Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Ve 3 Yılın Ardından...




Selam;

Naber. Nasılsınız diyerek söze gireyim ki hepiniz de iyisinizdir umarım diyerek kendimden haber vereyim. Malum askerlikten dolayı aranızdan ayrıldım ayrılalı sizleri takip edemiyorum kim bilir ne yazılar birikti okunmalık ve ne bloglar ve bloggerlar katıldı aramıza :) Neyse dönünce yeni blogları da izlemeye başlarım artık :P

Bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere zorunlu! askerlik hizmetimi yerine getirmekle meşgulüm. Bir jandarma olarak çoğu zaman olaylarla uğraşmaktan dolayı günler geçiyor iyi kötü ayrıca nöbet olayı var işte şöyle söyleyeyim dalga sesleri eşliğinde nöbet tutuyorum diyeyim siz anlayın :) sonuç olarak rahat bir yerdeyim ama ne kadar rahat olursa olsun sonuçta özgürlüğünüz bağlanmış bir şekildesiniz neyse daha detaylıca daha sonra anlatırım.

hımmm ben askerdeyken beni merak edip arayıp soran (sanal alem ortamnıdan bile olsa) petrikciğime çok teşekkür ediyorum kıymetini bilin bu arkadaşın eso beso isimli bir şizofren arkadaş vardı o napıyor yanında var olduğunu sandığı arkadaş hakkın rahmetine kavuştu mu acaba hıh

Evet 9.12.2010 yılında yazmaya başladığım blogum bugün itibari ile 3. yılını doldurdu. Bu 3 yılda neler oldu kimleri yedim (o.O) öhüm yani bana ne getirileri oldu yazmak isterdim ama zamanım yok malum çarşı iznindeyim bu yazıyı da dün yani pazar günü yazdım.

Daha nice yazılarda ve güzel günlerde görüşmek üzere...


Ogaybende Blog Yazarı

Lan olm bak git



Selam;

Forograftan da gördüğünüz üzere askere gitmeden bir hatıra fotoğrafı çektireyim dedim :D girişte de b fotoyu vercem zaten (sonra direk eve posta lol) 

Sonunda geldi çattı haftaya birliğime teslim oluyorum umarım sorunsuz bir askerlik geçirir gelirim darısı gitmeyenlerin başına artık :) iş yeri izin vs hallettim yarında çalışıcam ondan sonra başlasın hazırlıklar. Gitmeden bir görüneyim dedim size son bir lol serisi ile :/


Fazla hoplayıp zıplamadan (beklenmedik sonuçlar çıkabilir :D) bitiricem fırsat buldukça bilgi veririm. Gitmeden pek değerli abim ev oğlanından gerekli ön bilgileri aldım (yerseniz) benim yaptığım gibi duş sırasında sabununu falan düşürme hoş ben yanlışlıkla düşürmüş gibi yaptım sonrasını hatırlamıyorum ama pişman oldum falan dedi (o.O)


xcoach ablamızın da buna paralel önerileri var tabi. Duş almaya giderken peştemal sarında git sonra ortalık yerde peştemalini düşür gibi bir şeyler dedi ama askeriye ile hamam fantazilerini bir birine karıştırmış olabileceğini düşünüp pek itibar etmedim


yapılacak olan yemin törenine kadar bol bol yürüyüş yapacaksınız saat 9 gibi yat komutu geldiğinde ben yatamam o saatte ohoo demeyin kafanızı koymanızla uyumanız bir olacaktır diyen de var tabisi.


birliğe teslim olurken bir sürü maddeden oluşan bir kağıt imzalatıyorlarmış içinde oldukça absürt maddeler de varmış. Örneğin sabuna basıp kayıp düşmeyeceğim, prizlere metal bir şey sokmayacağım, ranzadan düşmeyeceğim vb gibi lol


yatak düzeni çok önemli deniyor hatta çarşaf üstünde metal para sektirilecek kadar çarşafın gerginliği olacak diyen bilem var :P


aslında ilgili maddelere gülsek bile Ülkenin 4 bir tarafından her çeşit insan geliyor, safı, cahili, okumuşu vs. ama herkes eşit olarak kabul edildiğinden ve bireysel değil toplu olarak sorumlu olduğumuzdan dolayı bu tarz maddelerin olması mantıklı zira o evraka giren her türlü madde daha önceden yaşanan olaylar sonucu eklenmiş.


Askerdeki 3K kuralı neymiş ==> Karışma, Kaytarma, Konuşma (o.O) kısacası mal ol :D


evet bu kadar gitmeden sizi baydığım için son olarak ne diyoruz :D

Oğlum bak git :P


bir rivayete göre kalacağımız odalar bu şekilde olacakmış ve sabah kontrolleri ve iştiması da bu şekilmiş ahahah (ben bile yemedim :D)


beni özleyin lan hıh
Ogaybende Blog Yazarı

Teen Wolf



Selam;

Bu diziyi duymayan yoktur. Cnbc-e' de denk geldikçe yarım yamalak izlerdim. X-Men filmlerinden sonra bu tarz doğa üstü! güçlerle çevreli filmler hoşuma gitmiştir hep. reklama girerken; Tyler Posey'in Cnbc-e de "Hi Turkey; I'm Tyler Posey, watch teen wolf on cnbc-e" dediğini görmeyeniniz yoktur sanırım çenesini yamultarak lol :D

Geçenlerde canım sıkldı ve ilk 2 sezonunu indirdim. Ve 2 hafta içinde bitirdim (o.O) şimdi bu dizi için sağda solda ne demişler ki evet bir ergen liseli dizisi ne var ben de liseli oldum taam mı 



Teen Wolf, Scott McCall (Tyler Posey) adında bir lise öğrencisinin ormanda dolaşırken bir kurt adam tarafından ısırılması sonucu yaşadıklarını anlatan doğaüstü draması. Scott, bir kurt adam olduğu gerçeğini, hayatı ve vücudundaki değişiklikler konusunda ona yardımcı olan en iyi arkadaşı Stiles Stilinski (Dylan O'Brien) ve bir diğer gizemli kurt adam Derek Hale (Tyler Hoechlin) dışında herkesten saklayarak sıradan bir yaşam sürmeye çalışır.


Dizi, eleştiri sitesi Metacritic'ten 100 üzerinden 61 puan alarak gelen eleştirilerden genellikle olumlu yanıt aldı. Dizinin ilk gösterimi toplamda 2,18 milyon izleyici elde etti. Dizi ikinci sezona uzatıldı. (vikipedia)

demiş vikipedia. 

ekşide de bir şeyler yazılmış çizilmiş falan işte ergen dizisi bla bla başrol oyuncusu çirkin bla bla (bunu yazanı görmek lazım ayrıca lol) birisi de cnbc-e nin doktorları demiş ahahah (show tv ye gönderme) 

Ayrıca dizi Michael J. Fox'un 1985 tarihli filminden uyarlanmış bu notu da düştükten sonra sen ne düşünüyorsun be adam diyenler için yazıyorum;

Peki ben ne düşünüyorum; (lan 2. sezonu hiç etmişsin daha ne düşünecen :D)

- Twilight ile başlayan yapılı ve seksi kurt adam vücuduna sadık kalınmış :D Artık yapımcılarda erkek bedeninin seksiliğini fark ettiler zira bu dizide kadın cinselliğini ön plana çıkaran fazla bir materyal yok varsa yoksa üstsüz ovlanlar (dervişin fikri neyse zikri odur hesabı ben hep oralara takıldım sanırım ahahah) ama öyle ilginç tarafı hep üst taraf yok (o.O) toptan giysilerinden kurtulsalar ya (dağıtmadan topla yavrum :D)

- Liselerde var olan ve bullying diye de adlandırabileceğimiz ötekileştirme, ezici taciz, yok sayma, dışlama gibi faktörlere maruz kalan gençlere "isteseniz başarırsınız özel güçlere de ihtiyacınız yok aslında, bakın bu tarz bir şey olsa başınıza neler gelebilirdi" vari mesaj veren bir dizi. tabi izleyen şahıs o anki psikolojisi ile "bir kurt gelse de beni ısırsa şunların bi a.q." da diyebilir. Bir nevi kanima** olma isteği. (** diziyi izleyen bilir hıh)

- Dizide kurt adam olmayı ve o tarz şeylerin varlığını çabucak kabullenme olayı biraz tuhaf olmuş :)

- Dizinin en sempatiği ve bana göre diziyi götüren kişi Dylan O'Brien (Stiles) sırf onun için bile izlenebilir aslında. :) Bugün doğum günüymüş (22 yaşında)

- Dizinin müzikleri muhteşem.

Gelelim en can alıcı noktaya;

Dizide GAY karakterde var. Dizi her lise de olabileceği gibi konunun geçtiği lisede de neden bir gay olmasın ki diye düşünmüş resmen ama bizim film, dizi yapımcılarının bildiği ve belli başlı kalıplara sokulan Gay karakterinden çok uzak bir karakter.




Keahu Kahuanui (Danny)

Gayleri kırıtan, çıt kırılgan, rengarenk giyinen kişilermiş gibi lanse eden yurdum yapımcılarından uzak diğer lise öğrencilerinden farkı olmayan lakros denen sert spor dalında oynayan, gay barlara giden sevdiği erkeğin elinden tutabilen öpüşebilen bir arkadaşımız. Ayrıca sınıfta gay olduğunu biliyor falan. Kamera önünde sansürsüz el ele tutuşup öpüşebiliyorlar ;) 

Edit 1: Dizi gay içerikli bir dizi olmayıp konu bunun etrafında da dönmüyor. 1-2 sahnede var yok bu tarz izlenimler.

Edit 2: Dizinin 1. sezonunu sonuna kadar izlemeye katlanabilirseniz sizi güzel bir 2. sezon bekliyor ;)

Bunun aynısını bizimkilerde yapmıştı di mi hemen hatırlayalım;



Kılıç Günü adlı dizi bu tabuyu kırayım dedi ama ne oldu ceza ve dizinin yayından kaldırılması.

ama çiçek taksi gibi ucuz yapım dizilerde dalga ! konusu olduğu zaman hiç bir şey yapılmadı ;)

Her neyse gelelim bana göre dizinin yakışıklı kadrosuna sırası ile;





Bana göre 1. Tyler Hoechlin (Derek Hale)





2. Dylan O'Brien (Stiles)



3. Colton Haynes (Jackson) (Sarışın ve mavi gözlü olması bir de dizideki görsel şölenler sonucu bu sıraya oturdu) :P




4. Tyler Posey (Scott McCall) Sanırım annesi ya da babası tam bilemicem Meksikalı olduğu için hafif bir Meksikalı tipi var :) 

bir de şu 2. si var ki atlamak olmaz. Hatta kendilerini KTOG' a hedaye ediyorum :D 



JR Bourne (Mr.Argent) ve Ian Bohen (Peter Hale)

neyyysee 3. sezonda indi ben ona başlayayım eve gidince :D

Ogaybende Blog Yazarı

Sizden Gelenler > "Aldatılıyorum" WTF?




Selam;

Aşağıdaki soru tumblr hesabımdan 3 parça halinde gelince bende bir araya toparlayıp öyle cevaplayayım dedim. 


"Sinan abi, zengin gösterişli bir ailenin oğluyum. Her şeyin en lüksüne sahibim, her istediğim olur. Ama sürekli bi tartışma halindeyiz ailemle, Bir türlü genelde benden dolayı huzur olmuyo. Sürekli bana bagrış çağrış. Sevdiğim adam desen 28 Ağustos 1. yıl dönümümüz ve ben ilişkimizin ilk gününden beri aldatılıyorum. Buna karşılık verdiğim an yine ben mutsuz ve suçlu oluyorum. Çok emek verdim bu ilişkiye ve bitirmek istemiyorum. 

19 Agustos d.günüm ve yanımda olmicak ve ogün belki yine aldatılcam. 28 agustosta belki ailemle tatilde olucam ve ben onun yanında olamicam 1. yıldönümümüze belki yine aldatılarak giricem. Ben iyi gününde kötü gününde hep yanında olmuşumdur. Maddi manevi hep destek olmuşumdur elimden geldiginin fazlasıyla. Onun yanında olmadıgım birçok günde sürekli gerginlik olur aramızda, Önceden benimle paylaşırdı herseyini sohbet muhabbet ederdik şimdi o da olmaz oldu. Diyorumki elinde sonunda cehenneme gidicem, ben şimdiden gitsem belki burda daha az acı çekmiş olurum. 

Aylardır ne yapıcagımı şaşırmış durumdayım. Çok çaresizim. Kimseyle sorunlarımı paylaşamıyorum, çekilip bi köşeye aglamaktan baska bişey gelmiyo elimden. Tek çare sanırım ölümü beklememem, bir an önce benim ona gitmem. Gercekten birilerinin yardımına ihtiyacım var, gercekten çok yorgunum,paramparcayım.. Böyle bir hayata sahip oldugum için şaşkın durumdayım..."


evet arkadaşımız neden hasta olduğunun farkında ama ısrarla ilaç almak istemiyor. Bir nevi Stockholm Sendromu yaşıyor olsa gerek. 28 Ağustos yeni başlangıçlar için bir miad olabilir. Bence O gün sen bunu terk et bu kadar açık ve net. 

İnsan aldatıldığını ve verdiği emeğin ve sevginin karşılığını alamadığını bile bile neden ısrar eder ki. "ama deli gibi aşığım" olmuyor arkadaşım sen ne zaman "kendinin daha değerli" olduğunu anlarsan o zaman karşındaki de sana değer verir. Şöyle bir deyim vardır ki çoğu zaman aklımın bir köşesinde durur;

"Deveye diken, insana siken yaraşır" - "Kaçan kovalanır"

diye. Evet bunu bildiğimiz halde bundan zevk alıyoruz (eyleme değil anlama odaklan okuyucu :D) Bizi üzen, hor gören, küçük gören ya da takmayan insanlara daha fazla sempati oluyoruz bizi takanlara ise "nasılsa cepte" mihvalinde yaklaşımda bulunuyoruz.

Teen Wolf dizisindeki Stiles'in, Lydia'ya olan aşkı gibi diyelim :)

The Perks Of Being A Wallflower filminde başrol oyuncusu genç ingilizce hocasına şöyle bir soru yöneltiyor cevap ise oldukça çarpıcı;

- Bay Anderson
- Size bir şey sorabilir miyim?
- Olur
- İyiler neden kötülerle çıkmayı tercih eder?
- Özel birinden mi bahsediyoruz?
- Hak ettiğimiz aşkı kabulleniriz
- Daha iyisini hak ettiklerini anlamalarını sağlayabilir miyiz?
- Deneyebiliriz.

yukarıdaki dialogtan da anlaşılacağı üzere kahramanımız bir kızı seviyor ona hak ettiği değeri veriyor falan ama platonik kalıyor zira kız bir başka erkeği seviyor ama erkek kızı aynı yukarıdakine benzer bir mantıkla kullanıyor elimin altında bulunsun vari. Bunun üzerine böyle bir konuşma geçiyor öğretmen ile seven çocuk arasında.

Buradan nereye bağlayacağım == > O senin O'na olan aşkını hak etmiyor ;)

2. paragraf da maddi - manevi destek olmuşumdur diyorsun ki seni kullandığı bariz ortada. Eninde sonunda cehenneme gideceğini nereden öğrendin adres ver biz de sorgulatalım bakalım bizi neyin beklediğini :P bu tarz düşünceleri bırak lütfen. Hele ki intiharı düşünüyor olman bile asla kabul edilemez bu konu hakkındaki düşüncelerimi sağ taraftaki etiketlerden intihar yazana tıklayarak okuyabilirsin. 

Sana tek tavsiyem her şeyden önce 

kendine değer ver ve kendi kıymetini bil...
Ogaybende Blog Yazarı

Daha Gitmedin Mi Sen?





Selam;

Bayramdan sonra gidicem dedim ama halen gidemedim :) Bunun sebebi ise gerekli bilginin doğru düzgün verilememesinden dolayı. Şöyle ki bundan sonrakilere de kaynak olsun; Yedek Subay Adayı olarak askere gidecek olan arkadaşlar yani Kısa Dönem askerlik yapacaklar için söylüyorum bu dönemden başlamak üzere yeni bir sisteme geçildi. Eskiden 3 dönem olan sevk grubu 4' e çıkarılmış. 

Ağustos
Kasım
Şubat
Mayıs

Önceden yedek subay adaylarını belirlemek için sınav yapılırdı şimdi o sınavda kaldırıldı. Zaten o sınavda formalite idi bana göre çünkü sistem kendine lazım olanı zaten alıyor sen iste ya da isteme :) Şimdi askerlik işlemlerinizi yaptırmak için gittiğinizde size soruyorlar yedek subay olarak yapmak ister misiniz diye ben hayır dedim ve kısa dönem çıktı hani evet deseydim ve yedek subay olarak askere sevk edilse idim 12 ay yapacaktım maaşlı falan. gittiğim yere göre değişir ama yer varsa lojmanda kalma imkanım olacaktı yoksa da öğrenci misali dışarıda ev tutmam gerekecekti zira hafta sonları ve akşam mesaiden sonra nöbet vs yok ise evine gidiyorsun falan filan ama sorumlulukları var 12 ay ve diğer etmenler derken pek düşünmedim hoş olmak istiyor musun istemiyor musun sorusu bile formalite çünkü sistem ihtiyacı varsa sen istemesen de alır ;))

Bu durumda kafaları karıştıran şey şu oldu Ağustos celbindesin ve Ağustosta teslim olman gerekiyor diye düşünüyorsun haliyle. Temmuzun son haftası E-Devlet üzerinden sonuçlar açıklanacak denildi ve beklenen gün geldi tabii her yurdum insanı gibi e-devlete ani bir yüklenme olunca ne oldu Sistem Çöktü lol :D ben daha fazla sabredemediğim için şubeye gittim ve oradaki bayandan yerimi öğrendim. Önümdeki 2 kişiye aynı yerleri diyince heh benimki de orası zannımca dedim ve nüfus cüzdanımı verdim üniversite yerleştirme sonuçlarını bekleyen ergen stayl :D




Yerleştirme sonucumu (lol) söyledikten sonra ben; 



oldum :D Sonrası malum sağı solu arıyorum lan bana burası çıkmış nedir ne değildir ne iştir diye. Sonucu söyleyen bayan detaylı bilgiyi e-devletten alırsınız dedi. Memnun olmasam da şemsiye ile olan seviyeli ilişkimiz başlamıştı artık :D her neyse e-devletten de gideceğim yeri teyit edince tamamdır dedim ama çıktısını alıp dikkatlice bakınca;



oldum. Evet yeni gelen sisteme göre hem Acemi birliğiniz hem de Usta birliğiniz belli oluyor yani 1 aylık acemi birliği eğitiminden sonra gideceğiniz esas birlik. Birde celp grubu diye bir şey var orada 2. grup yazıyor. tabii ben tüm motivasyonumu 12 Ağustos'a göre yaptığımdan dolayı e-devlette teslim başlangıç 12 bitiş 15 Ağustos yazıyor yana yakıla amanın gidiyorum bayramdan sonra yokum hadi buyur zıçtık moduna girdim :D



Sonrası net ortamından gideceğin yeri araştırma askere giderken neler götürülmeli oradaki ortam nedirler bir foruma üye bilem oldum benim gideceğim yere gidecek olanlar yazıyor işte acemi burası usta şurası diye (o.O) ben de yazdım en kezban halimlen;

Efenim benimde acemilik orası usta şurası gidecek arkadaşlar irtibat için telim şu yolculukta ve askerlikte eşlik etmek isteyecekler lütfen şu adresleri incelesin ogaybende.blogspot ogaybende.tumblr (o_O) diyerekten ama iç sesim bunu derken dış ses olanca straightlığı ile gerekeni yazdı :P hoş reel facebokumdan gideceğim yeri paylaşınca bizim alemden bir arkadaş aaaaa benim bir arkadaşımında acemiliği orası usta birliğide senin gittiğin yer hem de bizden :O (o.O) diyince bir birlikte 2 lubun olmaz ayh istemem çığlıkları eşliğinde :P onunla da faceden arkadaş olduk bakalım bir birimize sahip çıkarız sanırım orada ! 

Evet bakın askere gitmeden sizi askerlikle ne kadar boğdum bir de gidip gelince görün ahahaha formu okurken birisi yea benimkisi 2.grup diyore ben sanırım Eylül teslim olmak var bla bla diyince hönk dedim ne diyor layn bu stayl ve bir araştırma geliştirme telefon trafiği neyin derken benim de 2. Grup olmam hasebiyle teslim tarihim Eylül Ayına kaldı.




efenim e-devlette sizinde grubunuz 1. ve 2. diye ayrıldı ise gideceğiniz tarihi iyi araştırın ki yol biletinizi falan erkenden alıp oralarda perişan olmayın bunlara belli olmaz diyip gidip şubeden de teyit ettim ki ben kesin eylül ayına kalmışım. Hatta o faceden tanıştım dediğim de bende 2. grubum ama ben sordum Ağustos benimkisi diye uzunca bir süre inat ettikten sonra oda Eylül olduğunu öğrenmiş son mesajına istinaden :P

Velhasılı aslında gitmedim buralardaydım işte Bayram - Tatil vs derken üstüne ailevi bir kaç sıkıntı stres falan eklendi pek ses etmedim benden haberiniz olsun diye de bu satırları yazdım (kime neyse :P)






Ogaybende Blog Yazarı

Bayramdan Sonra Beni Özleyin Efenim...



Merhaba Bloggerlar, Takipçiler, Ne işim var la burdacılar, geçiyordum uğradımcılar, gün içerisin de bakmadan uyuyamamcılar :D, vay lan ibnelere bak blog açmışcılar, abi birine bakıp çıkıcam o nasıl bir şey wışş diyip kalıcılar (lol) ve dostlar :))

Bayramdan sonra esker olacağımdan ve bugün itibari ile yerimin belli olmasından mütevellit (kısa dönem jandarma er) şimdiden Bayramınızı Kutlar ara ara tekrar yazılarımla size oraları anlatacağımı bildirir huzurlarınızdan ayrılırım...

Beni özleyin...


Ogaybende Blog Yazarı

Ne İzledim: İntihar Odası / Suicide Room (2011)



Selam;

Neymiş bu intihar odası diye merak edenler için hemen açıklayayım. Hafta sonu bir film izledim ve onu burada tanıtmaya karar verdim. Peki neydi bana bu filmi izlemem için gaz veren şey :D hemen filmden bir kaç kare ile açıklayayım...






bu gifleri daha önceden de kullanmıştım, filmi ve ismini merak edenler olmuştu sırf sizin merakınız gitsin diye oturup izledim (yerseniz)

Filme ait spoiler vermeden genel bir tanımlama yapacak olursam; eşcinsellik, platonik aşk, sorumsuz aile, ötekileştirme, özenti, asosyal yaşam vb üzerine kurulu bir film diyebilirim. Başroldeki Jakup Gierszal (Dominic)' in performansı görülmeye değer. Ayrıca film içerisine gömülmüş animasyon da var yani film yer yer animasyon olarak ilerliyor. 


Filmle bağlantı olarak internet bizim yaşamımızı ne kadar etkiliyor diye düşündüm. Daha önceden de dediğim gibi eşcinselliği internetten önce ve internetten sonra olarak ele almamız lazım. Zira internet ile birlikte bilgiye ve kendin gibi olana daha çabuk ulaşır olduk. Bu da bana göre hızlı tüketimi beraberinde getirdi. 

Bununu yanında internet ile birlikte asosyal insanlar çoğaldı sanal dünya ile gerçek dünya bir birine karıştı. Birçoğumuz sanal dünyada kendimiz gibi veya olmak istediğimiz gibi kişiler olduk ve bunun büyüsüne kapılıp gittik. Sanal olanı o kadar çok benimsedik ki yaşadıklarımız birer bilgisayar oyunuymuş gibi geldi, tâki sanal olanı gerçek dünyaya taşıyana kadar. Gerçek dünyanın duvarına çarptığımızda ise bazı şeyler için çok geç olabiliyor tıpkı film sonunda ekrana düşen siyah görüntüye dalıp gittiğimiz gibi ;)

Film bittiğinde şunu da düşünmeden edemedim;

Bir insan bir başkasını ne kadar etkisi altında tutabilir? 

Aslında yapmak istemediğini yaptırabilir mi? Yoksa derinlerinde zaten varolanı açığa çıkarmada mı yardımcı olmuş olur?

;)

Ogaybende Blog Yazarı

Geleneksel Blogger Buluşması ve Pride -2-



<< önceki yazı için tıkla

evet buluşma olayı ve yürüyüşümüzü ilkokul anı defteri ağzı tadında anlatmaya devam ediyorum :D

Petrikin rehberliğinde Cihangirde bir cafede bulduk kendimizi. Arka bahçesi açık ve sigara içenler için uygun bir mekan. İsmini hatırlamıyorum. Biraz sohbet ettikten sonra aramıza benim, hukukumuzun blog öncesine dayandığı yani uzun süredir tanıdığım arkadaşım ve Yayık Ayranı katıldı. Gezi olayları üzerine düşüncelerimizi falan söyledik :D güldüm çünkü onlar neden güldüğümü biliyorlar ufak bir yanlış anlama oldu :))

Oradan çıkıp Kaanlarla buluşalım dedik buluşma noktamız ise Galata Kulesi ama ne buluşma! O gün Taksim dayanışmasının yürüyüşü varmış olayların ortasında kalmayalım diye oldukça ilginç ve uzun bir rota çizerek Galataya geldik. Galata da aramıza homorexia da katılmış oldu. Kaanlar yine farklı bir plan çerçevesinde yemek olayına girişmişler biz de yemek yiyelim bari dedik homerexia ve yayık ayranı balık manyağı çıkmasınlar mı çok seviyoruz balık yiyelimmm diyince biz de onlara uyduk dermişim :DD tabii öyle bir şey olmadı ben balık ekmek yemeyi teklif ettim grup sağolsun uydu hatta homerexia ve yayık ayranı balık ve kokusundan nefret ettikleri halde bizi yalnız bırakmadılar :) Karaköy de balık ekmek yedik güzeldi hoş sanırım balığı kuyruğu ile getirmişler ben kuyruk kafa vs den nefret ederim ama yedim artık napalım :)

Sonra Kaanlarla da buluşup geçen seneden bildiğimiz ama el değiştirmiş olan Galata Kulesinin yakınlarındaki cafeye gittik hep beraber. Geçen sene buluşmaya gelenler bilir çok tatlı bir garsonları vardı hatta sempatik ve Türkçe bilmeyen. Fransız idi işletmecileri tam bilemicem, oranın adı bile aklıma gelmedi şimdi :D lan ben de ne balık hafızalıyım neyse yine geceye konu olacak bir garsonları vardı ve yayık ayranı olmasa bizle hiç ilgilenmeyecekti hhahahaha :D (aman ayrancım üşümüş diyerek içerden şal falan getirdi ben o kadarını söyliim size :D)

sonrası yatçaz kalkçaz yürüyüş oldu :D gelelim yürüyüşe;


Telefonumdan bir kare Lambda Derneğinin önü yüzlerini bozdum çünkü nasıl benim fotoğraf hassasiyetim varsa başkalarının da olabilir 

Sabah uyandık duşumuzu aldık cicilerimizi giydik :D lol ve dışarı çıktık. Hava kapalı gibiydi ama yürüyüş esnasında oldukça bunaldığımı hatırlıyorum. Bu kez Homorexia' nın rehberliğinde istiklal de güzel bir cafeye gittik. Marmara Cafe olması lazım ismi sanırım bu aklımda kalmış ahahaha yeri güzel fiyatları mekana ve muhite göre oldukça uygun oradan ayrılıp Lambda Derneğine geçtik. Bu sefer lolipop yapımına ben de yardım ettim yayık ayranı ile birlikte baya bi lolipop yaptık tüm grup içeride birşeylerle uğraştık açıkcası. 

Ondan öncesi geçen seneden kalma aman beni birileri çekmesin bir kamera kaydına girmeyeyim falan derken derneğin bulunduğu sokağın köşesinden dönmemle şak diye fotografın çekilmesi bir oldu (o.O) E olacak o kadar derneğe gelmişsin lol kalabalık gittikçe artmaya başladı lolipop ve gökkuşağı bayraklarımız ile kapının önünde yürüyüşün başlayacağı saati beklemeye başladık. Alman milletvekili ve tercümanı ile oscar ve hetero arkadaşları bir müddet sohbet etti :D BBC nin bizim yanımıza gelip röportaj teklifi karşısında cankakuir'e adamı yönlendirmemiz bir oldu :D tabii röportaj vermedi kendisi sonrasında da BBC de neymiş ufak gelir dedi ahahah (yerseniz) Hatta ben ortamın resmini çekmeye çalışan bayan bir basın muhabirine yardımcı oldum. Yukarıdaki resmi çektiğim dubanın üzerine çıkmasını ve daha iyi görüntü alacağını söyledim falan. Buradan basının ilgisinin öncesine göre daha yoğun olduğunu söyleyebiliriz. Bunda Gezi olaylarının etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum.


Yine kendi çektiğim bir fotoğraf hatta bu arkadaş ile çekinmiş oluğum bir fotoğrafım da mevcut :D

Caddeye çıktığımız zaman adım atmakta zorlanacağımız bir kalabalık ile karşılaştık. Eşcinsellerin yanı sıra destek amaçlı gelenler de çok fazla idi. Bu sebeple diyebilirim ki şimdiye kadar yapılmış olan en kalabalık yürüyüş bu idi. Geçen senekine de katılmıştım ve bu sene onun 2 katı kadar kalabalık vardı. Geçen sene uzun olan bayrakla birlikte yürümüş idik kâh altına girerek kâh yanında yürüyerek falan. Bu sene bando ile gidelim daha eğlenceli olur dedik ve beklemeye başladık bekle bekle bando gelmedi bir türlü zira kalabalık o kadar fazla idi ki millet adım adım yürümek zorunda kalıyordu. Sonuç olarak bando ile birlikte yürümeye başladık. Ben, oscar ve melankolik gay baya bir uğraştık yine kamera ve fotoğraf makinalarına yakalanmayalım diye ama o kadar çok vardı ki kesin bir sürüsüne girmişizdir hoş şimdiye kadar hiç karşılaşmadım kendimle demek ki o kadar kasmamak gerekiyor öyle kasınca sağa sola odaklanmaktan yürüyüşe konsantre olamıyorsun. Konsantre demişken önümde giden iki sevgiliye baya bir konsantre oldum yalnız :D uzun boylulardı yakışıklı el ele tutuşmasalar bile sevgili oldukları belli idi. Benim bacak fetişim olmadığı halde çocuğun bacaklarına bakmaktan kendimi alamadım şort giymiş ama ne bacak oldukça hoştu allah sahibine bağışlasın :D Yine de sevgili olupta el ele dudak dudağa gezenlerde oldukça fazla idi Kaan ve sevgilisi de dahil :D 

Yürüyüş esnasında yanımıza acemigay de geldi. Bir ara bizimle yürüyordu sonra nereye kayıp oldu bilmiyorum. frodoo baggins de katıldı aramıza kendisi ile görüşemedim yan yana yürüdük ama sonradan koptuk artık bir daha ki buluşmaya umarım :)

Bizimle yürüyüşe katılan herkesi yukarıda anmaya çalıştım umarım atladığım olmamıştır. Yürüyüş esnasında tuhaf bir durum olmadı geçen seneki gibi rahattım ben kendi adıma. Bazı ön yargılar ile gitmiştim ama korkulan olmadı sadece yürüyüş esnasında Alperen Ocaklarının göstericileri ile karşılaştık onlarda kenarda bizim geçmemizi beklediler sonrası biz yürüyüşten ayrılıp tekrar yukarı doğru çıkmaya kalkıştığımızda bir bayan önümüzü kesip yukarıda alperen Ocaklarının göstericileri var sizler gitmeyin gerginlik yaşanmasın diye bizi uyardı bizde ellerimizdeki bayrakları toplayıp çantalarımıza koyduk. Onur Yürüyüşünde en çok hoşuma giden slogan;

+ Nerdesin Aşkım?
- Burdayım Aşkım...

ve 

Faşizme Karşı Bacak Omuza 

oldu :) gece geç saatler olmasına rağmen yine de slogan atarak bayraklarla lolipoplarla gezen gruplar vardı. 


Dinlenmek için oturduğumuz yerden çektiğim bir fotoğraf

Yine homorexia' nın rehberliğinde bir yere oturduk ki manzarası dehşet. Mekanın adı Ayvalık Tostçusu idi. Yine mekana, muhite ve manzarasına bakılınca fiyat politikaları çok çok iyi ve uygun. Buyrun manzarasından bir kare çekmeden olmazdı dimi :)



Zaten gece geç saatlere kadar oturduk yağmur, gök gürültüsü ve yıldırımlar eşliğinde manzara daha bir izlenesi oldu tam benlik. Burada aramıza anmadan geçemeyeceğim Sevgili Kaldırımcım katıldı. Kendisi geçen seneye göre oldukça değişmiş :D bu değişimden kastımı kendisi biliyor zaten ;) 

Gece ayrıldıktan sonra Petrik ile birlikte Mariacım ile buluşmaya gittik. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum geç saat olmasına rağmen bizi görmeye geldiği için. Petrik benim reklamcı buralarda onun yanına gidip geleyim sen beni ararsın diyip yanımızdan ayrıldı maria ben ve sevgilisi Fransız Sokağında bir cafede oturduk. Marianın sevgilisi onu kırmayıp gelmiş ve ilk defa bir gay ortamına giriyor :)) Oldukça ılımlıydı sonrasında bizim hakkımızda ne düşündü diye mariaya sordum ki sonuç olarak olumsuz bir düşüncesi olmamış benimle oturmayı geçtim oradan kalkıp Kaanlarla buluştuktan sonra bizimle Sugar Cafeye ve gaylerle dolu bir eve girince insan ne düşündüğünü merak ediyor :D Bu arada ben devamlı petriki aradım durdum biz şurdayız sen nerdesin hımm ok tamam derken en son petrik (tamam siz kalkınca eve gidince falan ararsın diye atarlandı (o.O) artık ne yapıyordu ve ne şekilde araya girdim bilemicem hıh ahahaha)

Geceyi evimizin teras katında ıslak hamburger partisi ile bitirdik lol :D ıslak hamburgeri ilk defa tattım ama hoşuma gitti. 

Bir sonraki gün yine soluğu Ayvalık Tostçusunda aldık ki cidden hoşuma giden bir yerdi. Petrikin sınav sonuçlarının açıklanmasına denk geldik ve ondaki heyecana hepimiz şahit olduk :) Karşıya geçtik Mariacım ile tekrar buluştuk kahve falı için tekrar teşekkürler canım ;) 

Sonuç olarak güzel ve eğlenceli bir aktivite oldu benim için. Seneye yapılacak yürüyüşte tekrar buluşmak üzere ;)) Ayrıca şunu fark ettim ben toplu olan birlikteliklerden ziyade baş başa kalınılan zamanlarda daha rahat ve konuşkan oluyorum :D

Hemen dibimizde idi :D


öyle işte...


Ogaybende Blog Yazarı

Geleneksel Blogger Buluşması ve Pride



Selam;

Geleneksel diyorum zira bu sene bloggerlar arası 2. Onur Yürüyüşü buluşmasını gerçekleştirdik, her ne kadar olayın üzerinden 2 hafta geçmiş olsa da ancak yazıp yayınlama fırsatı buldum. Bundan böyle hep devam eder de genelenekselliği bozulmaz :)

Malumunuz, İstanbul için ikamet olayı bir sorun özellikle öğrenci isen. Tanıdıklarının yanına gitsen bile evden ayrılma tekrar eve gelme olayları bir sorun, üstüne üstük trafik denen bir illet var istediğin an Taksim ve civarında olamıyorsun falan. Bunun üzerine Kaan güzel bir fikir ile ortaya çıktı İstanbul'da Taksim'e yakın bir ev kiralayalım barınma sorunu olup, İstanbul'a gelmek isteyip de gelemeyenlere de cesaret vermiş oluruz, beraber ev sahipliği yapsak olur mu? diye sorunca bende olumlu karşıladım, zira hem bizim için hem de diğer arkadaşlar için oldukça pratik bir çözüm olacaktı. Neyse böyle bir plan çerçevesinde iş izin almaya kaldı. Hafta sonu problem değil benim için ama geçen seneden tecrübeli olduğumdan mütevellit pazartesi günü için izin işlerini halletmem gerekiyordu ki bizim cins müdürün izin verip vermeyeceğini bilmeden Cuma günü bavulumu hazırlayıp iş yerine geldim yarım gün çalıştım ve izin işini halledip nihayet yollara düşebildim :)

Bir kaç gün öncesi Sevgili eflatoon rengi İstanbul'a giderken kendilerine eşlik edebileceğimi söyleyince memnun oldum ve kabul ettim bileti direk İstanbul'a değil onların yanına aldım. Onlar diyorum çünkü kendisi ve sevgilisi ile oldukça güzel, eğlenceli, muhabbet dolu ve gezmeli bir yolculuk yaptım kendilerine tekrardan teşekkür ediyorum en kısa sürede tekrar görüşmek üzere ;)

Mecidiyeköy'de yollarımız ayrıldı ve metro ile Taksim'in yolunu tuttum. İstanbul'da ilk defa metroya binen masum köylü edası ile yürüyen merdivenlerden aşağı indim 3 ta le karşılığı jetonumu aldım ve sanki her zaman orayı kullanıyormuşçasına jetonu attım turnikeye, lan şerefsiz turnike jetonu mu yuttu içine mi düşmedi nedir çalışmadı heh dedim zıçtık (o.O) evoğlanının ya da wertherın ahı tuttu kessin dedim lol güvenlik elemanına yardımcı olurmusun yuttu bu jetonumu dedim de sağ olsun jeton kısmını yumrukladı ama sonuç negatif :D beleş kapısından geçirdi beni falan nihayet taksime çıkabildim. 

Şöyle bi meydanı süzdüm olay molay var mı irili ufaklı toplanılmış mı falan diye yok ortalık sakin, tomalar kenarda duruyor polisler ortalıklarda falan Kaan'ı aramak için polise yakın bir noktaya gittim zira telefonumu kaptırırım falan neme lazım paranoyasına kapıldım :P 

Sonuç; nihayet buluştuk ev istiklalin hemen bir alt sokağında denebilecek nezih bir apartın en üst katı, dubleks, yaşanılası bir ev, sonradan buranın Tarlabaşı olduğunu öğrendik hatta evimizin manzarası da güzeldi zira sabahtan akşama kadar koyu perdelerle kapatılmış ve hangi ara havalandırıldığı belli olmayan sıkı sıkı kapalı pencereli bir apartman vardı biz oranın fotoğraf stüdyosu olduğunu varsaydık karanlık ortam banyo falan (YERSEN :D ahahaha) 



Aslında genel hatları ile yazıp bırakıcam demiştim ama şöyle devam edelim bakalım :) evde beni melankolik bir gay karşıladı. Kaan, melankolik ve ben biraz sohbet ettik. İş yorgunluğu, yol yorgunluğu falan derken bir de suskunum zaten uykumuz geldi falan. Sonra aramıza izmir'den irisboy da katıldı. (Yoldan gelmiş saat 2 küsür ama gelir gelmez "dışarı çıkalım" teklifinde bulundu haklı çocuk hepimiz evlerimizde zaten uyuyoruz başka ne zaman geleceğiz böyle bir ortama ama biz ne yaptık çıkmadık o çıktı o.O) sonradan pişman oldum Tek Yön veya Love' a gitmedim diye. Zira kendisi ile beraber aynı ortamlara gitmek için bir kaç fırsat daha yakalamış idim. Sugar cafe dışında herhangi bir gay bara gitmediğimden mütevellit nasıl bir ortamdır nedir ne değildir keşif etmek için iyi bir fırsattı neyse daha sonraya artık :P (geçen sene bir yere gitmiştik pride partisi vardı hatta ama adını hatırlayamadım)

O arada pistis aradı. Ortamı merak etmiş gelip gelmeme konusunda kararsız :) Nihayetinde kendisini telefonda ikna ettik falan saat 2:30 du gelmeye karar verdi karar vermesindeki büyük etmenlerden birisi "gel dışarı çıkıcaz" oldu :P Her ne kadar beni önce meteoroloji sunucusu oradan da borsa haberleri sunucusu kadrosuna soksa da kendisi hakkında bir şeyler yazmıcam dediğim için yazmıyorum ahahah kendisi oldukça rahat bir kişilik. Sizin de onun yanında rahat etmemeniz imkansız. Ortama hemen ayak uyduran cinsten. Çok rahat diyorum zira sizin gay olduğunuzu bildiğinden dolayı 5 dk sonra karşınıza "nü" bir şekilde çıkabilir ahahaha (bana borsa spikeri dersin ha :D) Yürüyüş günü bizimle yürümek için işe geç gitti saolsun :)


Telefonumdan çektiğim bir görüntü

Cumartesi günü aramıza bir arkadaş daha katıldı. oscar :) Sanırım bu buluşmanın en olay adamı bu arkadaşımızdı zira 22 saatlik yoldan gelmiş üstelik ablasına "ben onur yürüyüşüne" gidiyorum diyebilmiş yaşı küçük ama kendisi büyük gösteren birisi :) 22 saatlik yorgunluğun üzerine dinlenir dediğim oscar bizimle birlikte dışarı çıktı biz öğlene kadar yattık çünkü :P Kahvaltı için dışarı çıkacağımız zaman geldi ve bizimle dışarı çıktı helal olsun :) kendisinin nasıl bir etkisi var bilemiyorum ama sesini kesmesi için dua (!) ettiği çocuk yürüyen otobüsün kapısından dışarı fırlamış (o.O) öylede etkili bir arkadaş :D yürüyüş esnasında da hep yan yana kol kola yürüdük kendisi ile. Ha bir de yürüyüşe hetero arkadaşlarını getirdi dediğim gibi her türlü ilginçlikler kendisinde mevcut :D hetero olan arkadaşlarının yaklaşımı da çok ılımlıydı hatta bir tanesi bizimle bir gece kaldı :) beni oldukça hetero (o.O) bulmuş :) umarım kafasındaki belli steorotipteki "gay" imajını yıkmışızdır. Biz O'nu sevdik umarım O'da bizi sevmiştir.

Kahvaltı sonrası ben, irisboy ve oscar bir grup melankolik, kaan ve pistis'te diğer bir grup olarak 2 ye ayrıldık. Onlar bizim kendi aramızda biraz görüşmemiz var dediler falan. Bizde istiklali bir aşağı bir yukarı turladık bu bizden şu bildiğin abla hımm bu hoşmuş derken oturacak bir yer ararken bulduk kendimizi zira baya yorulduk. :) O esnada yeni bir arkadaş daha aramıza katılmak için gelmiş biz onu almaya burger king'in önüne gittik gelen arkadaşı tanımadığımız için tahminlerimiz başladı hımm bu mu şu mu şu amca mı yoksa :D derken cankakuir çıkageldi. Yorulmuş olmanın etkisiyle kendimizi starbucks' a attık. Starbucks'a toplasam 4 kere oturmuşumdur 1.si yaşadığım yerde 2.si Ankara ve son 2 si de İstanbul'da. eflatoon'larla viaport ve burası işte. Pek sevmiyorum orayı. cankakuir bizim oraya girdiğimizi görünce tüm aktivist ruhuyla "ne starbucks mı burayı protesto etmiyor musunuz o.O" diyince ben kendi adıma ne diyeceğimi bilemedim sonra içeceklerimizi alıp bir üst kata geçtik pencere manzaramız güzeldi sex shop tabelası eşliğinde :D oldukça sessiz bir oturuş oldu yorgunluğun verdiği etki olsa gerek birimizden birisi de konu açmıyor açılan hemen bitiyor falan bunun üstüne patrickcim geldi :) off ne sıkıcı bir ortam diyerek ortamı daha da sıktı ahahaha şaka şaka onu gördüğüme sevindim açıkçası. 

Sonra Lambda Derneğine geçtik. Pazar günü yapılacak olan yürüyüş için hazırlık yapıyorlardı. Lolipoplar, stickerlar, bayraklar, pankartlar vs. ortam sıcakkanlı kapıdan içerisi giren yardım lazım mııı diye bağırıyor ve bir şeylerin ucundan tutuyor. Kimisi çay isteyen kimisi su isteyen var mııı diye bağırıyor falan güzel bir imece var niye geldin kimsin diye soran yok ötekileştirmenin Ö sü bile yok ki olması da oldukça saçma ve abes olurdu zaten. İçerisi hafif bunaltıcı falan olunca ben pek suya sabuna dokunmadan kapının önüne çıktım benle birlikte petrik ve irisboy'da çıktı. Petrikciğimin rehberliğinde cihangire doğru yöneldik...

devam edecek...


off yazarken yoruldum siz okurken yorulmayın diye burada kesiyorum devamı ve yürüyüş yarın :D hayır biraz daha abartsam dakika dakika ne yaşadığımızı yazıcam hee ahahaha

devamı için tıkla ==>
Ogaybende Blog Yazarı

Onur Haftası ve Onurlu Yürüyüşümüz



Evet arkadaşlar koskoca 1 sene geçmiş benim de dahil olduğum İstanbul blogger buluşması ve Onur Yürüşü üzerinden. Zaman ne çabuk geçiyor yahu. Ayrıca tarihi boyunca en kalabalık olan yürüyüşe katılmış olmam da benim için bir kazanç ve mutluluk açıkçası :) Hoş ilk başlarda bazı tereddütlerim vardı ama ayaklarım beni yürüyüş meydanına nasıl götürdü o sele nasıl kapıldım hiç anlamamıştım bile. Devamında ise kafamın içindeki düdük sesleri kaldı :D hoş o düdüğü halen saklıyorum :)) Buyrun geçen seneki izlenimlerim için;

Blogger Buluşması ve Onur Yürüyüşümüz
Blogger Buluşması ve Onur Yürüyüşümüz -2-

orada da dediğim gibi;


yılda 1 kere bile olsa "herkese out bir şekilde umarsızca yürümek" 
işte özgürlük bu olsa gerek...

gelelim bu seneye. Bu sene de katılımın oldukça fazla olacağı bir yürüyüş olacağını düşünüyorum. Maalesef Gezi Parkı olaylarından sonra Taksim ve civarı başta olmak üzere ülkenin bir çok yerinde olaylar patlak verdi hepimizin de bildiği üzere. Gezi Parkı hakkında yüzlerce şey yazıldı çizildi falan artık kendi adıma söylüyorum çok sıkıldım halen umarsızca ve pervasızca açıklamalar yapılıyor iken ölenler öldüğü ile kalıp sakatlananlar sakatlandığı ile kalıyor failleri ise "kahraman" ilan ediliyor. Çok sıkıldım bahsetmicem diyorum ama konuyu sonunda yürüyüşe bağlıcam :) 

Bana göre başta masumca başlayan olaylar gerek bazı fırsatçı grupların bunu fırsata çevirmesi ile gerekse hükümetin ve polisin tutumu ile iyice çığırından çıktı. Ne demişler kümesin olduğu yere tilkilerde gelecektir elbette. Ortalıkta o kadar çok tilki türedi ki kümes ve yumurtalar ziyan oldu ve bana göre de olay çığırından çıktı.

Öncelikle hiç bir devlet kendi toprakları içerisinde kurtarılmış alan ! gibi lanse edilen bir şeylerin varlığına izin vermez. Bunun yanında yapılan müdahaleyi de haklı göstermez lakin ! fırsatçıların bunu fırsata çevirmesi dolayısı ile istenmeyen olayların baş göstermesine büyük bir zemin oluşturduğu da bir gerçektir. Televizyonların önünde Türk Bayrağının yakıldığını gördüm ! bu nasıl bir provokasyondur ya da bu neyin kafasıdır? Peki hükümetin ben istediğimi yaparım kafası neyin kafasıdır evet bir çoğumuz zaten onu sorguluyoruz haklıyız da. Böyle mi olmalıydı ya da böyle mi sürmeli bilemiyorum.

Siyasetten nefret ettiğimi defalarca bildirmişimdir bilemiyorum çoğu arkadaşımızda ben apolitiktim ama bu olaylardan sonra değilim artık falan diyor. Ama Onur Yürüyüşünün ve Onur Haftasının "Direniş" ile lanse edilmesine de karşıyım ben.

Dediğim gibi bana göre Direniş olayı rotasından çıkmıştır ve çok başka yerlere gelmiştir bir nevi sivil darbe ! niyeti taşımaktadır. Bunu herkesin desteklemesini beklemek ya da herkesi kapsaması gereken bir oluşumun bu yönde tavır alması bana göre kabul edilemez Mahalle baskısından nefret ederken ve her türlü baskıya karşı çıkarken isteyerek ya da istemeyerek mahalle baskısını ! uygulamakta yersizdir. Tıpkı bazı sanatçılara yapıldığı gibi.

Eşcinsellik siyaset üstü bir oluşumdur ve bana göre bizi temsil eden bir hafta ve yürüyüşe siyasetin karıştırılması yanlıştır.

Eşcinsel olarak her türlü homofobiğe karşı bir duruşumuz var değil mi 

Akp li, Mhp li, Chp li Bdp li vırtlı zırtlı eşcinsel arkadaşlarımız olabileceği gibi dindar, ateist, deist vs de olabilir. Dediğim gibi Eşcinselleri savunan oluşumlar bu tarz şeylerin üstünde olmalıdır. Kimseyi küstürmemek gerekir.

Eşcinseller olarak her türlü ötekileştirmeye karşı duralım ve her türlü ötekileştirmeye de alet olmayalım derim ;)

Bu vesile ile umarım yürüşüMÜZ bu tarz olaylara alet olmaz ve her sene olması gerektiği gibi sadece BİZİ temsil eder...



Bu sene de yürüyüşe katılmayı planlıyorum ama şimdiden nezle mi grip mi olduğunu bilemediğim bir vücut kırgınlığım var. Ayrıca sevgili kaan arkadaşımız ortaya çok güzel bir fikir attı ve ikamet sorunu olan arkadaşlarımıza yardımcı olacak bir plan program hazırladı detaylı bilgiler kendisinde en son durum nedir bilemiyorum ben de. Bakalım şimdilik başka bir şey çıkmaz ise orada olucam ;)


Lambda İstanbul 21. LGBT Onur Haftası Programı

24 HAZİRAN PAZARTESİ
13.00: Basın Toplantısı
14.30: Medya Forumu
17.00: Fotoğraf Atölyesi
18.00: Direniş Forumu
20.30: Tiyatro - Uğrak Yeri (Craft)


25 HAZİRAN SALI
14.00: Atölye - TIR
17.00 Fotoğraf Atölyesi
18.00 Performans - TIR
19:00 Atölye - BDSM
19:00 Film Gösterimi ve
Söyleşi - Benim Çocuğum


26 HAZİRAN ÇARŞAMBA
14.00 Vegan Atölye
17.00 Trans Gündem Oturumu
19.00 Atölye: Rahatsız Erkekler
19.30 Panel: Transfobi ve
Çatışan Feminizmler
22.30 Onur Haftası Açılış Partisi


27 HAZİRAN PERŞEMBE:
14.30 Panel: Bir Direniş
Yöntemi-Hukuk
17.00 Atölye: Biyolojik Cinsiyete Karşı Manifesto
18.30 Panel - Seks İşçiliği
21.00 Tiyatro - Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi (Kumbaracı50’de)


28 HAZİRAN CUMA
13.00 Forum - Öğrenci Buluşması
16.30 Fotoğraf Atölyesi
16.30 Panel: Queer Pedagoji
19.00 Panel: LGBT, Çalışma
Hayatı ve Sendikal Hareket
20.00 Ayı Onur Haftası: Bar Partisi
21.00 Hormonlu Domates Ödül
Töreni ve parti


29 HAZİRAN CUMARTESİ
13.00 Panel: Savaş Çağında LGBT Mülteciliği
15.30 Panel: Sessizleştirilen
Bedenler
16.00 Atölye: HIV
18.00 Panel: İttifak ve Karşıtlıklar
20.00 Ayı Onur Haftası:
Bar Partisi
21.00 Film Gösterimi ve
Söyleşi: Act Up


30 HAZİRAN PAZAR
17.00 LGBT Onur Yürüyüşü
20.00 Ayı Onur Haftası Kokteyli
21.00 Onur Haftası Kapanış Partisi
Etkinlikler ücretsiz ve Cezayir Restoran’da...
Ogaybende Blog Yazarı