Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Penisim küçük mü? Boyu mu? İşlevi mi?




Evet sevgili okurlar; daha önceden penis boyu ve nasıl ölçüleceği hakkında blogumda yazılar yazmıştım. Linklerini yazının sonunda vericem. Buna rağmen halen "şu yaştayım ve penis boyum şu kadar ne yapıcam beeen :(" gibi sorularla karşılaşıyorum. Geçenlerde penis boyu ile problemi olan bir ABD vatandaşının bu sıkıntısını çözmek için attığı adımları ve yaşadıklarını bire bir kameraya alıp film haline geitrdiği belgeseli izledim.(o.O) sizlere de önereceğim ki mutlaka izlemenizini tavsiye ediyorum.



Dünya ortalaması penis boyu 14 cm olarak kabul ediliyor. 14 cm altındakiler ufak, üstündekiler ise büyük kategorisine giriyor dersek yanlış söylememiş oluruz. Penis 20 yaşına kadar gelişimini sürdürüyormuş ergenlik dönemine girmenizle birlikte de hem boyuna hem de enine gelişim gösteriyormuş. En hızlı dönemi ise ergenlik yaşınıza girdiğinizden itibaren 18 yaşınıza kadar gelen zaman imiş.

Penise yüklenen anlamları tartışmaya gerek yok zira ne kadar büyük ve iri ise kişi kendini o kadar güçlü ve çekici buluyor :P Tıpkı erkeklerin kadınlarda aradığı "büyük meme" özelliği gibi. Buna karşın kadınlar da erkeklerde "büyük penis" peşinde koşuyor. Bknz. belgesel. 

Yine aynı belgeselde eşcinsel bir bireye Penisin boyu önemli mi? diye sorulduğu zaman cevap olarak "evet önemli hem büyük hem de kalın olması gerekiyor diyip cetvelle yaklaşık 20 cm yi gösteriyor" lool (artık nasıl bi folloşsa :D) 

Gerek kadınların bilinçli yada bilinçsiz iri penis istemesi gerekse eşcinsel bireylerin bile bu yönde talepleri erkeklerin penis boyları üzerinde takıntılı hale gelmesini sağlıyor.Beden derslerinde arkadaşını baksırı ile gören erkek kişisi önündeki kabarıklıkla tahminlerde bulunup kendisi ile kıyaslama peşine giriyor vs. Yada ayıla bayıla izlediğiniz porno filmlerdeki penisler referans noktası oluyor ki onlar özel seçilmiş kişiler!. Yani penisin küçük yada büyük olması "kişiden" "kişiye" değişir.




Yine belgeselde de geçtiği üzere en ufak penisliler asya kökenli. Özellikle kore. Bu sebeple penis büyütme işine, penisle ilgili aktivite ve heykelellerine daha bi takıklar :D Yine bereket tanrısı figürünü görmeyeniniz yoktur sanırım.

Kendimizi ele alacak olursak; karşınızdan gelen bir ovlanı süzmeye neresinden başlarsınız? Yüzü - Gözleri en nihayetinde gözlerimiz önündeki kabarıklığa kadar iner hatta direk oradan başlarız süzmeye bile diyebilirsiniz çünkü herkes öyle. (çok pis genelleme yaparım :D) (arkasından gidiyorsak poposunu öhüm konumuza dönelim sapık ilan edecekler yoksa :O)





Karşınızdaki bir erkek, en nihayetinde de bir penisi var ama neden yine o bölgeye bakarız? Çünkü penis seviyoruz ahaha öhüm efenim merak ediyoruz acaba nasıl bir penisi var diye? Sanırım bu her erkekte iç güdüsel birşey.

Yine belgeselde kadınlara soruyorlar, - neden büyük ve iri olmasını istiyorsunuz ki? sizin kilitorisiniz zaten 14 cm ve 20 cm lik bir penis zevkten çok acı verir. Bu sebeple daha işlevsel ve işini bilen bir penis ve kullanıcısı daha iyi olmaz mı? Kadınların bir çoğu "içimi doldurması" gerekiyor cevabını veriyor. E biz gaylere ne oluyor da "büyük" peşinde koşuyor? (okuyucu penisimle ilgili sorunum olduğunu sanmasın :D ) Cidden soruyorum bu soruyu? Sizce neden?

Bana göre İri penisin + ları - leri;

- partnere acı verebilir
- ereksiyon sorunları yaşanmasına sebep olabilir (geç ereksiyon olma erken ereksiyonu     
  kaybetme)
- Estetiksel sorunlar
+ Daha çekici bulunabilir
+ pantolon veya iç çamaşırı içindeyken (bilinmeyene olan merak) daha iç gıcıklayıcı ve 
   merak uyandırıcı olabilir
+ folloş olanlara zevk verebilir puhahaha

şimdi bunları niye yazdım penis boyu ile sorunu olanlara "züğürt tesellisi" olsun diye değil. Partneri tatmin ettikten ve tatmin olduktan sonra gerisi fasa fiso. Ayrıca kilolu olmak kasık bölgesindeki yağlanmadan dolayı penisi küçük gösterebilir. Ve kasık bölgesindeki kıl temizliğine de dikkat edin onun da etkisi var. Yok kafama yatmadı diyenler için ise önerdiğim belgeseli mutlaka izleyin;

öneri bir dahaki yazıda :D

Önceki yazılar ise; 

Penis Boyu
Penis Boyu Nasıl Ölçülür?



Ogaybende Blog Yazarı

Arayış Ne?; Roller ve Tek Gecelik İlişki



Akıllı telefonlar; gayromeo ve manjam gibi profil sitelerinin pabucunu dama attı. Facebook ve twitter ise popülerliğini halen koruyor. Hangi konuda? Elbette "aradığın kriterlere uygun eş bulma" konusunda :))  Aradığın kriterden kasdım "tek gecelik mi olsun" , "aşk arıyorum aşk mı olsun" , "öpmem, ellemem sadece dikerim mi olsun" , "oral yaparım ama fazlası asla mı olsun :D" her telden var anlayacağınız.

Türkiye'de internet kullanıcı sayısı atıyorum 30 milyon ise, facebook ve twitter hesabı sayısı 90 milyondur :D Zira her kullanıcının kesin 3-4 tane fake hesabı vardır, 1 tanesi ise; eş dost arkadaş ve akrabaların oluşturduğu diğerlerine nazaran "çekirdek aile kıvamındaki" gerçek hesaptır.

Belki bu kullanıcılar arasında 1-2 tane "yok valla bir tek reel hesabım var" diyen çıksa bile biz eşcinseller olarak, eşcinsel yönelimimizi farkettiğimiz andan itibaren "şizofren" bir hayat yaşamamızdan dolayı en az 2 tane profilimiz vardır desem fazla ileri gitmiş olmam sanırsam. Şizofrenlikten kastım; eğer ailemize veya çevremize out değil isek, (out olmak eşcinsel olduğunu ailene veya çevrendekilerine söyleme, açık olma) bi onların görmek istediği ve öyleymiş gibi yaşadığımız hayat (bildiğin hetero hayatı) diğeri ise; eşcinsel yönelimlerimizi yaşadığımız ve kendimiz olduğumuz gerçek hayat olarak açabiliriz. Bu durumun varabileceği en can sıkıcı nokta ise güllük gülistanlık giden şizofren hayatının bir gün tıkanması. Başta ailen olmak üzere akraba ve arkadaşların ağız birliği etmişcesine sana tek bir soru yöneltecektir 

eee ne zaman evleniyorsun? 

- el cevap - valla yasalar ne zaman izin verirse ahahah

Alınan Tepki :D
Elbette gaydar ve hornet gibi akıllı telefonlardaki apps'ler, sosyal ağlardan arta kalan açığı hızlıca kapatıp hepsini solda sıfır bıraktı. Zira bu gibi appslerde olay belliydi "sex arıyorum" (heran aşk arıyorum ya da sadece sohbet amaçlı girdimcilerle de karşılabilirsiniz ama bu konuyu ayrı bir yazı altında ele alıciiimmm -not al alık melis)

Sağolsun gerek sosyal ağlar gerekse appsler olsun özellikle büyük şehirler dışındaki eşcinsellerin imdadına hızır gibi yetişti. Zira İstanbul, Ankara, İzmir, Aydin xoştur ama ben'a na ben'a na oralarda gay barlar vardır ama bizim buralarda yokturcular dört elle sarıldılar bu ayaklarına gelen hizmete. Ondan sonra "taşra" da bozuldu vesselam. (büyük şehirdekilerine bozuk dedi abbooowww diyeni yolarım ki ne demek istediğimi anlayan anladı anlamayan özele gelsin hıh)

Bir yazımda bu profil sitelerinde kasım kasım gezinen ve “eşcinsel değilim” “sikiciyim” tavrındaki “
fulll aktiflere” değinmiştik. Hatta bu gibi sosyal platformlarda gezip daha sonra tanıdığı birisine rastlayınca "ben sikiciyim eşcinsel değilim delik olsun yeter sen ibnesin elime düştün oğlum" mihvalinde yaklaşımla bu durumu şantaj meselesi yapan dallamalar bile buralarda fink atmaktadır. Bunların kafasındaki "sikme eylemi" "sikilme eyleminden üstündür". (eşcinsellikten sayılmaz (!)) 

- şantaj etiketi altındaki yazılarımı dikkatlice okumanızı tavsiye ediyorum ==> OKU

Diğer taraftan bu -sikme ve -sikilme eylemlerine anlam yükleyen arkadaşlarımız -pasifim demek yerine ap (aktif-pasif) - versatile demeyi seçmektedirler. Profil fotosuna tıklasanız popo resminden bademcik ameliyatı bile yapabilirsiniz :D (eşcinsel eşcinseldir gireni, çıkanı, oturanı, kalkanı olmaz


ogaybendecim; iyisin hoşşsun da altıma doğru tespitler yapmışsın. full a dedik, olmadı ap dedik olmadı, popo resmi koyduk olmadı, eğri büğrü demedik zik resmi koyduk yine olmadı ne yapalım tarraaammm diyenleriniz de olabilir :D 

Efenim olayımız; aktif, pasif ya da versatile olmak değil olayımız Eşcinsellikte rollere takıntılı olunması ve bu roller üzerinden insanların etiketlenmesi !!! yoksa elbette eşcinsel olup yönelim olarak pasif olmak ya da aktif olmak ya da her ikiside hoşunuza gidebilir. Pasif ağırlıklı arkadaşa (olmaz arkadaş illa zikeceksin beni diyecek haliniz yok di mi? lol) Roller elbette önemli fakat yüklediğimiz anlamları kasmamak lazım. Aktif olan daha erkek(!) olmuyor arkadaşlar. 

* Roller önemli dedik zira tesadüfi yollarla karşılaşan 2 eşcinsel olayı yatağa kadar götürüp yönelim ağırlıklarının aktif olduğunu anladıklarında kılıç kalkan oynarlar artık gözünüzde canlandırın meseleyi ahahaha

Benim görüşüm sınır olmaması, "aşk" olduktan sonra, aşkta sınır olmaz ;)


Tek gecelik ilişkilerden (one night stand - ONS) ziyade uzun soluklu ilişkilerden yanayım. Lakin devir öyle bir devir ki çabuk tüketimin ve kolay ulaşımın verdiği hoyratlıkla tek gecelik ilişkiler revaçta. Bu yüzden özellikle eşcinsel ilişkilerini "ONS" yaşamak üzerine kurup sabah kalktığında yanındakini tanımayan ya da "bu amca ne arıyo yanımda ayhhhh" diyip çığlık çığlığa yataktan fırlayıp "lan dün yine çok içtim herhalde" diyenlere kadar büyük bir yelpaze içerisindeki yaşamlarda tabii ki “arayış” ve “roller” önemli yer teşkil edecektir. 

Bu yüzdendir ki 

selam 

dan sonra ki en önemli 2 sorudan birisi 

- Arayış? (valla kedim sarmanı kaybettim de ona bakıyordum)

diğerisi de 

- Yaş kaçtır? (kaç lazım ne veriim abime)

lol
O Gay; Ben de... Blog Yazarı

İlk Adımı Siz Atın




“İlk adımınızı inançla atın. Tüm merdiveni görmek zorunda değilsiniz, yeter ki siz ilk adımı atın.” Martin Luther King


Konumuz; bir şeylere karar verdiğiniz zaman "sonunu düşünen kahraman olamaz" diyip olayın içine  bodoslama atlamak değil. Bir iş yapmak istiyorsanız eğer korkmayın siz hele bir ilk adımı atın gazı vermek de değil. Ben daha çok ilişkiler üzerine yazmak istiyorum :) 

Diğer türlü elbette artısını eksisini düşünmek iyi hesaplamak gerekir. Örneğin ailenize açılmaya karar verdiğiniz zaman bunun ne kadar gerekli olduğunu ve size, ailenize getirisi ve olası götürülerinin neler olabileceğini, alabileceğiniz tepki veya desteğin ne derecede olabileceğini az çok kestirneniz ve düşünmeniz gerekir.

Geçenlerde twitter üzerinden de bahsetmiştim. Hetero arkadaşlarla oyun oynamaya gittiğimiz cafede (king efenim :D) kağıtlarımı almış acaba ceza mı söylesem yoksa koz mu söylesem diye düşünürken gayri ihtiyari kafamı kapı tarafına çevirdiğimde aman tanrım didim :D bir de ne göreyim 2 eleman ayakta durmuş masada oturan diğer arkadaşları ile kakara kikiri yapıyor. Tabi benim ilgimi çeken ise 1 tanesi o mesafeden bile "bu ne lan kimmiş bu olm ne tatlıymış" düşünceleri beynimin içinde uçuşmaya başlamıştı bile. Artık etrafa nasıl bir enerji saçtıysam yanlarına gelen 2 arkadaşları ile birlikte bizim tarafa doğru gelmeye başladılar. Tabii benim gözler de fırsat buldukça onu takip etmekte. (bu olayın nasıl dozunda kalması gerektiği hakkındaki yazım Ne bakıyon lan dik dik



Beni fark etmemesi imkansız ki tam yanımızdaki masaya geldiler ve ovlan benim çaprazıma doğru hamle yapıp oturdu yani ben soluma o sağına hafif dönse göz gözeyiz :) neredeyse tam karşıma oturmuş gibi bir durum. Biz oyunumuza devam ederken ve ovlan o şekilde oturmuşken ben kağıt takip etmeyi bırak oyuna bile tam adapte olamıyordum :) içimi kaplayan garip heyecan ve hetero arkadaşlarıma rağmen her kaçamak bakışımda yaşadığım adrenalin ve "çok tatlısın olm" düşünceleri beni oldukça heyecanlandırmıştı. Normalde baktığımı belli etmem edemem ama bu farklıydı içimde gerçektende bir şeyler titremişti (başka bişey aklınıza bile gelmesin fesatlar hıh bu sıcaklarda hiç çekilmez lool karında uçuşan kelebeklerden bahsediyorum ben) resmen farketmesini istiyordum ki o da arada bakıp hemen gözlerini kaçırıyordu. (bakalım bu olayın sonu nereye varacak lavaboda karşılaşınca neler oldu azzz sonra :D) diyerek yazıyı bölmek isterdim ama nerde bizde o şans. Velhasılı kelam böyle böyle zaman geçerken bir ara telefonunu eline aldı. Bende bluetooth'unun ismini numarası yaptı kesin bu bana bir mesaj diyerek 5 dk sonra cihazları taradığımda hiç bir "cihaz bulunamadı" ile sonuçlanan mesajla kalakalmıştım. O atraksiyondan da birşey çıkmamıştı.(bknz. lubunlar alın size bir örnek; telefonlarınızı bu iş içinde kullanabilirsiniz)

Uzun zamandır içimi böyle hoş edecek, adrenalini tavan yaptıracak bir olay yaşamamıştım. Kalkıp lavaboya gitseydi arkasından gidermiydim ya da ben kalkıp gitsem gelirmiydi bilmiyorum ama hetero arkadaşlarım olmasaydı kesin takip ederdim :) Üniversitede yaşamış olduğum olaylar zincirini sizlere anlatmıştım, hani uzun süredir göz hapsine aldığım kişinin en sonunda masasına gidip nasıl tanıştığımı (o.O) Artık nasıl bir cesaret ise (bknz. öyle bir esti serisi)

Olayımız orada kaldı. Buradan şöyle bir özet çıkarabilirim ki eğer birisinden hoşlandıysanız ve tecrübeleriniz yada duygularınız onu da size yakın hissettirdi ise "ilk adımı siz atın" benim en büyük takıntılarımdan birisi de ilk adımı atamamak ve hep karşıdan beklemek. İlk adımı attığım anlar nadirdir. Hornette bile "ilk o yazsın" diyerek beklediğim hiç yazışmadığım zamanlar oldu. (hornet mi o da ne :O) (benimki sadece merak) (hıh) (en son geçen sene girmiştim) (yersen) 

Velhasılı beğendiyseniz yazın, teklif edin, tanımaya, tanışmaya çalışın araştırın ilk adımı siz atın. Nice güzel birliktelikler belkide bu yüzden heba oldu gitti. Bizler için görsellik çok önemli  ve maalesef bunu değiştiremiyoruz. Huyundan - suyundan dolayı kaybedilen ve yeri doldurulamayacak nice sevgili adaylarını ayağımızla teptik kimbilir. 

Sevgiliniz varsa kıymetini bilin, sevmenin, sevilmenin kıymetini bilin ve karşıdan beklemeyin hangi konuda olursa olsun ilk adımı siz atın. Bu küs olup barışmakta olur, ilan-ı aşkta olur ama olur.

kendime not: Sen de bu yazını 3-5 kere oku :)



Ogaybende Blog Yazarı