Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

29 Ekimi İzmir de Yaşamak



Selam;

Ne günlere kaldık di mi sayın okuyucu, herkesin eşit olduğu, kapanmak isteyene kapan seni bağlar açılmak isteyene açıl seni bağlar diyen "yürüyemezsiniz!" bile deme lüksünü size sağlayan, Cumhuriyet Bayramımızı bile coşkuyla kutlamak için artık barikatları aşmak zorunda kalıyoruz ne kadar komik ve ironik değil mi? 

5 gündür İzmir' lerde sürttüm bilindiği üzere :) fırsat bulamayacağımı bildiğimden dolayı da İzmir deki blogger arkadaşlara gelin kaynaşalım demedim sadece geçen seferden sözleştiğimiz ama gerçekleştiremediğimiz için onegirl annenize :D haber vereyim onunla görüşelim istedim. Bigayin zaten geleceğimden haberi vardı. Onlarla da uzun uzadıya bir program yapmak isterdim ama 1 saatlik kaçışı anca yapabildim :// 1 saatlik süre için bile olsa bana zaman ayırdıkları için teşekkür ederim. 

Onegirl için blogger annesi blogger annesi diyorsunuz ya ben de bekliyorum anne formunda birisi çıksın gelsin :D güleç yüzlü hoş sohbet sıcak kanlı yabancılık çekmeyen tatlı bir kız çıkageldi sayın okuyucu :) diğer bloggerların annemiz dediğine bakmayın yani yoksa benim gibi şaşırır kalırsınız :) Umarım işleri en kısa süre de düzene girer.

Bunca seneden sonra 29 Ekimi ilk defa İzmir' de kutlamak durumunda kaldım yani 29 Ekimin ruhunu en iyi O gün anladım. Buralarda devlet törenleri ile kortej geçişleri ile hafif neşelenen coşkulanan halkla  falan alakası yok sokağa adım atar atmaz o ruhu yaşatıyor İzmir size 

Tüm İzmir'lilere Teşekkürler...
Ogaybende Blog Yazarı

Mutlu Bayramlar



Ogaybende Blog Yazarı

Tüm yakışıklılar gay mi?



Selam;

Bir miti ele almaya karar verdim. (mythbuster stayl mode on lol) Tüm yakışıklılar gay mi? ya da gayler hep yakışıklı mı olur? Yolda çevirdiğimiz 10 yakışıklı erkeğe sorduk - gay misin diye? bir dayak yemediğimiz kalmıştı dermişim lool 

Hetero bir bayanın ağzından dökülen cümlelere bakalım;


- Neden bütün yakışıklı ve çekici erkekler gay oluyor? Düşünüyorum da ne kadar sexi olursam olayım çok sexi bir erkeğin dikkatini çekememek çok kıl bir durum

- Sanki bütün gayler çok zeki hepsi belirli mevkilerde

hemen kendi düşüncelerimi söyleyeyim ki, yok öyle bir şey :) Ama şöyle diyebiliriz eşcinsel erkekler daha bakımlı oldukları için kendilerine ve görünüşlerine daha dikkat ettikleri için (bunu bile genellemek yanlış aslında) göze daha hoş gelebilirler. Oysa çekici gelen erkeklerin çoğunun yanında hep bir sevgili var ne iş yani ahaha Hem yakışıklılık, güzellik kavramları görece kavramlar kişiden kişiye değişir. Peki nedir bu bayanları isyan noktasına getiren olay? yukarıda da denildiği gibi elde edememenin sonucu gelişen bir patlama mı "aman gay o zaten" böhüüü :)

Bayanlara göre; eşcinselleri elde etmek zor olduğu için daha çekici geliyor olabilir miyiz? Kadınlar eşcinselleri daha yakışıklı bulduklarından değil ama daha çekici, sıcak kanlı, samimi, düşünceli buldukları için böyle düşünüyor da olabilirler.

---


yanlış yaklaşılan sorunsaldır. çünkü yakışıklı olmakla bakımlı olmayı karıştıran sorunsaldır. zira söz konusu olan yakışıklı olan değil bakımlı olan erkeklerin gay olması sorununa daha yakındır.

zira straight erkek seçendir, partnerini seçer, erkek olması toplumsal cinsiyet rolleri gereği güç ve iktidarla özdeşleştirildiği için bakımlı, güzel olmasına gerek yoktur. kadın ise her daim güzel olması gereken, estetik kaygı ile hareket edendir. kadın seçilendir. 

ancak erkek eşcinseller arasında bu söz konusu değildir. her iki taraf da seçen olduğu kadar seçilendir. ayrıca eşcinseller toplumsal cinsiyetler altı çizilen "erkek adam onu, bunu, şunu yapmaz" laflarına çok önem vermez. kadına adfedilen unsurlara el uzatmayı çekici bir küstahlıkla curet edebilir. eşcinsel erkeği çekici yapan zaten budur. 

erkek eşcinsellerin kadınlara çekici gelmesinin nedeni eşcinsel olmaları değil toplumsal cinsiyet rollerini es geçip eşit ilişkiler kurmaya yönelik hareket etmeleridir. 

bunun topluma yansıması için; (bkz: metroseksüel) ride -(demiş ekşi sözlükte Kaynak)

---


hiç hoş değildir bu durum, erkek kısmısı için de kadın kısmısı için de. kadınlar üzülürler böyle durumlara: "ulan gitti cillop gibi çocuk". erkekler de üzülürler: "ulan ne karı kaldırırdım ben bunun yerinde olsam" şeklinde. bir de bu durumlara spontan şekilde yakalanmak vardır. örneğimi şöyle açıklayacağım.

fakültenin, merdivenleri gören uzuuuuuuuun koridorunun başındaki kaloriferin önünde 5-6 kişi, kızlı erkekli bekliyoruz. derken aşağı kattan bir erkek merdivenlerin başına geliyor. gruptaki herkesin soluğu kesiliyor, herkes susuyor.... açık kumral, uzun boylu, adele sahibi genç delikanlı dar kotu ve beyaz gömleği ile merdivenleri hızlı hızlı çıkmaya başlıyor. derken bulunduğumuz koridora dönüyor ve bize doğru bakmaya başlıyor. yürüyüşündeki ahenk, gruptaki erkekleri dahi susturmuş derecedeki yakışıklılığın etkisi, gözlerimizi alamıyoruz... yanımıza geliyor... ve evet o anda ağzından sözcükler dökülüyor ve hepimiz kahroluyoruz. tam bir gay ses tonu ve nonoş el hareketi ile "falanca bölüm burası mı acaba?" diye soruyor. 

hayır hayır... uzaklaşmasını bekliyoruz... arkasından hala bakıyoruz... olur mu böyle kader a.k. olur mu?.... kızlar: gitti cillop gibi çocuk..... erkekler: ne hatun kaldırırdım ben bunun yerinde olsam... (demiş bistan ekşi sözlükte Kaynak)

lakin burada biraz homofobi var onu da belirtmeden geçmeyeyim...

---


acı verici bir o kadar hüzünlü bir durumdur...

hayatımda gördüğüm en yakışıklı adam beyaz tenli açık sarı beline kadar rastalı, bermuda şortuyla ve mükemmel vücut hatlarıyla herkesi eritebilcek erkekleri bile düşündürecek bir insan üstü güzellik, birinin kıçından taze çıkmış bok edasıyla kara kuru kıllı bi adam geldi. elele tutuşarak odalarına gittiklerinde dünyam kararmıştı... (demiş merin ekşi sözlükte Kaynak)

---


olmayan sorunsaldır.

aslında tespit edilmesi gereken durum, "gay erkeklerin yakışıklı olması" olmalıdır. bu durum eşcinselliğin doğasıyla alakalıdır. gay erkek, hayatına girip onu adam edecek bir kadın bulma beklentisinde değildir. hayatında bir kadın ve getirileri olmayacaktır. bu sebeple kadınlarda yaygın görülen birtakım nitelikleri bünyelerine katarlar. temiz, titiz ve bakımlı olurlar. bir kadın nasıl görünümüne, kilosuna, kişisel temizliğine, saçına başına dikkat ediyorsa; o da dikkat eder. heteroseksüel erkeklerin - özellikle evlilik sonrasında - bu tip ihtiyaçları genelde kadınların denetimindedir. üstelik gay erkeklerin hayatında, onun kötü görünmesini ve böylece başkalarının dikkatini çekmemesini isteyecek kıskanç kadınlar yoktur. gay erkekler, güzel görünmeyi bir mutluluk, bir zorunluluk olarak algılar.

benzer bir durum gay kadınlarda da mevcut. hayatında bir erkek ve getirileri olmayan lezbiyenler; normal kadınlardan biraz daha kuvvetli, tamirden anlayan, mangal yakabilen, her manada güçlü kadınlardır.

yani bana göre erkekler yakışıklı oldukları için gay değil, gay oldukları için yakışıklıdır. (demiş nine korkut ekşide Kaynak)

---


Biri bileklerimi ovabilir mi lütfen bayılıceğimmm... 

bu da durumu anlatan bir video, tam bir ergen isyanı buyrun... :P



Gayseniz tatlı olmayın, tatlıysanız gay olmayın... o.O
Ogaybende Blog Yazarı

Türkiş Gangnam Style -lol-



Sonu da ayrı bi güzel olmuş... :)
Ogaybende Blog Yazarı

Matthew Shepard Cinayeti Neden Farklıydı?



Selam;

Geçen sene bugün yani Matthew Shepard' ın katledildiği gün olan 12 Ekim de konuya Matthew Shepard ve Nefret Cinayetleri adı altında değinmiştim. Okumadı iseniz konuya hakim olmak adına okumanızı tavsiye edebilirim.

---


Homofobik nefretin uluslararası sembolüne dönüşen bu Wyoming’li gencin vahşice dövülerek öldürülmesinin ayrıntılarını çok fazla tekrarlamaya gerek yok. Ancak bu korkunç ölümünden 10 yıl sonra Shepard’ın hayatının ve ölümünün Amerikan kültürü, toplumu ve geniş politik ortamlarda yarattığı sürekli etkiye bakmak bir anlam ifade ediyor.

Bahislerin olabildiğine büyük olduğu bir başkanlık seçiminden çıkmışken hareketimizin şu anki konumunu daha iyi anlatan bir hikaye olamaz.

Bunu yapmak için de bir eşcinsel cinayetine verilmiş benzersiz ve tekrarlanmayacak olan medya ve toplum tepkisine göz gezdirmek gerek. Ayrıca Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel (LGBTT) kimselere karşı sürekli işlenen nefret suçları salgını kapsamında bizim verdiğimiz tepkiyi de incelemeliyiz.

Cinayetten 10 yıl sonra

Analiz yapmak çok kolay. Cinsel yönelim ve cinsel kimliği de içine alan herhangi federal bir kanunu onaylatamamış durumdayız. Wyoming’deyse henüz eyalet bazında dahi bir nefret suçları yönetmeliği yok. Harekete dahil olan insanlar her gün çeşitli yerlerde nefret suçlarına kurban giden insanlarla ilgili tiksindirici haberler duyuyor: Lawrence King, Sean Kennedy, Sakia Gunn, F. C. Martinez ve Amancio Corrales son dönemlerde bu listeye giren isimler.
Olaylar listemize, döndükleri zaman evlerini alevler içinde ve merdivenlere “Geber İbne” yazılmış olarak bulan Orlandolu bir çift; ve lezbiyen bir annesi olduğu için sınıf arkadaşları tarafından alay konusu olan sekiz yaşında bir kız da dahil.

“Öteki” hissine sahip olmak çoğumuz için hala değişmez bir vasıf, mümkün olduğunca asimile olan ve herkes gibi sıradan birer vatandaş olduğunu söyleyenler için bile.

Daha iyimser bir analizse 1990’ ların sonunda ve 2000’ lerin başında tanık olduğumuz kültürel görünürlük dalgasının eşsiz bir değişim getirdiği yönünde olacaktır.

Dünya kim olduğumuzu daha önce hiç görmediği kadar dayanıklı bir tavır içerisinde görüyorsa da LGBTT topluluğunun çeşitliliği yeteri kadar fark edilmiyor. Her ne kadar federal kazançlardaki eksiklikler, üstesinden gelinmesi yıllar alacak büyük bir sorun teşkil ediyor olsa da California ve Massachusetts’te artık evlilikler gerçekleştirebiliyoruz.

2008’i göz önünde bulundurmadan önce 1998’e ve LGBTT politika ve kültürünün bugünkü durumuna bir göz atmak gerekir. 1998’de ülke hala, James Byrid’in Temmuz’ daki sürüklenerek öldürülmesinin şokunu yaşıyordu. Ayrıca 1998’ de Matthew’un ailesine telefon edip başsağlığı dileyen bir başkana sahiptik. Son dönemlerde yaşanan bir olayın kurbanı olan Lawrence King’ in ailesi ise şu anki Amerika başkanından böyle bir telefon almanın hayalini bile kuramaz. 

Gerçekten de son 7 küsur yıldır Beyaz Saray’dan bu tür bir telefon edildiğine tanık olunmadı.


İnsanlar tepkiliydi, hem de çok

The Laramie Project’in yazarı ve yönetmeni Moisés Kaufman Clinton’la geçirilen altı senenin ve artan toplum görünürlüğünün ardından 1998’ de ülkenin nihayet bizim sorunlarımızı konuşabilecek düzeye geldiğini belirtiyor. Bu, Shepard’ın ölümü üzerine en şiddetli / güçlü sanat eserini yaratmış olan birisinden gelen kendi değerlerine sahip bir iddia. Siz buna “kıvılcım anı” da diyebilirsiniz.

Beni asıl düşündüren, o anı dışlanmış ve az görünür olan toplumumuz için faydalı bir şekilde kullanma fırsatını değerlendirmemiş olmamız. 1998’ de Laramie’ ye yaptığım ilk geziden 1 hafta sonra kendimi Baltimore’da çapraşık bir cinayete kurban giden genç bir transseksüel kadın için çıkmaz bir sokakta nöbet tutarken buldum. Sadece bir düzine insan ve birkaç kameraydı Laramie’ye gelenler, inanılmaz kalabalık bir insan ya da medya güruhu değildi.
Son 10 yıldır, 9 Ekim 1998’de Aile Araştırma Kurulu basın konferansından Washington’a döndüğüm zaman olası bir nefret suçu olarak tanımlanan olayda barbarca dayak atılmış ve yaşam mücadelesi veren Wyoming’li bu genç çocuk hakkında gelen e-mail ve telefon bombardımanını anlatıyorum. O zamanlar GLAAD için çalışıyordum ve bu olay kaleme aldığım ne ilk ne son nefret suçuydu.

Fakat kesinlikle bütün o yıllar boyunca gördüğüm en şiddetli toplum tepkisi çeken olaydı.
Birkaç saat sonra LGBTT kampus grubu öğrencilerinin emriyle Laramie uçağına binmiştim ve medya karşısına çıkmak, duruşmaları ve topluluk organizasyonlarını kaleme almak, ve bu olayın yarattığı duygusal dalgalanmayı görmek için bu gidiş-dönüşleri birçok defa tekrarladım.

Daha iyi zamanlar

Hayatım boyunca beni en derinden etkileyen şey mahkeme salonunun kapısında medyaya Aaron McKinney’nin gözü dönmüş / çaresiz avukatlarının uzattıkça uzattıkları “gey paniği/gey korkusu” savunmasından bahsetmekti.

Eğer laf attılar diye her heterokseksüel kadın o çocukların Matthew’a yaptıklarını heteroseksüel erkeklere yapsaydı dünyada çok çok az heteroseksüel erkek olurdu” dediğimi hatırlıyorum. Böyle bir damga – gerçekten on yıllık bir dönem olabilir mi? – bizlere şimdiye kadar nelerin değiştiğini nelerinse aynı kaldığı yansıtma şansı tanısa da Matthew ve ailesinin neler yaşadığını hiç aklımdan çıkaramıyorum.

Son dönemlerde gerçekleşen Lawrence King ve Simmie Williams Jr. cinayetleri o hayal kırıklığı hissini tekrar yaşamama ve bu kişilerin hayatlarının neye benzediğine, ailelerinin ve arkadaşlarının şu an neler hissetmesi gerektiğine, bu olayların yan etkilerinin neler olacağına dair düşünmeme sebep oldu.

Gerçek şu ki toplumumuz nefret suçlarına dikkat çekme konusunda daha iyi bir noktaya ulaşmış durumda ki nadiren olması gerektiği şekilde hakkını vererek ele alsa da medyanın olaylara yer vermesi de söz konusu.

Mathew cinayetinin neden çok fazla dikkat çektiği biraz karmaşık bir soru olsa da ilginç olan, bu olaydan dolayı belli bir mesafe kat etmiş olmamız.

1999 GLAAD Ödül töreninde ilk defa karşılaştığımızda Matthew’un annesi Judy Shepard 

“Bu tür olaylar bu kadar yaygınken neden Matthew’ın cinayete kurban gitmesi bu kadar çok dikkat çekti?” diye sormuştu.

O zamanlar Judy, LGBTT kimseler için yaşam boyu süren bir haçlı seferine dönüşmüş olan şeyin ilk aşamasındaydı. Oğlunun cinayetiyle ilgili GLAAD’ın yaptığı şeylerden, özellikle de medyada yer almasından dolayı bize teşekkür ettikten sonra LGBTT topluluklarıyla ilgili çok az şey bildiğini söyledi ve ardından da çok sayıda akıllıca soru sıraladı.

Matthew öteki değil, bizden birisiydi

Oğlunun olayının neden özel olduğuna dair olan bu soru benim için en zor olan soru olsa da elimden gelen en iyi cevabı vermeye çalıştım. Bana göre Matthew, medyanın –ve bizim topluluğumuzun – tehditkarlıktan uzak, hatta kırılgan bulduğu, etkileyici fakat aşırı cinsel nitelik taşımayan “altın çocuk” arketipiydi.

Cinsiyet değiştirme unsurunu içeren birçok nefret suçu kurbanının aksine Matthew, “öteki” değil, bizden birisiydi.

Judy ve Matthew’un babası Dennis, Shepard’ın medyaca ikonlaştırılmış ama aslında kusursuz olmayan genç bir çocuk olduğunu kabul eden ilk kişilerdi. İnanılmaz sayıda yanlış bilgi etrafta dolaştı ama günün sonunda çok azımız ölümünün ne kadar barbarca da olsa yaygın bir vaka olduğundan bahsediyorduk. O zamanlar çarmıha germeyle kıyaslanan bu cinayetin o gereksiz şiddeti, barbarlığı ve doğası bu olayın eşcinsellere karşı işlenen diğer nefret suçları arasından sıyrılmasına yol açmıştı. 

Bunu da söyledikten sonra umarım hala kendimize bazı zor soruları yöneltebiliriz.
Neden binlerce insan başka hiç kimse için değil de Matthew için sokaklara döküldü? Bu, “ortalama” liderlerimizin nihayet kendilerine benzeyen bir kurban gördüğü anlamına mı geliyordu? Kendi toplumlarında bu tür nefret suçlarına tanıklık eden farklı ırklara mensup insanların, transseksüellerin ve diğerlerinin bu tür bir ilgi toplayamamanın acısını hissettiğini inkar etmenin bir anlamı yok.

Neyse ki Matthew’un ailesi o dönemdeki eğitim potansiyelini keşfetti ve şu an hayatlarını topluluğumuzun güvenliği ve eşitliği için çalışmaya adamış durumdalar.


Oğlunun ardından "konuşan" bir anne 

Judy Shepard ülke çapında üniversitelerde bir milyondan fazla öğrenciye ve diğer insanlara konuşma yaptı, nefret suçları kongresinden önce tanıklık yaptı ve LGBTT kimselerin hakları ve federal nefret suçları kanunları altında korunan kategorilere cinsel yönelim ve cinsel kimlik kavramlarını da eklemek üzere çalışan Matthew Shepard Hareketi’nin ilerleyişi için yorulmaksızın çalıştı.

Matthew’un ailesi tarafından kurulan vakıf bir süre önce, her tür insanın yüzleştiği şiddet ve önyargının kaynaklarına ışık tutmayı ve nefretin yerine “anlayış, şefkat ve kabul edişi” yerleştirmeyi amaçlayan bir kampanya başlattığını ilan etti (Dikkat edin, amaçları “tolerans” değil, ki hem Judy hem de ben bu kelimeden hoşlanmıyoruz). Ana odak noktaları gençler ve Matthew’s Place adı verilen internet siteleri gençler için olduğu kadar kaynaklar için de güvenli bir yer.

Ekim’de Matthew’un ölümünün 10. yılını yâd ederken umarım salgın halinde toplumumuza karşı işlenen nefret suçlarını sona erdirebilmek için hala yapmamız gereken şeyleri yapıcı bir şekilde yansıtabilir, Judy ve Dennis gibi bize destek olan kimselerle iletişime geçebilir ve içinde herkesin gururlu ve güvenli hissedeceği bir kültür yaratabilmek için ihtiyacımız olan medya desteğini ve kanunları elde edebiliriz.

Bu sorun kesinlikle ortadan kalkmış değil. Bir süre önce Sean Kennedy’nin katili sadece üç yıllık bir hapis cezası aldı ve bu da bölge savcılarının bu tür suçları cezalandırırken agresif bir tutum sergilememe eğilimini tekrar gündeme getirdi. Kurban transseksüel olduğunda ise durum çok daha vahim çünkü polis en iyi ihtimalle daha az önemsiyor, ya da daha da kötüsü korkunç derecede hissiz/aldırmaz bir tutum sergiliyor.

Cinayeti İşleyen Zanlılar

Obama'nın vaadi

Barack Obama’nın internet sitesinde nefret suçları kanunlarının kapsamını genişletmek üzerine bir bölüm var. Şöyle deniliyor: “Obama federal nefret suçları kanunlarını güçlendirecek, nefret suçlarına karşı koruma kapsamını genişletecek ve Adalet Bakanlığı Ceza Departmanı’ndaki uygulamaları yeniden canlandıracak.”

1998 ve 2008’in önemini zihnimizde tarttığımız zaman Matthew’un hayatını politika ve aktivizme adamış olduğunu hatırlamak gerekir. Bu çabanın nereye varacağını tahmin etmek imkansız olsa da ölümüyle Amerika için nefretin gücü ve anlayış, şefkat ve kabul etme ihtiyacı konularında bir ders konusuna dönüştüğü bir gerçektir. (CR/BÇ)

* Bu yazıyı Kaos GL için Vahap Karakuş çevirdi.





Nefret ve homofobi her yerde. Adaletin ve polisin tutumu her yer de aynı maalesef. Bizde öyle. Oysaki "yaratılanı severim yaratandan ötürü" düsturu bizim topraklardan çıkmamışmıydı. Neden karşımızdaki sadece bir insan olarak sevmiyoruz ki...








Ogaybende Blog Yazarı

Sizden Gelenler - Ondan Başkası İlgimi Çekmiyor -



Selam;

Yeni bir sizden gelenler yazımız ile karşı karşıyayız, direk olaya dalalım o zaman :)

---

merhabalar;

Öncelikle bir itirafta bulunmak istiyorum ben de :) Hayatımın 23 senesi boyunca heteroseksüel olan biriydim. Bir çok kız arkadaşım oldu. Her şeyi de yaşadım. homofobik değildim ama bir erkekle bir şeylerin hayalini kurmak bile aklıma gelmezdi. yani biseksüel olmamın bile ihtimali yoktu. ta ki yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, aynı okullarda okuduğum, evimizden çıkmayan ve hatta üniversite döneminde ev arkadaşım olan çocukluk hatta bebeklik arkadaşım bana beni sevdiğini söyleyene kadar. bana olan ilgisinin ilkokulda başladığını söyledi. ama ben kendimi kullanılmış ya da hakarete uğramış gibi hissetmedim. ama bir karşılık da vermedim. sonrasında 3 ay beni ne aradı ne de görmek istedi. hayatımda annemden babamdan daha çok yeri olan bir insanı kaybetmektense onunla bir şeyler yaşamayı göze aldım ve ona birlikte olma teklifini ben sundum. görünüşte gay olan o, hetero olan bendim ama cinsel hayatımız bu durumun tam tersi ve ben hala gay olduğumu söyleyemem çünkü sadece onun dokunuşu iyi hissettiriyor. hala başka bir erkekle bir şey düşünemiyorum. bu yıl ilişkimizin 5. yılı. hayatımı onunla geçirmek istiyorum. yani söylemek istediğim şu ki; bir erkeğin bir erkeğe ya da bir kadının bir kadına aşık olmasında iğrenç olan hiçbir şey yok. zaten içinde sevgi olan bir şeyin iğrenç veya kabul edilemez olmasının imkanı yok. paylaşmak istedim bunu seninle. açıkcası bloğunu incelemedim :) çünkü tek biri dışında çıplak erkekler ilgimi çekmiyor. ama yine de böyle bir bloğun olduğu için seni tebrik ediyorum.

---

demiş :) 5 yıl boyunca bir ilişkiyi sürdürebildikleri için onları tebrik ediyorum zira eşcinsel aleminde kolay bir şey değil ilişkiyi sürdürebilmek umarım hiç bir zaman bozulmaz. Ondan başka çıplak erkekleri merak etmiyor ve bakmıyorum demek ne güzel, ilişkinin bu kadar sağlam oturmasının temelinde de bu yatıyor zaten zira çok aç gözlü olduğumuzu hoş olan her şeyi elde etme isteğimizi söylememe gerek yok okuyan tüm eşcinsel arkadaşlar di mi? :D sen kendi adına konuş hıh diyeniniz varsa bknz. ilişki ve aşk yaşamamış birisi sölüyor bunları dikkat lütfen ahaha konu neydi (olm sen tipsizsen ben napayım diyenleri yolarım !! :D) öhüm evt öncelikle sen istesen de istemesen de adını koysan da koymasan da bir erkeğe aşık mısın arkadaş bitti eşcinselsin :)) vermiş olduğun güzel mesajlar için de teşekkürler...
Ogaybende Blog Yazarı

Ne İzledim ?


Selam;

- Ne izledim bil bakalım ?
- Bana ne len ne izlediysen tee allam
- Olm tahmin et işte
- heee dövüşlü film izledin di mi yine
- (o.O) için fesat yavrum senin

diyerek ergen stayl bir giriş yaptım lol şu tepedeki link barında elin boşsa gel senlen sohbet edelim konseptli connected2.me linki yerine, Ne izledim? linki geldi. İzlediğim filmleri, filmlere verdiğim puanları ve yaparsam da film hakkındaki yorumları görebileceksiniz (size neyse) merak edenler, bugün ne izlesem acaba diyenler, gay filmi var mı kii şöyle sean cody falan öhüm pardon bi eşcinsel temalı film izleyeyim ama ne izleyeyim diyenler için bire bir

Reklamları izlediniz :D
Ogaybende Blog Yazarı

Ne Yazdım da Geldim ?



Selam;

Yeni bir yazdım da geldim serisi ile karşınızdayım. Bilenler bilir bu 3. seri olacak daha önce de ara ara kimler neler yazıpta düşmüş :D yani buraya gelmiş diye etiketlere baktığımı önceki şura da, yine ilginç düşme durumları ile karşı karşıyayız bi bakalım olmadı gelenler bir daha gelir belki diye yardımcı olmaya çalışalım :))

batıl inanç denince akla gelenler

efendim batıl, batı-l dan da anlaşılacağı üzere batılıların uydurmuş olduğu şeyler mesela biz de iran a göre batıdayız bizim uydurduklarımız da onlara batıl gelir bu döngü böyle döner gider lol (yersen) yeri gelmişken bir aralar karakedi korkum vardı saçı çekme olayı hımm bir de üstümden atlanması olayı ben uzanırken üstümden atlanmaması lazım (aklıma gelenler bunlar) (bunu mim yapıp milleti dökmek lazımdı ama neyyse)

gay olduğunuzu çaktırmadan belli edin

:)) bunu ele alalım bir de. Efendim bir ortama girdiniz ve hoşlandığınız birisi var içiniz içinize sığmıyor ne yapsam etsem de kendimi belli etsem demeye gerek yok çünkü sen iste isteme vücut dilin harekete geçiyor ahaha, deli deli ota boka gülmeye başlıyorsun efendim yürüyüşün değişiyor falan yok ben kasarım abi bilemez beni kimse ben bazı tüyolarla kendimi belli etmek istiyorum bana tüyo ver diyorsan da ermmm, (sanki kırk yılın orospusuyum töbe o.O) konuşurken el teması önemli baktınız samimi bi ortam var atın elinizi nereye denk geldiyse değil tabi lool koluna dokunun sırtına dokunun falan ahahaha diyip kolunu tutun falan o da seni tutuyorsa oh ne ala tutmuyorsa bulaşma :P sonra göz teması da önemli ara ara göz teması kurun önce o kaçırsın gözlerini zamanla size bakarken yakalayabilirsiniz muhtemelen "lan ne bakıyo bu bed bed" diye de bakıyor olabilir mesaj vermek için de olabilir (kelin merhemi olsa kendi başına çalarmış efendi diyip burada kesiyorum :D)

kaç çeşit yarak vardır

oha :D ama adam açık sözlü kafadan girmiş olaya yadırgamamak lazım buyrun efendim

ahahaha takipçilerin affına sığınaraktan :D

masturbasyonda anala parmak sokan erkek gay mi olur

şimdi buna da bi resim koyacam sandınız ama yok o kadar da değil :D Valla erkeklerin de G noktası var sevgili yazıpta gelenim. Erkeklerin G noktası için anüs ile testisler arasındaki nokta da diyenler var bu bölgenin içerdeki kısmı da diyenler var ki bu konuya bir ara değiniriz ayrı bi başlıkta (o.O) (G noktasını bulmuş ve onla mutlu mesut yaşayan ogay bildirdi efenim ahaha yerseniz tabisi)

nasıl gay oldular

inşaata topun kaçtıdan tutun da beden dersinde ökkeş yanımda soyunduydu bende gayri ihtiyari soyunuyordum ama olan oldu ökkeşin beyaz donunun altındaki kabarıklıktan gözümü alamıyordum a! kadar geniş bir yelpazesi var hangisini anlatsak acaba :D

pasif eşcinsel erkekler evlilikte nasıl idare ediyorlar 

eşcinsel olupta evlenmek zorunda kalmak hakkında bir yazı yazmak lazım aslında :/

15 yaşında yarrak ne kadar olmalı

ever ergenliğe adım atan ergenimiz ilk iş olarak tabii ki boyutunu merak edecektir :D O zamanlar ben merak etmedim cetvelle de ölçmedim hıh (o.O) ne mana yahu diyeniniz var mı :D ?

2012 en yeni gay oğlan top hikayeleri

Eh zamanla insan sıkılıyor tabii hep aynı hikayeler hep aynı fantaziler lol

70lik dedelerin gay hikayeleri

hahaha bu iyiymiş yahu ne demişler 70 inden sonra azanı teneşir paklar :D

ayağının kaydığını nasıl anlarsın

bunu çözemedim :O

bir erkegin ilişki esnasında götünü yalatması normalmi

hahaha ne güzel lafı dolaştırmadan direk sormuş googleye yahu :D

bir erkeğin cinsel organı büyürsen abdest almak gerekir mi

yani din alimi değilim ama bildiğim kadarıyla cevap vereyim (en doğrusunu Allah bilir) (bu cümle kaynak vereceğim linkten çor hoşuma gitti doğrusu da bu zaten devam edelim) hem bunu yazarak benim blogu arkadaş nasıl buldu orası da ayrı bi soru ama yok evladım bozulmaz neden bozulsun küçük abdesti ve gusül abdestini bozan haller hepimizce malum penisten meni yerine sanırım mezi idi mezi denilen zevk suyu gelirse bu küçük abdesti bozar ama gusle gerek yok gusül abdesti almak için meninin gelmesi gerekli. Şu da kaynak senin için buluverdim burada (kendimi TV lerde soru cevaplayan hocalar gibi hissettim yahu :P)

eşcinseller ilişkiye girebilir mi

yok birbirlerini izlerler :D

gayim ve kendimden tiksiniyorum

eşcinsel olan bir tek sen misin? Dünya'da, Türkiye' de hatta okulunda hatta ve belki de mahallende tek başına olmadığını unutmaman gerekir. Bu düşüncelerden çoğumuz geçtik inan şimdi geriye dönüp baktığımızda gerçekten de gereksiz yere kendimizi yıprattığımızı anlıyoruz ama o zaman ki akılla bunu kavramak çok güç. Bu durumdaki eşcinsel arkadaşlar, bizleri okuyun ki kendinizle barışmanız daha kolay olsun, bu durumdan kurtuluş yok ancak ve ancak bastırabilirsiniz! Ben eşcinselim heyo diyip ipinden boşalan beygir gibi de o kucak senin bu kucak benim gezmenin de alemi yok ben şahsen bunları söylemiyorum sadece eşcinsel olduğunuzu kabul edin ki bunalımlara girmeyin diyorum ://

yani aradan seçmeceleri seçip yazdım daha çok vardı aslında ama en ilginci bunlar geldi :)
Ogaybende Blog Yazarı