Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Bayramdan Sonra Beni Özleyin Efenim...



Merhaba Bloggerlar, Takipçiler, Ne işim var la burdacılar, geçiyordum uğradımcılar, gün içerisin de bakmadan uyuyamamcılar :D, vay lan ibnelere bak blog açmışcılar, abi birine bakıp çıkıcam o nasıl bir şey wışş diyip kalıcılar (lol) ve dostlar :))

Bayramdan sonra esker olacağımdan ve bugün itibari ile yerimin belli olmasından mütevellit (kısa dönem jandarma er) şimdiden Bayramınızı Kutlar ara ara tekrar yazılarımla size oraları anlatacağımı bildirir huzurlarınızdan ayrılırım...

Beni özleyin...


Ogaybende Blog Yazarı

Ne İzledim: İntihar Odası / Suicide Room (2011)



Selam;

Neymiş bu intihar odası diye merak edenler için hemen açıklayayım. Hafta sonu bir film izledim ve onu burada tanıtmaya karar verdim. Peki neydi bana bu filmi izlemem için gaz veren şey :D hemen filmden bir kaç kare ile açıklayayım...






bu gifleri daha önceden de kullanmıştım, filmi ve ismini merak edenler olmuştu sırf sizin merakınız gitsin diye oturup izledim (yerseniz)

Filme ait spoiler vermeden genel bir tanımlama yapacak olursam; eşcinsellik, platonik aşk, sorumsuz aile, ötekileştirme, özenti, asosyal yaşam vb üzerine kurulu bir film diyebilirim. Başroldeki Jakup Gierszal (Dominic)' in performansı görülmeye değer. Ayrıca film içerisine gömülmüş animasyon da var yani film yer yer animasyon olarak ilerliyor. 


Filmle bağlantı olarak internet bizim yaşamımızı ne kadar etkiliyor diye düşündüm. Daha önceden de dediğim gibi eşcinselliği internetten önce ve internetten sonra olarak ele almamız lazım. Zira internet ile birlikte bilgiye ve kendin gibi olana daha çabuk ulaşır olduk. Bu da bana göre hızlı tüketimi beraberinde getirdi. 

Bununu yanında internet ile birlikte asosyal insanlar çoğaldı sanal dünya ile gerçek dünya bir birine karıştı. Birçoğumuz sanal dünyada kendimiz gibi veya olmak istediğimiz gibi kişiler olduk ve bunun büyüsüne kapılıp gittik. Sanal olanı o kadar çok benimsedik ki yaşadıklarımız birer bilgisayar oyunuymuş gibi geldi, tâki sanal olanı gerçek dünyaya taşıyana kadar. Gerçek dünyanın duvarına çarptığımızda ise bazı şeyler için çok geç olabiliyor tıpkı film sonunda ekrana düşen siyah görüntüye dalıp gittiğimiz gibi ;)

Film bittiğinde şunu da düşünmeden edemedim;

Bir insan bir başkasını ne kadar etkisi altında tutabilir? 

Aslında yapmak istemediğini yaptırabilir mi? Yoksa derinlerinde zaten varolanı açığa çıkarmada mı yardımcı olmuş olur?

;)

Ogaybende Blog Yazarı

Geleneksel Blogger Buluşması ve Pride -2-



<< önceki yazı için tıkla

evet buluşma olayı ve yürüyüşümüzü ilkokul anı defteri ağzı tadında anlatmaya devam ediyorum :D

Petrikin rehberliğinde Cihangirde bir cafede bulduk kendimizi. Arka bahçesi açık ve sigara içenler için uygun bir mekan. İsmini hatırlamıyorum. Biraz sohbet ettikten sonra aramıza benim, hukukumuzun blog öncesine dayandığı yani uzun süredir tanıdığım arkadaşım ve Yayık Ayranı katıldı. Gezi olayları üzerine düşüncelerimizi falan söyledik :D güldüm çünkü onlar neden güldüğümü biliyorlar ufak bir yanlış anlama oldu :))

Oradan çıkıp Kaanlarla buluşalım dedik buluşma noktamız ise Galata Kulesi ama ne buluşma! O gün Taksim dayanışmasının yürüyüşü varmış olayların ortasında kalmayalım diye oldukça ilginç ve uzun bir rota çizerek Galataya geldik. Galata da aramıza homorexia da katılmış oldu. Kaanlar yine farklı bir plan çerçevesinde yemek olayına girişmişler biz de yemek yiyelim bari dedik homerexia ve yayık ayranı balık manyağı çıkmasınlar mı çok seviyoruz balık yiyelimmm diyince biz de onlara uyduk dermişim :DD tabii öyle bir şey olmadı ben balık ekmek yemeyi teklif ettim grup sağolsun uydu hatta homerexia ve yayık ayranı balık ve kokusundan nefret ettikleri halde bizi yalnız bırakmadılar :) Karaköy de balık ekmek yedik güzeldi hoş sanırım balığı kuyruğu ile getirmişler ben kuyruk kafa vs den nefret ederim ama yedim artık napalım :)

Sonra Kaanlarla da buluşup geçen seneden bildiğimiz ama el değiştirmiş olan Galata Kulesinin yakınlarındaki cafeye gittik hep beraber. Geçen sene buluşmaya gelenler bilir çok tatlı bir garsonları vardı hatta sempatik ve Türkçe bilmeyen. Fransız idi işletmecileri tam bilemicem, oranın adı bile aklıma gelmedi şimdi :D lan ben de ne balık hafızalıyım neyse yine geceye konu olacak bir garsonları vardı ve yayık ayranı olmasa bizle hiç ilgilenmeyecekti hhahahaha :D (aman ayrancım üşümüş diyerek içerden şal falan getirdi ben o kadarını söyliim size :D)

sonrası yatçaz kalkçaz yürüyüş oldu :D gelelim yürüyüşe;


Telefonumdan bir kare Lambda Derneğinin önü yüzlerini bozdum çünkü nasıl benim fotoğraf hassasiyetim varsa başkalarının da olabilir 

Sabah uyandık duşumuzu aldık cicilerimizi giydik :D lol ve dışarı çıktık. Hava kapalı gibiydi ama yürüyüş esnasında oldukça bunaldığımı hatırlıyorum. Bu kez Homorexia' nın rehberliğinde istiklal de güzel bir cafeye gittik. Marmara Cafe olması lazım ismi sanırım bu aklımda kalmış ahahaha yeri güzel fiyatları mekana ve muhite göre oldukça uygun oradan ayrılıp Lambda Derneğine geçtik. Bu sefer lolipop yapımına ben de yardım ettim yayık ayranı ile birlikte baya bi lolipop yaptık tüm grup içeride birşeylerle uğraştık açıkcası. 

Ondan öncesi geçen seneden kalma aman beni birileri çekmesin bir kamera kaydına girmeyeyim falan derken derneğin bulunduğu sokağın köşesinden dönmemle şak diye fotografın çekilmesi bir oldu (o.O) E olacak o kadar derneğe gelmişsin lol kalabalık gittikçe artmaya başladı lolipop ve gökkuşağı bayraklarımız ile kapının önünde yürüyüşün başlayacağı saati beklemeye başladık. Alman milletvekili ve tercümanı ile oscar ve hetero arkadaşları bir müddet sohbet etti :D BBC nin bizim yanımıza gelip röportaj teklifi karşısında cankakuir'e adamı yönlendirmemiz bir oldu :D tabii röportaj vermedi kendisi sonrasında da BBC de neymiş ufak gelir dedi ahahah (yerseniz) Hatta ben ortamın resmini çekmeye çalışan bayan bir basın muhabirine yardımcı oldum. Yukarıdaki resmi çektiğim dubanın üzerine çıkmasını ve daha iyi görüntü alacağını söyledim falan. Buradan basının ilgisinin öncesine göre daha yoğun olduğunu söyleyebiliriz. Bunda Gezi olaylarının etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum.


Yine kendi çektiğim bir fotoğraf hatta bu arkadaş ile çekinmiş oluğum bir fotoğrafım da mevcut :D

Caddeye çıktığımız zaman adım atmakta zorlanacağımız bir kalabalık ile karşılaştık. Eşcinsellerin yanı sıra destek amaçlı gelenler de çok fazla idi. Bu sebeple diyebilirim ki şimdiye kadar yapılmış olan en kalabalık yürüyüş bu idi. Geçen senekine de katılmıştım ve bu sene onun 2 katı kadar kalabalık vardı. Geçen sene uzun olan bayrakla birlikte yürümüş idik kâh altına girerek kâh yanında yürüyerek falan. Bu sene bando ile gidelim daha eğlenceli olur dedik ve beklemeye başladık bekle bekle bando gelmedi bir türlü zira kalabalık o kadar fazla idi ki millet adım adım yürümek zorunda kalıyordu. Sonuç olarak bando ile birlikte yürümeye başladık. Ben, oscar ve melankolik gay baya bir uğraştık yine kamera ve fotoğraf makinalarına yakalanmayalım diye ama o kadar çok vardı ki kesin bir sürüsüne girmişizdir hoş şimdiye kadar hiç karşılaşmadım kendimle demek ki o kadar kasmamak gerekiyor öyle kasınca sağa sola odaklanmaktan yürüyüşe konsantre olamıyorsun. Konsantre demişken önümde giden iki sevgiliye baya bir konsantre oldum yalnız :D uzun boylulardı yakışıklı el ele tutuşmasalar bile sevgili oldukları belli idi. Benim bacak fetişim olmadığı halde çocuğun bacaklarına bakmaktan kendimi alamadım şort giymiş ama ne bacak oldukça hoştu allah sahibine bağışlasın :D Yine de sevgili olupta el ele dudak dudağa gezenlerde oldukça fazla idi Kaan ve sevgilisi de dahil :D 

Yürüyüş esnasında yanımıza acemigay de geldi. Bir ara bizimle yürüyordu sonra nereye kayıp oldu bilmiyorum. frodoo baggins de katıldı aramıza kendisi ile görüşemedim yan yana yürüdük ama sonradan koptuk artık bir daha ki buluşmaya umarım :)

Bizimle yürüyüşe katılan herkesi yukarıda anmaya çalıştım umarım atladığım olmamıştır. Yürüyüş esnasında tuhaf bir durum olmadı geçen seneki gibi rahattım ben kendi adıma. Bazı ön yargılar ile gitmiştim ama korkulan olmadı sadece yürüyüş esnasında Alperen Ocaklarının göstericileri ile karşılaştık onlarda kenarda bizim geçmemizi beklediler sonrası biz yürüyüşten ayrılıp tekrar yukarı doğru çıkmaya kalkıştığımızda bir bayan önümüzü kesip yukarıda alperen Ocaklarının göstericileri var sizler gitmeyin gerginlik yaşanmasın diye bizi uyardı bizde ellerimizdeki bayrakları toplayıp çantalarımıza koyduk. Onur Yürüyüşünde en çok hoşuma giden slogan;

+ Nerdesin Aşkım?
- Burdayım Aşkım...

ve 

Faşizme Karşı Bacak Omuza 

oldu :) gece geç saatler olmasına rağmen yine de slogan atarak bayraklarla lolipoplarla gezen gruplar vardı. 


Dinlenmek için oturduğumuz yerden çektiğim bir fotoğraf

Yine homorexia' nın rehberliğinde bir yere oturduk ki manzarası dehşet. Mekanın adı Ayvalık Tostçusu idi. Yine mekana, muhite ve manzarasına bakılınca fiyat politikaları çok çok iyi ve uygun. Buyrun manzarasından bir kare çekmeden olmazdı dimi :)



Zaten gece geç saatlere kadar oturduk yağmur, gök gürültüsü ve yıldırımlar eşliğinde manzara daha bir izlenesi oldu tam benlik. Burada aramıza anmadan geçemeyeceğim Sevgili Kaldırımcım katıldı. Kendisi geçen seneye göre oldukça değişmiş :D bu değişimden kastımı kendisi biliyor zaten ;) 

Gece ayrıldıktan sonra Petrik ile birlikte Mariacım ile buluşmaya gittik. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum geç saat olmasına rağmen bizi görmeye geldiği için. Petrik benim reklamcı buralarda onun yanına gidip geleyim sen beni ararsın diyip yanımızdan ayrıldı maria ben ve sevgilisi Fransız Sokağında bir cafede oturduk. Marianın sevgilisi onu kırmayıp gelmiş ve ilk defa bir gay ortamına giriyor :)) Oldukça ılımlıydı sonrasında bizim hakkımızda ne düşündü diye mariaya sordum ki sonuç olarak olumsuz bir düşüncesi olmamış benimle oturmayı geçtim oradan kalkıp Kaanlarla buluştuktan sonra bizimle Sugar Cafeye ve gaylerle dolu bir eve girince insan ne düşündüğünü merak ediyor :D Bu arada ben devamlı petriki aradım durdum biz şurdayız sen nerdesin hımm ok tamam derken en son petrik (tamam siz kalkınca eve gidince falan ararsın diye atarlandı (o.O) artık ne yapıyordu ve ne şekilde araya girdim bilemicem hıh ahahaha)

Geceyi evimizin teras katında ıslak hamburger partisi ile bitirdik lol :D ıslak hamburgeri ilk defa tattım ama hoşuma gitti. 

Bir sonraki gün yine soluğu Ayvalık Tostçusunda aldık ki cidden hoşuma giden bir yerdi. Petrikin sınav sonuçlarının açıklanmasına denk geldik ve ondaki heyecana hepimiz şahit olduk :) Karşıya geçtik Mariacım ile tekrar buluştuk kahve falı için tekrar teşekkürler canım ;) 

Sonuç olarak güzel ve eğlenceli bir aktivite oldu benim için. Seneye yapılacak yürüyüşte tekrar buluşmak üzere ;)) Ayrıca şunu fark ettim ben toplu olan birlikteliklerden ziyade baş başa kalınılan zamanlarda daha rahat ve konuşkan oluyorum :D

Hemen dibimizde idi :D


öyle işte...


Ogaybende Blog Yazarı

Geleneksel Blogger Buluşması ve Pride



Selam;

Geleneksel diyorum zira bu sene bloggerlar arası 2. Onur Yürüyüşü buluşmasını gerçekleştirdik, her ne kadar olayın üzerinden 2 hafta geçmiş olsa da ancak yazıp yayınlama fırsatı buldum. Bundan böyle hep devam eder de genelenekselliği bozulmaz :)

Malumunuz, İstanbul için ikamet olayı bir sorun özellikle öğrenci isen. Tanıdıklarının yanına gitsen bile evden ayrılma tekrar eve gelme olayları bir sorun, üstüne üstük trafik denen bir illet var istediğin an Taksim ve civarında olamıyorsun falan. Bunun üzerine Kaan güzel bir fikir ile ortaya çıktı İstanbul'da Taksim'e yakın bir ev kiralayalım barınma sorunu olup, İstanbul'a gelmek isteyip de gelemeyenlere de cesaret vermiş oluruz, beraber ev sahipliği yapsak olur mu? diye sorunca bende olumlu karşıladım, zira hem bizim için hem de diğer arkadaşlar için oldukça pratik bir çözüm olacaktı. Neyse böyle bir plan çerçevesinde iş izin almaya kaldı. Hafta sonu problem değil benim için ama geçen seneden tecrübeli olduğumdan mütevellit pazartesi günü için izin işlerini halletmem gerekiyordu ki bizim cins müdürün izin verip vermeyeceğini bilmeden Cuma günü bavulumu hazırlayıp iş yerine geldim yarım gün çalıştım ve izin işini halledip nihayet yollara düşebildim :)

Bir kaç gün öncesi Sevgili eflatoon rengi İstanbul'a giderken kendilerine eşlik edebileceğimi söyleyince memnun oldum ve kabul ettim bileti direk İstanbul'a değil onların yanına aldım. Onlar diyorum çünkü kendisi ve sevgilisi ile oldukça güzel, eğlenceli, muhabbet dolu ve gezmeli bir yolculuk yaptım kendilerine tekrardan teşekkür ediyorum en kısa sürede tekrar görüşmek üzere ;)

Mecidiyeköy'de yollarımız ayrıldı ve metro ile Taksim'in yolunu tuttum. İstanbul'da ilk defa metroya binen masum köylü edası ile yürüyen merdivenlerden aşağı indim 3 ta le karşılığı jetonumu aldım ve sanki her zaman orayı kullanıyormuşçasına jetonu attım turnikeye, lan şerefsiz turnike jetonu mu yuttu içine mi düşmedi nedir çalışmadı heh dedim zıçtık (o.O) evoğlanının ya da wertherın ahı tuttu kessin dedim lol güvenlik elemanına yardımcı olurmusun yuttu bu jetonumu dedim de sağ olsun jeton kısmını yumrukladı ama sonuç negatif :D beleş kapısından geçirdi beni falan nihayet taksime çıkabildim. 

Şöyle bi meydanı süzdüm olay molay var mı irili ufaklı toplanılmış mı falan diye yok ortalık sakin, tomalar kenarda duruyor polisler ortalıklarda falan Kaan'ı aramak için polise yakın bir noktaya gittim zira telefonumu kaptırırım falan neme lazım paranoyasına kapıldım :P 

Sonuç; nihayet buluştuk ev istiklalin hemen bir alt sokağında denebilecek nezih bir apartın en üst katı, dubleks, yaşanılası bir ev, sonradan buranın Tarlabaşı olduğunu öğrendik hatta evimizin manzarası da güzeldi zira sabahtan akşama kadar koyu perdelerle kapatılmış ve hangi ara havalandırıldığı belli olmayan sıkı sıkı kapalı pencereli bir apartman vardı biz oranın fotoğraf stüdyosu olduğunu varsaydık karanlık ortam banyo falan (YERSEN :D ahahaha) 



Aslında genel hatları ile yazıp bırakıcam demiştim ama şöyle devam edelim bakalım :) evde beni melankolik bir gay karşıladı. Kaan, melankolik ve ben biraz sohbet ettik. İş yorgunluğu, yol yorgunluğu falan derken bir de suskunum zaten uykumuz geldi falan. Sonra aramıza izmir'den irisboy da katıldı. (Yoldan gelmiş saat 2 küsür ama gelir gelmez "dışarı çıkalım" teklifinde bulundu haklı çocuk hepimiz evlerimizde zaten uyuyoruz başka ne zaman geleceğiz böyle bir ortama ama biz ne yaptık çıkmadık o çıktı o.O) sonradan pişman oldum Tek Yön veya Love' a gitmedim diye. Zira kendisi ile beraber aynı ortamlara gitmek için bir kaç fırsat daha yakalamış idim. Sugar cafe dışında herhangi bir gay bara gitmediğimden mütevellit nasıl bir ortamdır nedir ne değildir keşif etmek için iyi bir fırsattı neyse daha sonraya artık :P (geçen sene bir yere gitmiştik pride partisi vardı hatta ama adını hatırlayamadım)

O arada pistis aradı. Ortamı merak etmiş gelip gelmeme konusunda kararsız :) Nihayetinde kendisini telefonda ikna ettik falan saat 2:30 du gelmeye karar verdi karar vermesindeki büyük etmenlerden birisi "gel dışarı çıkıcaz" oldu :P Her ne kadar beni önce meteoroloji sunucusu oradan da borsa haberleri sunucusu kadrosuna soksa da kendisi hakkında bir şeyler yazmıcam dediğim için yazmıyorum ahahah kendisi oldukça rahat bir kişilik. Sizin de onun yanında rahat etmemeniz imkansız. Ortama hemen ayak uyduran cinsten. Çok rahat diyorum zira sizin gay olduğunuzu bildiğinden dolayı 5 dk sonra karşınıza "nü" bir şekilde çıkabilir ahahaha (bana borsa spikeri dersin ha :D) Yürüyüş günü bizimle yürümek için işe geç gitti saolsun :)


Telefonumdan çektiğim bir görüntü

Cumartesi günü aramıza bir arkadaş daha katıldı. oscar :) Sanırım bu buluşmanın en olay adamı bu arkadaşımızdı zira 22 saatlik yoldan gelmiş üstelik ablasına "ben onur yürüyüşüne" gidiyorum diyebilmiş yaşı küçük ama kendisi büyük gösteren birisi :) 22 saatlik yorgunluğun üzerine dinlenir dediğim oscar bizimle birlikte dışarı çıktı biz öğlene kadar yattık çünkü :P Kahvaltı için dışarı çıkacağımız zaman geldi ve bizimle dışarı çıktı helal olsun :) kendisinin nasıl bir etkisi var bilemiyorum ama sesini kesmesi için dua (!) ettiği çocuk yürüyen otobüsün kapısından dışarı fırlamış (o.O) öylede etkili bir arkadaş :D yürüyüş esnasında da hep yan yana kol kola yürüdük kendisi ile. Ha bir de yürüyüşe hetero arkadaşlarını getirdi dediğim gibi her türlü ilginçlikler kendisinde mevcut :D hetero olan arkadaşlarının yaklaşımı da çok ılımlıydı hatta bir tanesi bizimle bir gece kaldı :) beni oldukça hetero (o.O) bulmuş :) umarım kafasındaki belli steorotipteki "gay" imajını yıkmışızdır. Biz O'nu sevdik umarım O'da bizi sevmiştir.

Kahvaltı sonrası ben, irisboy ve oscar bir grup melankolik, kaan ve pistis'te diğer bir grup olarak 2 ye ayrıldık. Onlar bizim kendi aramızda biraz görüşmemiz var dediler falan. Bizde istiklali bir aşağı bir yukarı turladık bu bizden şu bildiğin abla hımm bu hoşmuş derken oturacak bir yer ararken bulduk kendimizi zira baya yorulduk. :) O esnada yeni bir arkadaş daha aramıza katılmak için gelmiş biz onu almaya burger king'in önüne gittik gelen arkadaşı tanımadığımız için tahminlerimiz başladı hımm bu mu şu mu şu amca mı yoksa :D derken cankakuir çıkageldi. Yorulmuş olmanın etkisiyle kendimizi starbucks' a attık. Starbucks'a toplasam 4 kere oturmuşumdur 1.si yaşadığım yerde 2.si Ankara ve son 2 si de İstanbul'da. eflatoon'larla viaport ve burası işte. Pek sevmiyorum orayı. cankakuir bizim oraya girdiğimizi görünce tüm aktivist ruhuyla "ne starbucks mı burayı protesto etmiyor musunuz o.O" diyince ben kendi adıma ne diyeceğimi bilemedim sonra içeceklerimizi alıp bir üst kata geçtik pencere manzaramız güzeldi sex shop tabelası eşliğinde :D oldukça sessiz bir oturuş oldu yorgunluğun verdiği etki olsa gerek birimizden birisi de konu açmıyor açılan hemen bitiyor falan bunun üstüne patrickcim geldi :) off ne sıkıcı bir ortam diyerek ortamı daha da sıktı ahahaha şaka şaka onu gördüğüme sevindim açıkçası. 

Sonra Lambda Derneğine geçtik. Pazar günü yapılacak olan yürüyüş için hazırlık yapıyorlardı. Lolipoplar, stickerlar, bayraklar, pankartlar vs. ortam sıcakkanlı kapıdan içerisi giren yardım lazım mııı diye bağırıyor ve bir şeylerin ucundan tutuyor. Kimisi çay isteyen kimisi su isteyen var mııı diye bağırıyor falan güzel bir imece var niye geldin kimsin diye soran yok ötekileştirmenin Ö sü bile yok ki olması da oldukça saçma ve abes olurdu zaten. İçerisi hafif bunaltıcı falan olunca ben pek suya sabuna dokunmadan kapının önüne çıktım benle birlikte petrik ve irisboy'da çıktı. Petrikciğimin rehberliğinde cihangire doğru yöneldik...

devam edecek...


off yazarken yoruldum siz okurken yorulmayın diye burada kesiyorum devamı ve yürüyüş yarın :D hayır biraz daha abartsam dakika dakika ne yaşadığımızı yazıcam hee ahahaha

devamı için tıkla ==>
Ogaybende Blog Yazarı