Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Türk'ün "Eşcinsellikle" İmtihânı! - devam -


- önceki yazı için tıkla -

Yazımız alıntı olduğu için aslında bölmemem lazım ama çok uzun olunca da göze çok geliyor :) o yüzden bir kaç parçaya bölüyorum. Alıntımıza devam edelim tabii ki yorumlarımıza da (parantez içindeki maviler :))

Efsane Türk, gay'leştirilemez! (Ayşe ARMAN)



FARKINDA OLMADAN EŞCİNSEL LOBİSİNE ALET OLUYORSUNUZ

Ben bir transseksüelim. Erzurumlu oldukça muhafazakâr bir ailenin çocuğuyum. Her Anadolu insanı gibi büyüdüm. Çok şey yaşadım. Cinsiyet değiştirdim. Öğretmenlik sınavına girdiğimde “kırıtık” olarak değerlendirildiğim için mülakattan geçemedim. Mecburen ayakta kalabilmek için “seks işçisi” oldum. Bir adamı sevdim. O da beni sevdi. Karısını boşadı, benimle evlendi. Aşiret çocuğu idi, başıma gelmeyen kalmadı. Abimle yıllar oldu görüşmeyeli, cinsiyet değiştirdim diye sildi beni. Tecavüze uğradım, şikâyet ettim. Tecavüzü hak etmişim gibi davranıldı.

Sonra ticarete atıldım, para kazandım. 1999 yılından beri İnsan Hakları alanında birçok aktivitede yer aldım. İnançlı bir insanım. Bu yaşadıklarımı düşününce, Allah'ın benim gibilere inanılmaz sabır ve direnç verdiğini anladım... Bugün, inanın dünden daha iyi. Ben İnsanca Yaşamı Destekleme Derneği kurucu başkanıyım. Derneğimizin amacı, seks çalışanlarının, başta cinsel yolla bulaşan hastalıklar olmak üzere, sosyal sorunlarına çözüm üretmek. Muhafazakâr bir hükümetle çalışmaktayız. Size yemin olsun, iletişimimiz mükemmel.

Bu yazıyı size yazma nedenim, basında yer alan eşcinsel töre cinayetiyle ilgili size gelen iki mektuba yer vermeniz ve çağrıda bulunmanız. Bilinenin aksine, eşcinsellerin bu ülkede basına yansıyan ağırlıkta sorunları yok. Zaten AB uyum süreci sonrası korkunç bir eşcinsel lobisinin saldırısı altında ülkemiz. Art arda açılan eşcinsel derneklerini kullanan yabancı güçler, ülkemizin sağlıklı nesiller projesini çökertme peşindeler. Bizi ayakta tutan aile birliğimize açık bir saldırı söz konusu.

Sadece bu ülkede değil, evrende tüm insanların irili ufaklı sorunları var. Bu gün siz çalıştığınız Doğan Medya Center'a mayoyla gidemezsiniz. Olay bu kadar basit. AB ve diğer ülke elçiliklerinde bir sürü eşcinsel diplomat var. Ve kurdurulan eşcinsel dernekleriyle oldukça içli ve dışlılar. Korkunç bir parasal kaynakları var. Eşcinsel lobisi, ülkemizde son bir yıldır oldukça etkinleşti. Önemli köşeleri tuttu. Ben  iddia ediyorum bugün eşcinselim diyen her yüz kişiden 90 kişisi özenti. Zaten amaçları, bu özenti sayısını artırmak. Dikkat ederseniz, eşcinsel grupların tek isteği rahat cinsellik. Bu ülkede asıl acıyı çeken gayler değil yani, travestiler ve transseksüeller çok daha zor durumda. Sizin farkında olmadan bu eşcinsel lobisinin aleti olduğunuzu düşünüyorum. (Okşan Ö.)

Eşcinsel karakter yarattık küfür etmeyen kalmadı

İki üniversiteli arkadaş, kendi çapımızda bir “deney” yapmaya karar verdik. Bir sürü eşcinsel hikaye derledik, sonra da sanal bir karakter yaratıp hepsini bu kişinin yaşadığını yazdık ve gelen tepkilere baktık. Bu iş için de internetteki sözlüklerden birini tercih ettik. O kadar tepki aldı ki bir sözlükte yazdığımız şeyler, 2-3 sözlükte birden konuşuluyordu. Tahmin edeceğiniz gibi, edilen küfürlerin yanında bizi sahiplenen insanlar azınlıktaydı. Önce yazdıklarımız, bunların hepsi gerçek olup bizzat dinlenmiştir, tam tamına 49 yazı: http://ahmet-yildiz-olmedi.uludagsozluk.com/ Sonra da gelen tepkiler. Bakın, yurdumuzun gençlerinin eşcinsellere bakış açısını birinci ağızdan okuyun: http://www.uludagsozluk.com/k/ahmet-yildiz-olmedi/ (Cem C.)

ALLAH, ERKEĞİ VE KADINI YARATMIŞ O KADAR, ÖTESİ BERİSİ YOK

Arkadaşlar cinsel tercihlerini bu ülkede istedikleri gibi yaşayamadıklarından şikayetçi olmuşlar. Bence büyük yanılgı içersindeler. “Ben gay'im, istediğim kişiyle sevişemiyorum” derseniz, e tabii, sizi kaldıramayız. Ama “Benim cinsel tercihlerimde bir sorun var” deyip, hasta olduğunuzu kabul ederseniz, sizi bağrımıza basarız. Hatta tedavi olmanıza da yardım ederiz. Allah, erkeğin yanında bir de kadın yaratmış. Ama o kadar. Ötesi, berisi yok. Torunlarımıza ne bırakacağımızı çok merak ediyorum. Kitaplardan okuduğumuz o efsane Türkler, yavaş yavaş eriyip gidiyor. Efsane Türk, gay'leştiriliyor. Buna da itirazımız olacak elbet. (M. Hot.)

(Cinsel tercihlerini istedikleri gibi yaşayamamak cümlesinden anladığı sokak ortasında düzüşemiyoruz demek herhalde)

 İKİ KUTU HAŞARE İLACI İÇTİM

7 çocuklu ailenin en küçüğüyüm. Ailem, “Erkek olarak dünyaya geldin!” diyor başka bir şey demiyor. Beni erkek yapacaklarmış. Hastanelere yatırıyorlar. Eşcinselliğin tedavisi var sanıyorlar. Anlatamadım doğuştan olduğunu. Sonunda mayıs ayında, bir otele yerleştim ve iki kutu haşere ilacı içtim. Ne var ki, ölmeyi bile beceremedim. Yan odadaki balkondan mı görmüş ne, geldi, “Bu adam ölüyor!” dedi, beni hastaneye kaldırdılar. Midem yıkandıktan sonra ailem beni tekrar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi'ne yatırdı. Psikologlarla dahi eşcinsellik hakkında konuşmam yasak. Ben artık yıldım, evlendirmek mi istiyorlar, evleneceğim, yeter ki bu çile bitsin. Belki yaşımı merak edersiniz, 22 yaşındayım... (Osman K.)

Türk istikbalinin evlatları heteroseksüeldir!

Kulağında küpe olan erkeklere “şerefsiz”, kaşında ya da dudağında piercing olanlara da “p.ç” diye hakaret eden bir babaya sahibim. Ne ona ne de sürekli beni nasıl evlendireceğini düşünen anneme, eşcinsel olduğumu itiraf etmeyi aklımdan bile geçir(e)medim. Hayatımın hiç bir döneminde. Kulağa takılan zararsız bir halka ne ifade edebilirdi ki? Babama göre, o halka, neyin ne olduğunu çok iyi belli ediyordu. Peki evlenmek zorunda mıydım anne? Evet. Çünkü bu hayalin ötesinde bir şey yoktu. Torunlarına bakacağı günler onu mutlu edecekti. Peki ya ben?! Beni düşünen... Onlar ve nice anne baba için Türk istikbalinin evlatları heteroseksüeldir. İyi ama bu ülkedeki herkes heteroseksüel midir? Bir çok klinikte psikiyatr muayenehanesinde, “eşcinsel hastalığından” arındırılmak adına tedaviye getirilmiş ergenlerle karşılaşabilirsiniz. Eşcinselseniz hayat bu ülkede çok zor. Ve fakat sevgilim ve ben, elimize geçecek ilk fırsatta daha az homofobik bir ülkeye yerleşmek istemiyoruz. Kaçmak istemiyoruz. Gitmek istemiyoruz. Siz bizi gitmemiz için zorluyorsunuz sadece! (K.A)

ERKEKLİĞE İHANET EDEN YARATIKLAR

24 yaşımda psikoloğa koştum. Psikoloğum 60 yaşlarında bir kadındı. “Paranı ve zamanını bana harcama. Git birini bul, bu işin neresinde durduğunu öğren" dedi. Ben de öyle yaptım. Gay'lik bir yaşam tarzı aynı zamanda. Ben bu yaşam tarzının bana uygun olmadığını gördüm ve aileme fazla direnmeden evlendim. Tam 16 yıl evli kaldım. Evliliğimin ilk 10 yılı bir heteroseksüel maskesiyle geçti. Bütün herkese mutlu aile babasını oynadım, oysa içimde ne yangınlar vardı. İki yıl önce boşandım. Benden 15 yaş küçük 4 yıllık sevgilimle 2 yıldır birlikte yaşıyorum. Hâlâ oynuyoruz, hâlâ maske takıyoruz. Ahmet Yıldız öldürüldüğünde bile çıkıp açık açık “Arkadaşımızdı, dostumuzdu, kardeşimizdi” diyemedik. Ne yasalar bizi görüyor ne de insanlar. Bizler aile kurumuna ve erkekliğe ihanet etmiş yaratıklar olarak algılanıyoruz. Ailelerimize anlatamayız, arkadaşlarımıza anlatamayız, patronumuza anlatamayız. Allahtan lezbiyen arkadaşlarımız var da patronlarımıza, iş arkadaşlarımıza karşı bizi maskeliyorlar.(K. Erbil R.)

AMERİKA'DA 70'LERDE HALLEDİLDİ

Dün Oscar adayı filmlerden “Milk”i izledim ve gözyaşlarına boğuldum. Görmediyseniz görmenizi tavsiye ederim. Sean Penn başrolde... Amerika'da 70'li yıllarda başlayan eşcinsel hakları hareketinin ülkemizde ve birçok doğu ülkesinde hala kabul görmediğini bilmek beni çok üzüyor. Kısa vadede ne yapılabilir bilemiyorum, ama insanların cinsel tercihleri ve isteklerine göre bu şekilde yargılanması, hatta öldürmeye veya intihara varan sonuçlara sürüklenmesi içimi acıtıyor. Biz ne zaman normal ve makul bir ülke olacağız? (Hande.)

BU GAY BU HETERO DİYE AYIRMAK İNSANLIK SUÇU

Çocukluğum Türkiye'de geçti. Doğu'nun Paris'i dedikleri Malatya'da. Hatırlıyorum da, lisedeyken, arkadaşlarım bir çocuktan uzak durmamızı söylerlerdi, bizi uyarırlardı, “O deli ve homo!” derlerdi. Eşcinselliği delilikle özdeşleştirirlerdi. Böyle bir çevrede büyüdüm, yetiştim. Sonra üniversite eğitimi için Almanya'ya gittim. Bir de ne göreyim! Üniversitenin kampüsünde, erkek erkeği öpüyor, okşuyor ve hiç kimse tepki göstermiyor. Ben ne yalan söyleyeyim önce şaşırdım, hatta iğrendim. Tabii bu, yıllarca üzerime panzer gibi sürülmüş önyargılarımla alakalıydı. Çok zaman sonra ben de alışmıştım gördüklerime ve artık hayatımda olan bu insanları yadırgamıyor, onlarla birlikte ödev yapıyordum. Bu dünyaya gelen kimsenin etnik ve cinsel kimliğini seçme şansı olmadığını yavaş yavaş kabul ettim. Aynı şekilde onları cinsel tercihlerinden, etnik kimliklerinden ve dini inançlarından dolayı ayırmanın da insanlık suçu olduğunu. Umarım bizim ülkemizde de, bir gün, insanların yaşam şekillerine, cinsel tercihlerine saygı duyulur ve bütün bu önyargılar kökünden kazılır. Bu daha çooook uzun bir yol. (Zelda)

“Toplumsal baskı!” diyerek işin içinden çıkamam

35 yaşındayım. Kendimi bildim bileli erkeklere ilgi duydum. İki yıl önce ailemin baskısına dayanamayarak evlendim. Eşim dünyanın en iyi insanı. Onu seviyorum ama seksüalite anlamında bana hiçbir şey ifade etmiyor. Çok üzülüyorum. Her gün köşeme çekilip, sessizleşiyorum. Bende de suç var, “Toplumsal baskı!” filan diye işin içinden çıkamam, nasıl yaptım böyle bir şeyi bilmiyorum. İki yıl içinde onu sadece bir kere aldattım ama kafamda her Allah'ın günü aldatıyorum. Ya çoluk çocuğa karışırsak ne olacak? Korkuyorum ama ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. Gay arkadaşlara sesleniyorum. Asla. Asla böyle bir hataya düşmeyin. Gerekirse, yapabiliyorsanız ülkeden kaçın. Ama evlenmeyin. (Ali. K.)

TOPLUMU YOZLAŞTIRMA!

Gay'leri destekliyor olmanız, modernlik değil, cahilliktir. Gay'lik ve lezbiyenlik hastalık değil, baskının, korkunun, yanlış değerlendirmenin ve bir yönlendirmenin neticesidir. Doğuştan olmaz. Yaşam, artı-eksi ve erkek-dişi ilişkisi üzerine kurulmuştur. Karşıt kutuplar birbirini çeker maddeler oluşur, erkek dişi her canlı birleşir üreme olur. Aksi takdirde yaşam biter! İşte sizin gibiler gay'liği normalleştirmeye çalışıyor, oysa normal değil. Yanlış yapıyorsunuz, kötülük yapıyorsunuz. Modernleştireyim derken bu toplumu yozlaştırıyorsunuz. (Fehmi A.)
  
Hasta onlar, hasta!

Niçin bu ahlaksız sapıkları, gazete köşenize alıp bizim toplumumuzda asla kabul görmeyecek bu davranışları empoze etmeye çalışıyorsunuz! Bunun adı düpedüz ahlaksızlıktır. O insanı anlamak ve ona yardımcı olmak istiyorsanız, neden tedavi olmasını önermiyorsunuz? Hasta onlar, hasta! Bizim toplumumuz bu şeyleri kabul etmedi ve etmeyecek. (Halit K.)


(bu tarz duygularınızı, yaşanmış hikayelerinizi, ikilemlerinizi ve düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz mail adresim: ogaybende@gmail.com)





O Gay; Ben de... Blog Yazarı

Türk'ün "Eşcinsellikle" İmtihânı!



Sahnemizi Hamam filminden bir kare ile açayım dedim. Bildiğiniz gibi gevur icadı olan "gaylik" bizim milletimizde yoktur! (altıma doğru) Her konuda olduğu gibi bu konuda da ikiyüzlüyüz "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığıyla hep hasır altı ettiğimiz görmezden geldiğimiz şeyler son günler de daha bir görünür olunca "eşcinsellik arttı" "özendiriliyor" "hep bu yabancı dizi filmler" "internettt" gibi cadılar aranmaya başlandı zira biz de yok öyle bişi!. (geçelim bi kalem) Her zaman vardı ve var olmaya devam edecek zira kimsenin elinde değil eşcinsel olmak ya da olmamak tıpkı göz rengimizi seçemediğimiz gibi. 

Ayşe Arman'ın bir derlemesine rastladım konuya da oradan geldim.

Okurlar, toplumun eşcinselliğe bakışını tartışıyor diyerek okur yorumlarını yayınlamış buyrun hep birlikte bakalım.

Efsane Türk, gay'leştirilemez! (Ayşe ARMAN)


Ölmek istiyorum mutluluktan! İşte budur. Bir şey yazıyorsun, “Fikirlerinize, deneyimlerinize, öykülerinize ihtiyacım var, gelin bu konuyu birlikte tartışalım” diyorsun, der demez posta kutun maillerle dolup taşıyor, binlerce mesaj, yaşanmış öykü geliyor, geliyor, geliyor, geliyor... Biz sizinle interaktifliğin gözünü çıkardık! Sizden ne çok şey öğreniyorum anlatamam. Konumuz toplumun gay'lere bakışıydı, gay olduğunu keşfedip sorunlar yaşayanlar, eşcinsellere anlaşılmaz öfkeler duyanlar, çocuğunun gay olduğunu öğrendikten sonraki hislerini bizimle paylaşanlar, kardeşim gay diyenler, toplum baskısından illallah edenler, gay olduğu halde bir kadınla 30 yıl evli kalanlar, çocuğu, hatta torunu olanlar. Herkes yazdı. Teşekkür ediyorum.

KARDEŞİM GAY

Kardeşim... Benim canım, en iyi arkadaşım, hayatımda kendimi en iyi ifade ettiğim insan.

İzmirli bir ailenin çocuklarıyız biz. Ben, kardeşim ve ablam. Evin tek erkeği kardeşim, haliyle herkes ona soyumuzu devam ettirecek erkek olarak bakıyor. Ama o bir gay ve bu gerçeği aileden sadece ben biliyorum.

Yıllar önceydi, cebinde bir mektup buldum. Bir aşk mektubuydu ve bir erkek tarafından yazılmış olduğu çok açıktı. İlk okuduğumda dünyam yıkıldı, “Olamaz böyle bir şey” dedim, “Bizim aileye, bizim soyadımıza yakışmaz!” İnanılmaz bir reaksiyon gösterdim, o da hemen inkar etti, gay olmadığını söyledi, “Bir yanlış anlaşılma, üzerinde durma” dedi, ben de zaten unutmak istiyordum, rahatladım.

Zaman geçti... Bir yaz akşamı kardeşimle sohbet ediyorduk, çok huzursuzdu, “Bana anlatman gereken şeyler var, bu gece zamanı, hadi anlat” dedim. Ağlayarak gay olduğunu söyledi. “Hemen seni doktora götüreyim” dedim salakça, “Ben hasta değilim ki!” dedi. Günler günleri kovaladı, hep sustuk, o hep yazdı günlüğüne, ben de gizlice yazdıklarını okudum çünkü kendisine zarar vermesinden korkuyordum. Gerçekten de bir gece “Az önce ablamı izledim, melekler gibi uyuyordu, bu onu son görüşüm, yarın her şey bitecek" yazmıştı. Hemen gittim odasına sarsarak onu uyandırdım, “Affet beni seni yalnız bıraktım” dedim “Artık sana sonuna kadar desteğim.

Gerçekten de öyle oldum. Ve kardeşim bir şekilde hayata tutundu. Hiçbir şey onu kaybetmekten daha kötü ve daha acı verici olamazdı, ben o gece onu fark ettim. O küçükken bakkala bile gittiğinde, 5 dakika geç kalsa, ben onu sokakta beklerdim, onu kaybetmeyi nasıl düşünebilirdim ki?

Ailem hâlâ bilmiyor, zaten babamı iki yil önce kaybettik. Ablam şüpheleniyor çünkü kardeşim evlenmek istemiyor. Bana sordu “Gay olsa ne değişecek ki?” dedim “O bizim kardeşimiz.” Ama ablam kabul etmedi, eğer öyleyse ölmesini tercih edebileceğini söyledi. O yüzden bu, büyük bir sır. Annem ve ablam asla öğrenmeyecek. Pırıl pırıl bir genç, iki üniversite mezunu, yakında Amerika'da yüksek lisans yapacak, ne yapalım yani gay'se? Bizim artık cinsel tercihleri bizden farklı olanları anlamamız ve kabul etmemiz gerekiyor. İstesek de istemesek de, onlar hep bizim hayatımızda olacaklar, yüzyıllardır olduğu gibi… 
(Sırma K.)

(eğer ablası mantıklı hareket etmese idi ve zor günlerinde kendi iç çatışmaları ile O'nu yalnız bıraksa idi ömrü boyunca pişman olacağı bir sonuç ile karşılaşabilirdi. Okuyucu ne kadar zor durumda olursan ol hiç bir şey senin hayatından önemli değil her şeye rağmen ayaklarının üstünde durmaya bak ve özellikle maddi yönden özgürlüğünü ele aldığında da daha rahat bir hayat süreceğini unutma der o gay ben de :))




Eşcinsel olduğum için pompalı bir tüfekle bir köşede öldürülmek istemiyorum

Ben bir öğretmenim. Öğrencilerime sürekli insanı insan yapan değerlerden söz ediyorum, “Dürüst olun! En önemlisi bu!” diyorum. Ne var ki ben, ergenlik çağlarımdan itibaren, yalan söylüyorum. Evet, utanç verici ama gerçek bu. Çünkü eşcinselim. Ve bu ikiyüzlü toplumda başka çarem yok. Herkesi heteroseksüel olduğuma inandırmaya çalıştım, çalışıyorum. Bir tek annem biliyor, nasıl söyleyebildim inan bilmiyorum ama dayanamadım, çıktı içimden, “Sen benim evladımsın, seni çok seviyorum, hiçbir şey bunu değiştiremez” dedi ve bana sarıldı. Kocaman adamım, hüngür hüngür ağladım. Şimdi yavaş yavaş gerçek beni tanıyor. Babamla ise bu tür şeyleri konuşmak mümkün değil. Siler beni hayatından. En yakın arkadaşımın aslında sevgilim olduğunu bilse, kahrından ölür. Öğrencilerime gelince, eşcinsel olduğumu öğrenseler, anında kovulurum. Kovulmakla kalmam, gazetelere düşerim, “Sapık öğretmen!” diye başlık atarlar. Bazı arkadaşlarım “Yurt dışına git, daha rahat edersin!” diyorlar ama ben kaçmak istemiyorum. Türkiye'nin bir gün değişeceğini inanıyorum. 

Çok fazla değil isteklerim: Sevgilimle ele ele sokaklarda yürüyebilmek istiyorum. Öğrencilerime, sevdiklerime, aileme gerçek beni gösterebilmek istiyorum. Maskelerimden sıkıldım artık, kurtulmak istiyorum. Ama tabii eşcinsel olduğum için pompalı bir tüfekle bir köşede öldürülme istemiyorum. "İ.ne'nin tekiydi zaten!” diye polisin katillerin arkasına düşmediği bir cenaze de istemiyorum. (Kadri Y.)


GAY'İM AMA 30 YILDIR EVLİYİM

Biseksüel misiniz? Gay mi?
- Gay'im. Ama 30 yıldır evliyim. Çocuklarım var, torunlarım bile var.

Nasıl oluyor bu?
- Oluyor. Eşimle yanlız görev olarak birlikte oluyorum, anlamaması için...

“Katıksız gay” diye bir şey var mı?
- Her gay, katıksız gay'dir aslında. İçindeki 2. kişiliği sınırsız yaşamak ister ama çaktırmamak için kadınlarla da birlikte olur. Benim bırakın kadınlarla birlikte olmayı, seviştikten sonra gidip kusan arkadaşlarım var.  Bana gelince, ben de katıksızım gay'im. Dünyanın en seksi kadınıyla tamamen herhangi bir adamı yan yana koysalar, erkeği seçerim.

İyi de 30 yıldır yalan dolan bir hayat yaşıyorsunuz. Hem size yazık, hem eşinize!
- Evet ama ben Türkiye'de yaşıyorum. Başka çarem mi var? Ben düzenli bir cinsel yaşama kavuşursam, içimdeki ikinci “ben”i öldürebilir diye düşündüm. O yüzden gittim 20 yaşında evlendim. Nişanlılık döneminde her şey normal gitti. Öpüşüp koklaşıyorduk. Zaten cinsel birliktelik mümkün değildi, ilk gece kanlı çarşaf çıkması gerekiyordu. Düğün gecesi ereksiyon filan olamadı, eşimle bir hafta sonra cinsellik yaşayabildim. Hayatım boyunca seviştiğim tek kadındır.

Çarşaf?
- Eşim çok anlayışlı idi. Beni teselli etti. Fikri de o verdi: Kolumu keserek kan damlattım çarşafa.

Niye böyle bir şey yaptı?
- Çünkü benden hiç şüphelenmedi. Nişanlılık döneminde ereksiyonumu gördü, diğerini o geceye has bir şey zannetti.

Peki “Bu kadınla evlenirsem onun da hayatını mahvetmiş olurum” demediniz mi hiç?
- Dedim ama sonraki yıllarda eşimin hayatını mahvettiğimi hiç düşünmedim, onu her yönüyle mutlu ettim. Seks dışında. Zaten artık torunlarımız var. Biz çok iyi iki arkadaşız.

Hiç mi anlamadı?
- Hayır hiç. Zaten öğrenseydi beni kesin boşardı.

Peki çocuklarınızla ilişkileriniz? Gaylik maylik üzerine konuşabiliyor musunuz?
-Fazla değil. Bir televizyon programında Fatih Ürek'e mi denk geldik, çocuklarımın tepkisi inanılmaz sert ve aşağılayıcı oluyor. Ben de böyle düşünmemeleri gerektiğini, herkesin tercihinin farklı olabileceğini söylüyorum. Ama tabii ne kadar etkili oluyorum bilemem.

Aile sizin için ne ifade ediyor?
- Aile olmayı seviyorum. Sevgi görüyorum, saygı görüyorum. Ailem olmasa ileriki yaşlarımda halim ne olurdu? Hastalansam kim bakardı?

Peki aşık olduğunuz bir erkekle bir yaşam sürmeyi tercih etmez miydiniz?
- Ederdim tabii. İlk yıllarda erkeklerle paylaştığım sadece cinsellikti. Sonra aşkı da buldum. Ama aşkımla bir hayat sürmem mümkün değildi. Yine toplum baskısı... Bir de şunu anladım, karşı taraf da size aynı şekilde aşık olmadıkça bir ilişki sürmüyor gay yaşamda. Sadakat diye bir şey yok. 

Gay'lerin libodoları heteroseksüellere göre daha mı yüksek?
- Bence öyle.

Peki gay cinayetleri? Sizi korkutmuyor mu? Ne tür önlemler alıyorsunuz?
- Bilmediğim, tanımadığım insanlar konusunda dikkatli olmaya çalışıyorum. Herkesi hayatıma almıyorum.

Kadınlarla evlenmeyi düşünen gay'lere bir mesajınız var mı?
- Hem kendi hayatlarını hem de evlendikleri insanın hayatını mahvederler, kesinlikle böyle bir şeye kalkışmasınlar.

İyi ama siz de yaptınız...
- Evet ama eşimi ne kadar mutlu ettiysem, kendim de o kadar mutsuz oldum. Şimdi “Yaşlanınca bana bakacak çocuklarım var” diye avunuyorum. Ama yani koca bir hayat, bunun için feda edilir mi?

OĞLUNUZA ÖLÜYORUM DİYECEKTİM BİR KIZ ARKADAŞIN VARSA OĞLUMLA TANIŞTIRSANA DEDİ

Yurtdışında yaşıyorum ama sık sık ülkenize gidip geliyorum çünkü bir Türk'e aşığım. Dilinizi okuyup yazabiliyorum. İstanbul'a gelince sevgilimin ailesinin evinde kalıyorum, annesi bilmiyor oğlunun gay olduğunu. İkimizden de hiç şüphelenmiyor. Geçen gün bana,  “Oğluma yabancı gelin istiyorum” dedi. İçimden “Alo, alo! Burdayım ben! Hayaliniz gerçekleşiyor, ölüyorum oğlunuza” demek istedimse de, “Şöyle güzel bir kız arkadaşın varsa tanıştırsana” deyince sesimi çıkaramadım. Çağan Irmak'ın "Issız Adam" filminin fragmanında kadın: “Sen benim oğlumu seviyor musun?” diye soruyor. Kız gülümseyerek “Evet” diyor. Benim en büyük hayallerim biri de bu işte. Annesinin bu soruyu sorması ve benim “Eveeeeet!” diye bağırmam. Acaba bir gün bunu yaşabilecek miyim? (H.E)

İNANÇLIYIM, EŞCİNSELİM VE SUÇLULUKTAN ÖLÜYORUM

Gay olmak, inanın benim tercihim değil. Ben bunu kendi isteğimle yaratmadım, kendi isteğimle de ortadan kaldıramıyorum. Sınır koymaya çalışsam da, bilinçaltımdaki gerçek değişmiyor. Üstüne üstlük inançlıyım. Müslüman olarak bunun uygun olmadığını da biliyorum ama inanın ki benim elimden gelen bir şey yok. Suçluluktan ölüyorum, çıkış yolu da bulamıyorum. Ne gay olabiliyorum ne heteroseksüel. 16 yaşındayken Hacettepe Üniversitesi Çocuk Ruh Sağlığı bölümüne gittim. Bundan kurtulmak istediğimi söyledim. Psikiyatrın bana verdiği cevap ne oldu dersiniz: “Kurtarırım ama ölmekten beter olursun!” “Nasıl yani?” dedim. “Bu duygularından kurtulabilirsin ama o zaman da yaşayamazsın. Çünkü sen busun!" demişti bana. (Hakan A.)

Eşcinselliğin Din ile yaşadığı bu paradoks'u çözmek oldukça güç ama şunu söyleyebilirim ki öğretilmiş bilgiler yerine kalbinizi dinleyin yine Allah'ı bulacaksınız hatta şöyle bir blog var, oranın linkini vereyim bu gibi ikilemlere düşen arkadaşlarımıza bir faydası olur belki şurada

(bu tarz duygularınızı, yaşanmış hikayelerinizi, ikilemlerinizi ve düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz mail adresim: ogaybende@gmail.com)
O Gay; Ben de... Blog Yazarı