Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Gayler Kızları Sevmiyor mu?




merhaba ogaybende :)

ben t. nette öle dolanırken ordan oraya atlarken birden gaylar ile ilgili yazılarını gördüm.
benimde uzun zamandır gay birine sorularım vardı. sizleri anlamak adına daha doğrusu gay travesti lezbiyen. Ama çevremde hiç gay tanıdığım yok arkadaşlarımın var ama onlar bayanları sevmiyormuş diye kimse benimle konuşmadı.


Bunuda anlamış değilim beni tanımadan benimle tanışmak istemediler. Oysa ki ben onlarla dalga geçmicektim sadece sohbetti amacım, çünkü ben bir bayanım gayları anlamak istiyorum. Toplumun onları dışladığı gibi dışlamak değil yanında olmak istiyorum hepsi buydu.
Sanırım onlar dışlanmak dalga geçilmek istiyorlardı.

Ben blogunda fazla gezemedim direk mail atıp sormak istedim sana yazmak zor gelirse kopyala yapıştır yapabilirsin (cevap vericeğini umuyorum)

1. sorum nasıl anladın gay olduğunu kaç yaşındaydın neler hissettin yada nasıl hissediyorsun kendini


2. sorum nerde yaşıyorsun  yaşadığın yerde nasıl tepkiler alıyorsun (olumsuz olduğunu düşünüyorum toplumumuz malum)   eğer olumsuzsa bu sana kendini nasıl hissettiriyor kendinden utandığın oldu mu yada inkar ettiğin.


3.sorum gerçekten bayanları sevmiyor musunuz? öyleyse çok üzülürüm :( çünkü ben seviyorum gayları samimi ve içten geliyorlar bana.))

sorularım bu kadar.umarım her şey dilediğin gibi gönlünce olur. Cevap verebilirsen gerçekten çok sevinirim. Ha dersen ki bunları niye merak ediyorsun neden anlamaya çalısıyorsun (soracagını pek sanmıyorum) ilerde kitap yazmak istiyorum ve bu yüzden soruyorum.


---

demiş mailinde arkadaş ben kendisine mailden cevap yazdım, cevabı buradan da paylaşıyorum; belki sizin de sorulara katkıda bulunacağınız kısımlar olabilir ;)

---


Merhaba T;

Bayanları sevmiyormuş tanısı da nereden çıktı :) Kızlar ile elbette arkadaşlık ediyoruz bence yanlış düşünmüş arkadaşların. Gelelim sorularına ve cevaplarıma :)

1. nasıl anladın diye bir şey yok aslında, zira "sen nasıl heteroseksüel olduğunu anladın" diye sormak sana ne kadar gereksiz gelirse bize de öyle geliyor. Zamanla bir erkekten hoşlandığımızı farkettiğimizde önce kendimizle çatışıyoruz bunun sebebi ise tamamen öğretiler, çevre vs. sorunun kendimizde olduğunu düşünüyoruz ve içimize kapanıyoruz daha sonra içsel kavgalar geliyor önce kendini sorumlu tutma sonra sorumlu birini arama en sonunda ise kendinden nefret etme. Zamanla bu duygularının normal olduğunu aslında anormal olan sana öğretilen kalıplaşmış öğretilerin olduğunu anlıyorsun ve dünyada tek olmadığını. O zaman tekrar içsel hesaplaşmalar başlıyor ve en nihayetinde "ben gayim arkadaş" dediğin zaman olay bitiyor. Aslında en zorlu kısım bana göre; aile çevre ve toplumdan ziyade kendi içinde yaşadığın sıkıntılar, buhranlar, çatışmalar vs. Bundan şunu çıkarmalıyız ki aslında bizim sıkıntımız çevremiz ile başlamıyor ilk önce kendimiz ile başlıyor. Sonrası ise malum toplum ve normları! işte.

2. Yaşadığım yerin önemi yok. Türkiye de veya Dünya da eşcinsel bireylere olan tepkiler değişmiyor. Lakin İstanbul - İzmir - Ankara gibi büyükşehirler diğer şehirlerimize göre daha rahat ortamlar diyebilirim. Kendi adıma söyleyecek olursam ben hiç tepki almıyorum çünkü eşcinsel olduğumu haykırmıyorum :) 

Burada şöyle bir ikileme düşüyoruz aslında 1. si ben eşcinselim ve bir erkekten hoşlanıyorum bunu başkalarının bilmesine ne gerek var benim yatak odam beni ilgilendiriyor, heteroseksüeller ben kızlardan hoşlanıyorum diye haykırıyorlar mı ki diyoruz diğer taraftan ise neden sevgilimle el ele dolaşamıyoruz diye isyan ediyoruz bunun için ise görünür olmak lazım diyoruz, bizleri tanıdıklarından dolayı aslında ucube olmadığımızı anlarlar diyoruz yani çıkmaz bir sokak diyelim. 

3. Bayanları sevmiyoruz diye bir şey yok, neden sevmeyelim ki bir çok kızın en iyi kankası bir eşcinsel olabiliyor mesela :) Bayanlar cinsel yönden çekici gelmedikleri için onlarla sevgili olamıyoruz, (bu kadar basit lol :D) (tek derdiniz sex mi yani demeyin insanoğlunun en temel şeysi o zaten her şeyin başı sex lol :D insanlığın bile hahaha) öhüm ne diyorduk bayanlarla ve erkeklerle sevgili olabilenlere de malum biseksüel deniyor.

* dilersen bu mailini blogumda yayınlarım yorumlar kısmına da ilginç cevaplar gelebilir :)

diye de cevap verdim naçizane. 

:)
Ogaybende Blog Yazarı

Ben Eşcinselim Anne




"Merhaba anne... 

Dünyaya geldiğimde ne kadar sevinmiştiniz kimbilir, size MERHABA diyemesem de... Babam da çok sevinmiş, kurban kesmiş oğlu oldu diye, sen söylemiştin bunu bana, babam sevmez ya duygusal görünmeyi, o yüzden söylememiştir, yine de bir kez ondan da dinlemek isterdim... Kendimi şanslı hissettim hep, sizin gibi ailem olduğu için, SEN, BABAM ve ABLAM... İnsanın ailesini seçme olasılığı yok, şanslıyım sanırım... Kötü günlerimiz de olmadı değil, olmalıydı da iyi günlerin kıymetini anlamak adına. Baktığım da geriye, mutluydum sizinle... Belki fark-etmişsinizdir eski Mert olmadığımı, artık o çılgın, deli-dolu, hayatı umursamayan Mert yok, o gitti, belki bunu ergenlik dönemime bağlayabilirsiniz. Her gençte olurmuş ya... 

Bilmiyorum anne, ne diyeceğimi, biliyorum da aslında bulamıyorum nasıl söyleyeceğimi, belkide söylememeliyim... Çok savaş verdim anne, kendimle... Pazar günleri mutlu kahvaltılarımızda, balkon sefalarımızda, bir filme kilitlendiğimizde... Her zaman, her yerde savaşıyordum ben, bilmiyordunuz. O kadar kolay değil dile getirmek, onca iç savaşların kolay olmadığı gibi, inan bana susmak da kolay değil... Bakışlarınızı kaçıracaksınız belki benden, sarılmak bile gelmeyecek içinizden, iğreneceksiniz, belki aynı evde yaşamak istemeyeceksiniz benimle... Boynunuzu eğdirecek her zaman gurur duyduğunuz, övündüğünüz oğlunuz... Ben bir EŞCİNSELİM anne... 



Anneeee n'olursun öyle anlamsız bakma yüzüme, ağlamaya başlama yine, beni dinle... Daha çok küçükken farkına vardım aslında, o zamanlar ne demek olduğunu bile bilmiyordum hiçbir şeyin,  oyunlardan ibaretti hayat benim için. İlkokulda sıra arkadaşımdan hoşlanmak bana da garip gelmişti biraz aslında ama çok da ayırt edemiyordum hislerimi. 

Hayır annee saçmalama, o yaşta ne yaşayabilir ki insan, yaşamın ne olduğunu bile idrak edemezken... O zamanlarda futbolu sevmezdim, belki de beceremediğimden. Oturmalara gittiğimizde ailece, senin yanında olmayı yeğlerdim, en çok da seni severdim... Belki de budur sebebi ilk sana söylemek isteyişimin... Ben büyüdükçe büyüdü içimdeki duygular, korktum büyümekten de, hep çocuk kalmak isteyişimin sebebi bayram harçlığı almaktan ziyade buydu belki de. Neden diye çok sordum kendime, neden ben böyle hissediyorum diye... Küçük ve masumane temaslar da yaşadım arada sırada. Aşk değildi belki ama cinsellik de değildi... Kimsenin iğrenç tacizlerine maruz kalmadım, böyle bir şey geçmesin aklından. Çünkü çok kızıyorum bu durumu aptalca sebeplere bağlayan insanlara... Çok düşündüm... Gecelerce... Ağladığım da çokça... Odama geldiğinde gördüğün zamanlar da olmuştu ağlarken, sormuştun ya sebebini, işte biliyorsun artık... Neden ben anne? Ben bulamadım sebebini, neden ben??? 



Bir Zeki Müren var sanırdım, bir Bülent Ersoy, bir de ben... Zaten ne kadar büyük bir dünyam vardı ki? Hayır anneee... Tabi ki onlar gibi değilim, ben o zaman öyle sanmıştım diyorum sadece... Şimdi mi? Şimdi mutlu olmaya çalışıyorum anne... Nasıl mı? Onu ben de keşfedemedim henüz... Artık kabul ediyorum kendimi, ben eşcinselim... Senin beni kabul etmeni bekleyemem, benim bile kendimi kabullenişim yıllarımı almışken. Ama beni yargılama anneciğim ne olursun, yada yargıla ama öyle bakma, ağlama... Kıyamam sana... Sevdim anne... Çok sevdim... Söyleyemedim... Hep içimde yaşadım aşklarımı, hep korkarak, çekinerek, sanki her an biri anlayacakmış gibi paranoyak yaşadım. Kendimden korktum, hislerimden ve herkesten... Sevip de söyleyememek ne tür bir şeydir belki bilmezsin anne, ben biliyorum çok kötü bir şey. Söylesem daha da kötü... 



Sonra benim gibi olanları duydum, görmek istedim. Gördüm anne... Benim gibi değillerdi... Gittiğim yerde bulamadım kendim gibi birilerini, ama olduğuna inandım en azından... Aşık oldum anne, bu sefer belli ettim de, ama o benim gibi sevmemiş beni masumane, SEV-iştik anne... Kökünde sev-mek fiili vardı diye seviştim... Baktım ki sevgili değiliz, beni sevgili olarak görmedi, göremedi anne. Kadınlar sevilirmiş sadece, erkekler severmiş. Ben de sevmiştim oysa... O zaman anladım ki sevmeler de başka başka... Benim gibi seven birini bulmak istedim... Hep aradım anne... Mutlu olmak istedim ben de... Hep gizlenerek, hep korkarak, hep kaçarak yaşadım. Nasıl imrendim elele gezen sevgililere, belki benim gibi sevemezlerdi ama benden daha mutlu görünüyorlardı. Ben hiçbir zaman sevgilimle elele gezemeyecektim onlar gibi. Ve pazar kahvaltıları, ve balkon sefaları... Ve bana doğumuyla MERHABA diyen, uğruna kurban keseceğim bir evladım olmayacak hiçbir zaman. Evet, olabilir, pes ederim belki ben de birgün aşk arayışında, bir kurban seçerim kendime, evlenirim. Baba olurum, eğer istersem olur, ama ben olamam o zaman... Bekleyeceğim anne, arayacağım, elbet birgün beni gerçekten çok seven bir erkek bulacağım... Neler çıkıyor insanın karşısına bir bilsen... Doğru insanı bulabilmek adına yanlış insanlarla oturup çay içiyorum bazen, hep aynı sorulara cevap veriyorum... Ve hep aynı insanlar yudumluyor karşımda çayını, kalkıp gidiyorum. Üzülüyorum, umudum kırılıyor, ama bekliyorum... Bazen tamamdır işte budur diyorum, yüreğim kıpr kıpır oluyor, bir adım atıyorum, o da bir adım atıyor, bedenlerimiz buluşunca, bir daha aramıyor... O kadar çok pislik var ki anne, duygularımla oynanıyor, onlardan tiksiniyorum anne, kendimden de... Belki de artık sen de benden tiksiniyorsundur... Yaşamak istiyorum anne, mutlu yaşamak, özgür olmak herkes gibi... El ele tutuşup gezmesem de olur, kimse görmeden de tutabilirim elini, yoksun hissetmem kendimi... Bir de diğerleri çok üzüyor beni... Eşcinselliğin ne demek olduğunu bilmiyorlar, benim neler hissettiğimi, içimde ne savaşlar yaşadığımı zamanında. 

Ne zaman seçtin diye soruyorlar... 
Neyi diyorum, eşcinselliği mi? 
Bu bir seçim midir sence anne? 
Neden seçtim ki o zaman? 
Ne zaman seçtim? 

Ben hatırlamıyorum şıkları. Bizlere hakaret ediyorlar, bizleri kullanıyorlar, bizleri dışlıyorlar, bizlerle alay ediyorlar, bizleri öldürenler de var... Bu bir seçimse eğer, ben niye bu hayatı seçeyim ki anne? Benim ne zorum var mutlulukla? Ağlama n'olursun anne, ben ağlarım... Sen bana bakma... Bizler iki çeşitiz, ağlatanlar ve ağlayanlar... Ben ağlayan olmayı seçtim anne, aşkı aramayı seçtim... Hiç mi bulamadın be oğlum dersen bana, bulduysam da kaybettim... Ama yılmadım birgün ben de aşkı bulacağım anne... 

Ben Aşkı Arayan Ama Bulamayan Gay'im anne..."

--

demiş "alıntıladığım" mektuptaki arkadaş. Mektubun sahibi kimdir ilk nereden servis edilmiştir bilemiyorum, belki bir çoğumuz da netten gördük ve okuduk. Kimine göre acitasyonu çok, kimine göre ise eksikte gelebilir lakin şu bir gerçek ki, yazdıklarının bir çoğu bizi anlatıyor ve çoğu ayrıntının altına çekinmeden imzamızı atabiliriz diye düşünüyorum. Bu mektubun kaynağını araştırırken nette diğer platformlarda da paylaşıldığını gördüm. Bu paylaşıma karşı nasıl yorumlar geldiğini merak edenler için;

Link 1
Link 2
Link 3

Tahmin edeceğiniz üzere çoğu zırvalamış, çoğu hak vermiş kimi saygı duyarım demiş kimi "yanıma bile sokmam ağa" demiş ki adamın beyni kafadan grindr demek ki pat biliyor kimin eşcinsel olup olmadığını lol :D 

kimisi günah demiş sonrada "olm ben bu hafta sonu kerhaneye gidicem len yeni birisi gelmiş öyle diyolaaa oradan da alırız biralarımızı ohh misss hee olm sen geçen sevgili ayağına takılıyorum lan yatağa bi atayım işim olmaz bi daha diyodun ne oldu hacı senin iş" demiş ki tırnak içindekilerini ben yazdım ironiye geel :D (beyni idrak ederse tabiisi)

vs. vs. dayanamayıp içlerinden alıntıda yapayım da tam olsun :D

--


Önüne gelen kızı kandırıp yatağa atan, insanların duygularını sömürüp tek derdi sex olan; ama iş lafa gelince mangalda kömür bırakmayan -delikanlı geçinen- bir erkeğin yerine bir eş cinselin arkadaşlığını yeğlerim. Onların cinsel tercihleri belki birçok erkeğin ya da kızın miğdelerini bulandırabilir. Ya da bir erkeğin yaradılışındaki doğal haşinliği ve gücü dışarıya yansıtamamaları,bünyelerinde bulunduramamaları, daha nazik ve kadınvari yumuşak tavırlar sergilemeleri diğer erkekler açısından hoş karşılanmayabilir. (belli kalıplarda dar düşünce)

Ben böyle bir insanla o kadar da dostluk kuramam mesela. Yani bir içki masasına oturmuşsun elinde rakı 

' Ulan bu kız milletini anlamak ne zor şey! '' diye dertleşirken karşıdaki insanın 
'' Ay canım neden öyle düşünüyosun yhaa,üzme kendini o kadar .'' deyip dizlerini çaprazlayıp yanına otursa '' Hayırdır gardaş der insan ister istemez. (lool)

Erkeğin metabolizmasında haşinlik vardır, erkek kuvvetli olandır,sert olandır,güçlü olandır. O yüzden söz konusu cinse sahip olan kişilerin yadırganmaları onların canını sıkmamalıdır. Gerçi onlar bu yadırgamayı anlayışla karşılayacak kadar da düşünceli insanlardır. Çok ince düşünürler,kibardırlar; güzel yemek yaparlar
Var benim sınıfımda birkaç kişi öyle... Az çok tanıyorum kişiliklerini ;hatta melek gibidirler. İçlerinden bana da sarkan oldu; ama pek yüz vermedim (zaten tüm eşcinseller erkek olsun soluk alsın yeter kafasındadırlar ve hep sarkarlar sana da ondan sarkmışlardır kesin -yersen- ya da arkadaş erkekler bile bana dayanamıyor kızlar aldınız mı mesajı kafasında lol)

Ben de bunu sevmiyorum işte, o kadar duygusallar ki, azcık hallerinden anlasan biraz nazik davransan şıp diye aşık oluyorlar.Belki de toplum geneli tarafından bu tarzda ilgiye pek alışkan olmadıklarından kaynaklanıyor bu.

Hakikaten de onların da sapıtığı var,ilişkisini yalnızca duygusal boyutta yaşanı var... Onları,yine onların arasındaki herhangi bir kötü karakterle genelleyip eşleştirmek yanlış olur. Bilmiyorum benim tanıdıklarım temiz yürekli insanlardı. Azcık başın sıkışsın hemen yardıma koşarlar,paraya pula tamah etmezler falan..
Neyse çok uzattım asıl söylemek istediğime geleyim
Erkekliğin,delikanlılığın temel ölçütü kızlara ilgi duyacak metabolizmaya sahip olmak değildir. Zeki Müren' e işi gereği giymiş olduğu parlak sahne kıyafetleri neticesinde t,p dediler,gay dediler,şu dediler bu dediler...
Zeki Müren,nişanlısı öldükten sonra hiçbir kadınla birlikte olmayacağına yemin etmiştir. Bu kadar sevdasına sadık bir insan. Erkeğim diye geçinen kaç delikanlı böyle bir erdemli tavrı ve kararlılığı sergileyebilir. İşte bana göre de asıl delikanlılık ve erkeklik budur.
Ha şunu da ekleyeyim: Kuşum Aydın,Fati Ürek ve Ajdar'ı bu söylediğimin dışarısında bırakıyorum (demiş şurada)

...
Ogaybende Blog Yazarı

Lool Serisine Devam...


lol serisi de ne olaki diye sormayın zira bir şey değil bildiğiniz komik şeyler, can sıkıntısında iyi gider ayarında yani. (hayır Kasım ayına girdik daha bir şey yazmadım bu vesile ile ayın ilk postu olsun derdim o bakımdan yani)


Çok pis düştü yahu yazık...

Bunların derdi ne? Çözebilen bana da söylesin :D
Aferim kız sana, ilkokulda iken hocanın bir değneği vardı onu alıp yakmak istedim her defasında ama bir türlü değneği yalnız yakalyamadım dı :// :)
Kullanılmış kondomlarınızı yerlere atmayın, toprak onu tohum sanıp ağaç olarak çıkarıyor ahaha (tamam iğrençti :P)
Bununla her türlü pozisyon denenir lool Libidoma sağlık... :P
Bir anda imana gelmek vol.1
Bir anda imana gelmek vol.2
Şevket çekme olm millete reklam mı yapacaksın bizi
Nereye oturduğunuza ve kime dayadığınıza pardon dayandığınıza dikkat edin :D
o.O
Nerede yürüdüğünüze dikkat edin o.O
ahahaha :D
O neeeydi gıızzz ?
Hadi yalan diyin :D
Oral yolla cisimleri tanımanın gelişimi :D

The End.
Ogaybende Blog Yazarı