Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Tekrar Dünyaya Gelsem! Anketi Sonuçlandı.



Selam;

15 günlük süre ile askıda kalan anketimiz sonuçlandı. Ankete katılanlar neredeyse %50 - %50 dağılım gösterdiler. 103 kişinin oyladığı ankette;

55 kişi Tekrar Eşcinsel olarak gelmek isterdim dedi. 

Benim de içinde bulunduğum 48 kişi ise; Eşcinsel olarak gelmek istemezdim dedi. Buradan çıkarılabilecek en güzel sonuçlardan birisi bu durumun bir seçim olduğunu düşünen beyinlerin kafasında bir ışık yakması. Bir seçim kadar kolay olsa idi şayet şu an bu seçenek SIFIR olmuş olurdu. Eşcinsel olarak yaşamanın getirdiği zorlukları düşünün ve hakkımızda yargılama yaparken bu durum kafanızın köşesinde her zaman dursun.

- Siyah bir birey olarak Dünya'ya gelmek kişinin seçimi değil,

- Ülkemizden örnek verecek olursak, Kürt veya farklı etnik kökenlerde Dünya'ya gelmek kişinin seçimi değil (ki bu kötü bir şey de değil sadece ötekileştirilmiş insanlara örnek olması ve burnu büyük kendini üstün görenlere karşı Allah'ın yarattığı bir insana, O'nun olmasını istediği bir insana sen kim oluyorsun da kalıplar çiziyorsun a örnek olsun diye yazılmıştır),

- Engelli olarak Dünya'ya gelmek kişinin seçimi değil,

- Eşcinsel olarak Dünya'ya gelmekte kişinin bir seçimi veya tercihi değil.

sonuç olarak ötekileştirdiğiniz insanlar hakkında bir şeyler ileri sürerken onların -kim? tarafından böyle olmalarını istediğini iyi düşünün belki korkar da o dilinizi yuvanızdan çıkarmazsınız.
Ogaybende Blog Yazarı

Yeni Bir MiM



Selam;

Uzun bir zamandır mim cevaplamıyordum. Malum diğer bloglarında bu t(y)araklarda bezi olmayınca :D bize mim paslayan olmuyor bırak paslamayı cevaplayan felan olmuyor. Neyse geçen bir MiM e rastladım soruları hoşuma gitti hemen çorladım. şuradan 

Bu gece öleceğinizi bilseniz bazı insanlara bazı şeyleri söylememiş olmanın pişmanlığını hisseder miydiniz? Peki, neden söylemediniz?

Yani insanı düşündüren bir soru. Bu gece öleceğimi bilsem pişmanlığım o olmaz sanırım. Düşünülebilecek en son şey yani :) Daha çok hesap kitap yaparım ne yaptım ne ettim öbür dünyaya ne götürüyorum diye. Ayrıca her an ölebiliriz aslında bu sorunun cevabına her an hazırlıklı olmamız lazım. :// Hayatta bazı sırlarımız olabilir adı üstünde sır gider ayak bunu birine söyleyip neden soru işaretleri bırakalım birilerinin kafasında. ;)

Günün birine çocuğunuzun doğduğu hastanede bir yanlışlık yapıldığını ve çocukların karıştığını öğrenseniz, kendi çocuğunuzla sizin büyüttüğünüz çocuğu değişir miydiniz?


hehe güzel bir soru, biyolojik baba ile gerçekten baba olan kişi arasındaki farka bakacak olursak; Biyolojik baba sizin dünyaya gelmenize sebep olacak tohumu atan kişi lol, baba ise sizi dünyaya karşı koruyan kollayan büyüten sahip çıkan her türlü desteği ile yanınızda olan kişi. Babamız sadece işin biyolojik kısmı ile uğraştı ise cehenneme kadar yolu var benim için önemli olan bana cidden "babalık" yapan kişidir. O sebeple çocuğum olsa ve karışmış olsa idi büyüttüğüm ve çocuğum olarak gördüğüm kişiyi biyolojik olarak babası olduğum kişi ile tabii ki değiştirmezdim. Ama merak ederdim :). Hadi bunun tersini düşünelim hastanede karıştığınızı öğrendiniz ama babanızda 10 numara :)) Gerçek babanızda çıktı geldi adam ağaoğlu bir nev'i. (o.O) fox tv deki o hayat benim misali lol. Ne yapardınız :D 

Hayalinizi süsleyen bir yerde bir hafta tam pansiyon, harika bir tatil için uçan bir kelebeği yakalayıp ayaklarını ve kanatlarını koparır mıydınız?

Buyur burdan yak. Tuzak bir soru. Hayır yapmam öyle bir şey aa yazık zaten 1 günlük ömrü kalmış ona da ben mi mani olayım (yersen) (lan çekil yüzüme yüzüme yapışıp durma şak aha öldü) :D sinek - böcek - kelebek farketmez koparırdım ahahaha :D (aç paratenz bir kedi-köpek vs olsa asla dokunmazdım)

Bir yemeğe davetlisiniz ve önünüze tanımadığınız bir yemek konuyor. Tuhaf haline ve pek iştah açıcı görünmemesine rağmen tadına bakar mıydınız?




Normalde de yemek seçen birisi olarak bakmazdım. Davet mavet hak getire. Tanımadığım bir yemek olduğunda her zaman sorarım bu ne ya diye. Sevmediğim bir şey ise de davet falan dinlemeden "yok benim aram iyi değil ben almiim" derim. İsterse 10 saat uğraşsın o yemeği ortaya çıkarmak için hıh Örneğin kokoreç ve midyeyi çok ısrar etmelerine rağmen yemedim.



Sevdiğiniz biri için yalancı şahitlik yapar mısınız? Örneğin bir yayaya çarptığında direksiyonda dalga geçmesine rağmen çok dikkatli kullandığını söyler miydiniz? (anne, baba, eş, sevgili)

oha. kazık bir soru :) o anlık psikolojime bağlı tabi. örnekteki gibi bir olay olduğunda (Allah korusun) hiç bir şeyin farkında değildim derim sanırım. Olumlu ya da olumsuz bir şey diyemezdim. Hoş bu da bir nev'i yalancı şahitlik mi oluyor acaba :// :(

Yetişme tarzınızda değişiklik yapma imkanınız olsa neyi değiştirirdiniz?

Her zaman derim şimdiki aklım ortaokul ya da lise yıllarımda olsa idi ohooo meslek ve okul seçiminden başlardım işe. Lise yıllarında akıl bir karış havada şimdiki gibi rehberlik hocası falan hakketire. O yüzden internetin bu kadar yaygın olması ve bilgiye kolay erişiliyor olması büyük bir nimet. Şimdili liseliler daha bir bilinçli. Lakin daha fazla hazırcı ve tüketici kafasında. 

Eviniz ve içindeki eşyalarınız yanıyor. Ailenizi, kendinizi ve köpeğinizi kurtardıktan sonra bir kez daha içeri girme şansınız var. Ne kurtarırdınız?

Bu olay gerçek olmuştu ya. Haberlerde izlemiştim kızın birisi evdekilerini dışarı çıkarıyor idi sonra tekrar girip cep telefonunu da almak istemişti ve tekrar çıkamamıştı :// O hesap kurtulan kurtulmuş bir daha deli sikse girmem oraya :D

Yarın sabah başka birinin kimliğinde uyanma ihtimaliniz olsa bunu değerlendirir miydiniz? Kimi seçerdiniz?

owww very nice. Ünlülere baktığımız zaman o kadar rahatlar ki artık farklı arayışlar içerisine girip eroin bataklığına bile batıyorlar. İntihar edenleri mi ararsınız, içip içip sapıtanlarımı o yüzden hayatlarını merak ettiğimiz kişiler de aslında pek iç açıcı değiller. Olaya beden olarak bakarsakta sabah kalktığım da şu şekilde olmayı isterdim hani kim olduğu önemli deel :DDD




böyle bir tiple uyanınca zaten ünlü olur parayı da bulursun yani :PP

Şimdi gelelim bu MiM'i kimlere yollayacağım; 

1. si gedikli bir blogger olsun ne zamandır da mim yollamıyordum zaten Kaan
2. si şizofren bir blogger olsun bak her zaman seni düşünüyorum hıh esovedebeso
3. sü cevaplarını cidden merak ettiğim tiffany

bu yazdıklarım dediğim gibi gedikli bloggerlar :D. MiM olayının amacı aslında bilinmeyen ya da yeni yeni yazmaya başlayan bloggerlardan da haberdar olmak. O yüzden ben 3 kişi daha yazıcam ki bunlar da yeni blogger sayılır. Haberiniz olsun takip edin ;)


mim yolladığım arkadaşlar copy - paste yapamayacakları için mail adreslerine soruları yollayacağım :) ya da benim çorladığım yerden de alabilirsiniz. Kendisine teşekkür ediyorum ;) Ayrıca eklemek istediğiniz ilginç sorular olursa da ekleyin ve sizde yollayın birilerine bu ziniciri devam ettirin.

+ aaa ben sevdim bu mim'i kimse yollamazsa yollamasın bende cevapliciimm diyen yorum yazsın ona da yollim arkasından telefon nomu yolluyorum sonra skype cam to cam falan derken olay yatağa kadar gidiyoru (o.O)
Ogaybende Blog Yazarı

Bir Anneden Ölen Gay Oğluna Mektup




"Sadece nefes aldığı için"

"Artık anlıyorum ki hakkında şikâyet edebileceğiniz şeylerinizin olması bir lüks. Reddedecek ya da başkasına verecek bir şeylerin olması bir hediye aslında. Aylarca işsiz kalan biri ile sohbet ederseniz göreceksiniz ki bir önceki işindeki ucuz diş sağlığı sigortasından şikâyet etmeyecektir.

Gay çocukların anne-babaları cömertçe kutsanmış kişiler. Gay olan çocuklarını sevmeye ya da sevmemeye karar verme lüksleri var çünkü hala gay bir çocukları var. Ama bizim gibi gay çocuklarını AIDS, bağımlılık ya da intihar gibi sebepler ile kaybetmiş kişilerin artık böyle bir lüksü yok."

ABD'li Linda Robertson, dinine çok bağlı ve bütün hayatını İncil'in öğretilerine göre ( ya da İncil'in öğretilerini kişisel olarak yorumladığı şekle göre diyelim) yaşayan bir anne. 2001 yılı Kasım ayında 12 yaşındaki oğlu Ryan, internet üzerinden yaptıkları bir yazışma esnasında annesine eşcinsel olduğunu söylüyor. "Kafam çok karışık" diyor Ryan, annesi de "Bana dürüst davrandığın için teşekkür ederim" diyor.

Fakat geçen günler ile birlikte Ryan'ın çok dindar olan anne ve babasını ciddi bir telaş sarıyor. Oğulları için duydukları sevgi bu sefer gene oğulları adına korkunç bir korku ve telaşa dönüşüyor. Eğer hayatını gay olarak yaşamaya devam ederse oğullarının sonsuz lanetten ve cehennem ateşlerinden kaçamayacağından o kadar eminler ki onu bu kaderden kurtarmak için harekete geçmeye karar veriyorlar: "Seni çok seviyoruz ve bu durum çok zor. Tanrı'nın bu konuda neler söylediğini biliyorsun ve bazı zor kararlar vermek zorundasın. Başkaları da senin geçtiğin bu zor yollardan geçti. Onların hikâyelerini anlatan kitaplar getireceğiz sana. Daha çok gençsin. Cinsel kimliğin değişecek. Lütfen kimseye gay olduğunu söyleme. Eğer İsa'nın yolundan gitmek istiyorsan kutsallık tek seçeneğin ve bu cinsel kimliğini kabullenmek seçeneklerin arasında değil."

Hayatında sürekli kutsal ve ruhani değerlere yer vermek isteyen Ryan sonraki 6 yılı Tanrı'ya kızlardan hoşlanmasını sağlaması için dua ederek, İncil'den ayetler ezberleyerek, terapi görerek ve her hafta kiliseye giderek geçiriyor. Anne Linda Robertson, yıllar sonra ölmüş oğlunun arkasından yazacağı mektupta bu dönemi aynen şu şekilde aktarıyor: 

"Oğlumuza Tanrı'yı ve onun öğretilerini kendi görüşlerine göre yorumlama şansını hiç vermedik çünkü yapacağı seçimin yanlış olacağından korkuyorduk. Onu, Tanrı ve cinsel kimliği arasında bir seçim yapmaya zorladık ve hiç bitmeyecek bir yalnızlığa mahkûm ettik."

18 yaşına geldiğinde artık intihar eğilimli ve depresif olan Ryan, Tanrı'nın kendisini asla sevmeyeceğine karar vererek uyuşturucu kullanmaya başlıyor ve evden ayrılarak 18 ay boyunca ortalıktan kayboluyor. Bu esnada ailesi ise artık oğullarının kızlardan hoşlanması için değil kendilerine sağ salim dönmesi için dua etmeye başlıyorlar. Ryan ailesinden af dileyerek eve döndükten sonra ailesi oğullarını sevmek için bazı şartlar aramayı bırakıyor ve onu "Sadece nefes aldığı için" sevmeyi öğreniyorlar. Ryan, ailesi ile ilişkisini sıfırdan tekrar kurmaya çalışırken aynı zamanda alkol ve uyuşturucu bağımlılığı için de tedaviye başlıyor.
Fakat yeni bir hayatın başındaki Ryan, depresyon ve bağımlılık tedavisi sürecindeki birçok bağımlının yaptığı hatayı tekrarlıyor: 10 ay boyunca temiz kaldıktan sonra kullandığı tek bir şırınga eroin, genç adamın hayatına mal oluyor.

2009 yılı Temmuz ayında ölen Ryan'ın annesi Linda ve babası Rob, şimdi dünyayı dolaşarak çeşitli konferanslarda bu öyküyü anlatıyorlar. Overlake Hristiyan Kilisesi bünyesinde HIV/AIDS Sosyal Hizmetler Grubu kuran ikili, özellikle başka gay çocukların anne-babaları ile destek grupları kurarak onlara çocuklarını şartsız ve korkusuz bir şekilde sevmelerini öğütlüyor. Ryan'ın hatırası adına ailesinin açtığı Just Because He Breathes (Sadece Nefes Alıyor Diye) isimli web sitesi ise din, ebeveynlik ve kimlikler adına cidden okumaya değecek tartışmalar ile dolu. Sitenin açılış sayfasında bulunan ve bu yazıdaki bütün alıntıların kaynağı olan mektubun ise en çarpıcı cümleleri belki de şunlar:

"Keşke birileri o zaman bilmediğim bir şeyi bana söyleseydi: Canlı, nefes alan ve bana sürekli meydan okuyarak beni rahatsız eden, isteklerinin yarattığı korku ve endişe yüzünden geceleri uykumu kaçıran bir çocuğunuzun olmasının, ölü bir gay çocuğunuzun olmasından kat ve kat, hesaplanamaz derecede daha iyi olduğunu." Kaynak



evet anlayana / anlayacak olana ibretlik bir olay. "sadece nefes aldığı için sevmek gerekir" yani "yaratılanı sevmek gerekir yaratandan ötürü" yargılamak, etiketlemek kimsenin haddine değil. İntihar da dahil olmak üzere asla ve asla kıyısından, köşesinden ufacık hapıymış küçücükmüş bir kereden bir şey olmazmış mış asla uyuşturucu illetinin yakınına bile yaklaşmayın. 
Ogaybende Blog Yazarı

Ben Eşcinselim Diyenler Anlatıyor -V-




Selam;

Bir süredir eşcinsel olduğunuzu ailenize ve çevrenize söylemelimiyiz, söyleyenler neler yaşadı, nasıl bu karara vardı ya da açılmak ya da açılmamak işte bütün mesele bu mihvalinde paylaşımlarda bulunuyor idim. Bu paylaşımlarıma devam ediyorum zira önemli bir konu. Bir önceki yazıda bahsettiğim olayı herkesin okumasını istemiştim.

Yaşadığı ibret verici bir olay karşılığında ailesine açılmak zorunda kalan arkadaşımızın başından geçen bu yazıyı okumadı iseniz okuyunuz...

Yeni anketimiz ise halen devam etmekte sol üst köşede. 

Bence eğer kişi ile ailesi arasında sağlam bir sevgi ve saygı bağı varsa, kişi belli bir olgunluğa gelmiş ve aile bireyleri de bu gerçeği öğrendikleri durumda çok büyük duygusal çalkantılar yaşamayacaklarsa, bir eşcinselin ailesine açılmasından daha doğal birşey olamaz. Bütün bu şartlar mevcutsa bile, eşcinsel birey ekonomik bağımsızlığını elde ettikten sonra açılmayı da göz önünde bulundurmalı.

Eğer bu şartların hepsi birden mevcut değil ise, bu durumda aileye açılmamayı da mantıklı buluyorum. Ama bu sebeplerle açılmayan insanın kendi gerçeklerinin farkında olması ve neden kendisine en yakın konumda olan bireylere karşı sürekli yalan bir hayat yaşadığını (kendisine) içtenlikle itiraf edebilmesi gerekir. Burada, ailesine açılan insanları salt daha rahat seks yapabilme maksadına sahip olmakla itham etmekten medet uman ve sahte bir saflıkla, "insan ailesine neden açılsın ki" diye soran tartışmacılar için ise, üzgünüm. 

Her aile evladını içtenlikle sevmiyor olabilir, kişiler ebeveynlerini sevmeyebilir, ailelerimiz aşırı bağnaz ya da muhafazakar olabilir, bizler dev yalanlarla ömür geçirmekte problem görmeyecek kadar opportunist ya da korkak olabiliriz. Dürüst olmak ailelerimizin üzüntüsüne değmeyecek olabilir, ailemizi dürüst olmaya değecek kadar önemsemiyor olabiliriz ve nihayetinde, eşcinsel oluşumuzda kendimiz derinden gelen bir problem görüyor ve bunu yakınlarımızla paylaşmaktan gizli bir utanç duyuyor olabiliriz. Her ne olursa olsun, bir kişi eşcinselse ve bunu bütün hayatı boyunca ailesinden gizliyorsa, burada (en az) bir problem var demektir. Ve bu hiç normal birşey değildir. Sağlıklı ve doğru olan ise, kişinin ailesine açılması ve bu durumun kişi ve ailesi arasındaki bağı zedelememesidir. Bazılarına hayal gibi gelebilir ama, böyle çok fazla aile var. Kimse ailesine açılmadığı için suçlanamaz ama ailesine açık olan bireyleri uydurma ithamlarla alay konusu etmeye çalıştığımız ölçüde kendi sorunlu hayatımızın ipuçlarını açık etmiş oluyoruz.

demiş gay bir arkadaşımız. Başka bir lezbiyen arkadaşımız ise konu ile ilgili; 

Aile ya da yakın hissettiğimiz biri, açılmanın öncelikli amacı paylaşmak değil midir? Paylaşmak ve bunu süreklileştirmek. Yani hayatın kalan kısmında bize dair bu çok elzem ve esas konuyu paylaşmak. Bunu ancak sizi anlayabilecek biriyle paylaşırsanız amacına ulaşan bir eylem olur diye düşünüyorum. Anlayamayacak, anlamasına gerek yok belki, saygı duyamayacak birine anlatmak, iki taraf içinde yük olacak ve mevcut ilişkyi de zedeleyecektir.

Aile kısmı, içinde duygusal bağlılıkla birikte, kan bağı ve mecburiyetleride barındırdığından, üzerine çok daha fazla düşünmeyi gerektiriyor. Burada da, bırakın birşey katmayı, mevcut ilişkiler zedelenecekse bile söylememek daha doğru diye düşünüyorum. İki açıdan da sorunlu bir durum bu, açılmak sorun yaşamak ya da açılmamanın getirdiği birşeyler saklamanın yükü? Tercihi, herkesin yaşadığı ilişkiler ve muhatap olduğu insanların kişilikleri belirler ve bence kesinlikle verilen karar yargılamaya açık değildir.

Biz bile birbirimizi anlamakta bunca zorlanırken, çok daha kökleşmiş düşünce ve fikr-i sabitlere sahip ailelerimizin anlaması elbette ki kolay olmayacaktır.


Burada ne söyleyemeyen korkak ne de söyleyen cesur olarak nitelenebilir. Kendi pratiklerimizden haraketle düşünmemek gerekir, herkesin pratiği farklı ve sonuçlarıda elbetteki farklı olacaktır. Anadolunun küçük bir il ya da kasabasında yaşayan birine açılamadığı için "korkak" demek ne kadar insaflı olur?

(burada alıntıladığım tüm yazılar benim de bir zamanlar üyesi olduğum ve şu an aktif olarak kullanılmayan e-disco' daki çok değerli forum arkadaşlarıma aittir)


Sokak Röportajları - Yakın arkadaşınız ben eşcinselim dese tepkiniz ne olurdu?



ve bir kısa film;


Ogaybende Blog Yazarı

Ne izledim: Out In The Dark (2012)



Selam;

Yine bir eşcinsel temalı film tanıtmak için karşınızdayım. ABD ve İsrail yapımı olan film İisrail ve Filistin topraklarında geçiyor.


"Aşkın sınırı, milleti, tabiiyeti yoktur"

Aynı şekilde eşcinsel olmakta belli bir zümreye ait bir şey değil Dünya'nın her tarafında varolan bir durum. Filme konu olan aşıklarımızdan da birisi İsrail diğeri ise Filistinli. Homofobi ise aynı homofobi. Bir birine düşman iki millet arasından çıkan bir aşk filmi.

İsrail menşeili daha önceden iki film daha izlemiştim. Birisi Ha-Buah (The Bubble) ve Yossi & Jagger her ikisini de tanıtırım bir ara. 


Filmde İsrailli bir aile ile Filistinli bir ailenin eşcinselliğe yaklaşımını, o bölgedeki eşcinsel yaşama dair bazı izleri ve zorlukları izliyoruz. Ayrıca her zaman aşırı uçlar olacaktır ve Filistin ile İsrail'in anlaşması bana göre Kıyamete kadar mümkün olamayacak.

'' AŞK HER ZAMAN KENDİNE BİR YOL BULUR '' ...... Çoğu zaman bulduğu yollarda ki büyük engellere de takılsa, uğruna feda edilenler birçok hayatı olumsuz yönde de etkilese... Evet..! AŞK her zaman kendine bir yol bulur.. Zaman ve mekan ayırmaksızın, farklı kültürlerin çatışması arasında ki saf ve masum yaşamları gözetmeksizin, her daim '' Ötekileştirilenler '' olarak toplumdan soyutlanan Eşcinsellerin yaşadıkları zorlukları ve verilen ızdırap dolu mücadeleleri farklı bir bakış açısıyla kaleme alan mükemmel bir filmdi.. Filistin' li bir psikoloji öğrencisi olan Nimer ve İsrail' li avukat Roy arasında yaşanan aşkın siyasi engellere takılarak büyük bir çıkmaza girdiğine şahit oluyoruz... Hangi ülke sınırları içerisinde olursanız olun eğer Eşcinsel iseniz hayat asla size adil davranmıyor... Sömürülen, yıpratılan, itilip kakılan, tabir-i caizse '' Düşene bir tekme de sen vur '' sözünün en fazla muhatabı olan bir oluşumun bir bireyi olmak ne yazık ki her zaman süregelecek bir durum.. Tercihleriniz yüzünden ailenizden, sevdiklerinizden, tüm hayatınızdan hatta ülkenizden bile sürülebiliyorsunuz... Belki batı ülkeleri bir nebze de olsa bu konuda birkaç iyimser adım atmış olabilir lakin ortadoğu ülkelerinde ki zor hayat ve zulüm gerçekten içler acısı... Hassas olduğunuz bir konuda düşünceleriniz ardı arkası kesilmiyor ve kelimeler parmaklarınızın ucundan dökülürken yol yordam bilemiyor malesef.. İnsanı tercihleri, seçimleri, bulunduğu mevkii ve konum sebebiyle yargılayıp değerlendirmeksizin sadece İNSAN olduğu için sevip saymak neden bu kadar zor.. Neden bu kadar imkansız... Duygularımı alt üst eden oldukça etkileyici bir hikayeydi.. At gözlüklerini takmadan ön yargısız olarak izleyin lütfen... 10 / 9" Kaynak

demiş arkadaşımız filmi çıklarken. Güzel de demiş. Filmin imdb puanı ise 7,6. Benim puanım ise 10 üzerinden 9. Gelelim filmin yakışıklısını seçmeye :D


1984 Tel Aviv doğumlu Michael Aloni

Ogaybende Blog Yazarı

Yeni Anket: Tekrar Dünyaya Gelsem!



Selam;

Biliyorsunuz arasıra (bildiğin 15 günde 1 :D) anketler ile sizlerin nabzını tutuyorum. Niyeyse, ben de bilmiyorum :) ziyaretçilerin görüşlerini almak onlarla interaktif olarak (enem aktif maktik ne iş) iletişimde olmak iyi oluyor. Artı ziyaretçilere düşüncelerimiz hakkında da bilgi vermiş oluyoruz falan. Ayrıca tez yazmak isteyen üniversiteli arkadaşlarımız için bedavadan araştırma verisi olmuş oluyor. Atıyorum LGBTİ bireylerini ele alan bir öğrenci istiklalde 126 kişiye sordum şu sonuçları aldım diyerek tamamen oturduğu yerden verileri değerlendirebilir. lol

Hem sizlerden gelen yoğun isteği de kıramadım (yerseniz :D)

Şimdiki anketimiz ise sol üst tarafta göreceğiniz üzere;


Dünyaya tekrar gelseniz yine eşcinsel olarak mı gelmek istersiniz diye soruyoruz kim soruyor tabii ki yukarıdaki abimiz soruş şekli ve hali tam olarak öyle ona göre cevap verin :D bu anketin sonucunu yine kendimce değerlendireceğim bakalım ne çıkacak hadi bakalım pamuk parmaklar mouse'unuza.


Ayrıca sizin anket önerileriniz varsa onları da alabiliriz. (örn. kaç cm ayakabı giyiyorsunuz vs ahahah)


Ogaybende Blog Yazarı