığı yada insan haklarına taşısaydın onun diplomasını alır men ederlerdi reziiliğe bak zorla neler yaptırmış ben onun anasını avradını bipppppppppppp yapardım o soğanlarla becerirdim onu

    YanıtlaSil
  9. Dondum kaldım resmen. Yahu sen okumuşsun, psikolog olmuşsun. İnsanlar sana yardıma ihtiyaçları olduklari için geliyor.... Hey yarabbi. Okudukça sinirlendim. Ülkenin okumuşları(!) böyleyse, cahilleri nasıldır acaba?! Yazık ya. Cidden yazık.

    YanıtlaSil
  10. Hiçbir gayın böyle bı konuda herhangi bir rütbeden yardım alma istegini anlamıyorum oysa ki toplum en aydın kesmi bizler değil miyiz (bu arada hatırlar mısın bilmem o gay bende sana iki kisiden bahsetmiştim bıri erkek (görünce kalıbıma sigmadigim;) ) bıri kız (su birlikte oldugum)ne yazık ki cok şeytanım ikisiyle aynı anda Sevgiliyim sonunda söyledim ve tahminlerim doğru çıktı o kadar mutluyum ki istediğim herseyi elde ettim belki ikisinide belli bı zaman sonra unuturum olsun şimdiki aldığım lezzete bakıp gelecegi düşünmüyorum şimdiki aldığım lezzet ne mı :) önce kız arkadasami kollarıma alıp sımsıkı sarıp döndürüyorum ve kapanışı dudakla yapıyorum sonra aynı gün icinde erkek arkadasım beni kollarına alıyor donduruyor ve kapanışı dudakla yapıyor :) ahhh ölürsem mezar yesına "mutluluktan"yazın :)

    YanıtlaSil
  11. Hem portakal hem soğan ;) en temizi ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çoğu eşcinselde bifobiklik vardır :)

      Sil
    2. Yorumu ilk gördüğümde ama nedeeen diye hayalimde oluşturduğum senin yüzüne uzun uzun baktım hep bunu merak etmisimdir. Gay olmak secim olmadıgı gibi bisexual olmakta secim değil bu gayet açık bı konu ve ben bu olayı affiniza siginarak aynıı su ustteki psikolog olayına benzetiyorum en çok anlayisli olması gereken bir konumdayken....................... Bari siz yapmayın az önce iki sevgilimdende seni seviyorum askım benzeri mesajlar geldi bu yorum bütün sevincimi kursağımda bıraktı

      Sil
    3. yalnız ben bifobigim demedim, biz maalesef ötekileştirmekten dem vururken ister istemez bizler de yapabiliyoruz demeye getirdim neyse biseksüellik hakkında da yazmak lazım aslında

      Sil
    4. Evet biseksuelligi farklı birsey olarak görmeyin onun hakkında da yazın biz de kendimizi yanlız ve yanlış hissetmekten kurtulalım (bu arada erkek arkadasımda kaldım dün gece aslında çok daha farklı planlarımız vardı geceyi nasıl gecirecegimize dair lakin aramızda bı anlaşmazlık çıktı ilk kavgamızı ettik ben yanına oturup koluna girmek istedim haksız olmadığım halde o ysa cek elini deyip kalkıp gitti Odasına kitledi kendisini ve gece 2 ye kadar çıkmadı kendini kitledigi odanın yanındaki odanın balkonundan onun Olduğu odaya baktım ağlıyordu kalbini kıracak bisey yapmış olmalıyım heralde ama düşünüyorum da aklıma herangi birsey gelmiyor neyse ki saat 2 de odasından çıktı mutfağa gitti ve odasına geri dondü bu sefer kapıyı kitlemedi Bende çağırılıyorum gibi anladım duvara basını yaslamis duruyordu arkasından sarıldım ve hayatım ne oldu dedim bisey yok dedi konuşmak ister mısın dedim yok dedi çıkarken kapıyı kapatirmisin dedi en boynumu büktüm peki çıkmadan sana birkez sarilanilirmiyim dedim hayır deyip arkasını dondü ve zannedersem eski kız arkadaşına mesaj attı sabahleyin o uyanmadan kalkıp evime geldim 1 hafta boyuncada hiç arayıp sormamayi biraz ortalıktan kaybolmayı düşünüyorum lütfen bana yardım edin ne yapmam lazım söyleyin sizden başka yardım isteyecek kimsem yok bu küçük kavga arkasında iz bırakmadan geçip gitmesin:( )

      Sil
    5. Pardon "geçip gitsin "

      Sil
    6. valla sevgilini baya bir üzmüş gibi duruyorsun yazdıklarından sadece o anlaşılıyor, kavga nereden çıktı bu noktaya nasıl geldi bilemediğim için bir şey diyemeyeceğim en iyisi umarım en kısa sürede çözersiniz şeklinde temennide bulunmak olur

      Sil
    7. Evet verdigi tepkinin fazla olması beni de böyle düşündürdü ama dediğim gibi düşünüyorum bu tepkiyi vermesini gerektirecek bisey yapmış olamam her cuma aksamı buluştuğumuz bı yer var oraya gidip uzaktan seyredeceğim gelecekmi yoksa gelmeyecekmi diye cok kötüyün cok üzülüyorum acaba yine asık oldugum icin mı bunlar oluyo ben ne zaman asık olsam hep böle oluyo ask bana harammi ne :'( peki neden bu kadar çabuk daha bana siirler yazmayacakmiydi :( seyahatlere gitmeyecekmiydik beraber daha yazı görmedi bizim askımız yoksa bu düşünceler birer kuruntu mü :(

      Sil
    8. Cok özür dilerim ya şahsi meselelerimle canınızı sıkıyorum afedersiniz

      Sil
  12. Slm, pc de gezinirken tesadüfen denk geldiğim bir yazı oldu.
    okudum..ve psikologun yaklaşımı son derece mantıksız geldi..trajik bir şey :( bunu psikolojiyle yakından ilgili biri olarak söylüyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Egitim cahilliği alır
      Homofobiklik baki kalır demek istiyorum :)

      Sil
  13. Yazıyı bitirirken neden bir blog açmadın diye düşündüm. Gayet espirili bir dille akıcı anlatabilmek yaşananları herkesin harcı değildir. Hernese "neden ben?" soruları zamanla bende "neden toplum?" şeklini almaya başladı bende :D Yani nasıl olurda bu insanlar böyle bir topluma rağmen aşık olabilen 2 erkeği anlayamazlar onu çözmeye çalışıyorum :D :D Kenimle değil de toplumla kavgam başladı. Onu çözebilecek değilim ama sanırım :) İntihar mevzusunda ise ben kişi istiyorsa intiharın bir seçenek olduğuna inananlardanım. Korkaklık vs diye bakanların aksine intihar verilebilecek en cesurca karardır. Herkes üzerinde düşünülmüyor gibi bakıyor bu konuya; ama bir insan intihar etme noktasına geldiyse zaten milyon tane senaryoyu elemiştir bile. Velhasıl kelam intiharı desteklemiyorum ama. Zira hayata tek başına geldik, öldüğümüzde de yalnız öleceğiz. Sırf başkalarının dünyası ve fikirleri yüzünden bu yola girmek sadece boşa gitmiş bir can olur. Biz yanlış değiliz. Bunu açıklamak zorunda bile değiliz. Farklılıkları kabullenememiş hiç kimsenin fikirlerine değer vermemeni öneririm. Varsın ibne olalım onların aklında zihninde, ne kaybederiz ki ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. intihar asla bir seçenek olamaz, olmamalı...

      Sil
  14. İyi ki intihar edememişsin! Hele o psikolog a gelince tam bir örümcek kafaymış. Eşcinselliğin seçim olmadığını en iyi kendisinin bilmesi gerekiyormuş ama ne yaparsın.... Kendini kabul etmen çok güzel ve sen ne istiyorsan onu yap çünkü bu dünyada sadece heteroseksüeller yaşamıyor! Bizim de haklarımız var :)

    YanıtlaSil
  15. Herkese selam ben bu hikayeyi gönderen kişiyim. Az önce yorumları okudum ve elimde olmadan duygulandım. Çünkü her ne kadar okuduklarınız saçma ve gerçeklik dışı gelse de ben bunları yaşadım. Sabah ezanına kadar lavaboda kusarak uyuklayan bizzat bendim. Ama yorumlarınız o kadar içten ki... yani sanki beni yıllardır tanıyosunuz da bana kucak açıyosunuz gibi cidden acayip duygulandım ve mutluyum. Kendimi yalnız hissetmediğim nadir anlardan biri :')

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduğumuz şey saçma evet ama saçma olan senin duyguların değil o psikolog bozuntusunun sana olan yaklaşım tarzı ve seni zaten yıllardır tanıyoruz ;) mesela ben 18 yıldır tanıyorum . Bu blog a bişeyler yazmak beni de mutlu ediyor senin de dediğin gibi yanliz hissetmedigim nadir anlardan biri olduğu icin belki de. Sizi seviyorum ve sizler icin Allah a dua ediyorum <3

      Sil
  16. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  17. şinci burda psikoloğun psikoloğa hatta ve hatta alacağı ilaç tedavisinden mütevellit psikiyatriste gitmesi gerekliliğini bi hatırlatalım
    bununla birlikte arkadşımızın - ki ben esmer sever cemiyeti üyesi olmama rağmen- iç gıdıklayıcı özellikleri sarışınlık renkli göz gibi bahtının açıkolmasıyla beraber doğacak sıkıntılarında habercisi olduğu kaanatindeyim keşke şu sıralar düzeyli bir ilişki yaşasaydı bu hem kabullenişini hızlandırırdı hemde üniversiteye gittğinde muhtemelen seçeceği özgür yaşam formunda başına doluşan sineklerin ilgisini dağıtmamasına yardımcı olurdu
    yolu yolumuz açık olsun

    YanıtlaSil
  18. Valla ne diyim. Soğan yerine ayva deseydin keşke. Ki ayvayı yemiş kadar oldun o ayrı. Doktor hanım anladığım kadarıyla senin gay olmana pek içerlemiş böyle bir tedaviye başvurduğuna göre amacı eziyet etmek. Yerinde olsam seasntan sonra doktora bir kaç kilo muz gönderirdim. NOT : " Rahatlaman dileğiyle "

    YanıtlaSil
  19. O cahil kadın psikolog değil manav olmalıymış. Cücük beyinli

    YanıtlaSil

Yaz yaz için de kalmasın