Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Netten 2. Buluşma


Blogunda iyice ansiklopedi gibi oldu hiç kendinden bahsetmiyorsun diyen arkadaşlar için netten yola çıkarak gerçekleştirdiğim 2. buluşma anımı anlatmak istedim. Bilindiği üzere 1. sini şurada bahsetmiştim. Kepazelik diz boyu ahahaha.

Efendim malumunuz veçhile şimdiki zaman gibi yok efendim msn e geçelim yok cam to cam yapalım, similyanın boyunu görmeden şurdan şuraya adımımı atmam gibi şeyler yok :)) ya ne var icq var chat var mail var lol

twittermış, facebookmuş, tumblrmış, googlemış aman efendim friendfeedmiş falan da yok (yazar burada kendini kaptırmış olup iç sesi; olm biraz daha devam edersen seni miâdı dolmuş biri sanacaklar diyerek olayı toparlama eylemine girişmeye hazırlanmaktadır) ya ne var geocities var altavista var :D sitemynet var falan işte ben de sitemynetten kendime bir site yapmıştım. Şöyle bişey oluyor abyxxzzz.sitemynet.com  gibi bişi. O zamanlar kişisel siteler revaçta ucuz giflerle süslenmiş falan şimdiki blogların ya da tumblrların site hali mynet in öyle bir hizmeti vardı şimdilerde var mı bilmiyorum uzun bir süre oradan götürüp sonrada pat diye kapatılmasını izlemiştim ahahah sanırım içerikten dolayı lol. Peki site içeriğim nasıl bir şeydi :)) bi adam ın blogundan hallice desek yeridir ahahahaha (onunkisi reel bizimkisi sanal) şööyyle bir maziye gidip nasıl bir site idi örneklendireyim;

___

(can, berk, ahmet, cenk vs fix sanal alem isimlerindendir)

Can her zaman ki gibi kaykayını eline alıp can sıkıntısını gidermek için atmıştı kendini dışarlara. Kaykayı ile kayarken uçtuğunu hissediyor; gitmek istediği, olmak istediği, yaşamak istediği hayatı hayallerinde yaşadığına kızıyor artık bu dolaptan çıkmam lazım diye iç geçiriyordu. Sonra aklına okuldaki futbol takımında oynayan berk geliyordu. Her aklına geldiğinde içine ılık ılık bir şeylerin aktığını hissediyordu. nereye kadar saklayacaktı ? onu görünce ayaklarının yerden kesilmesine tüm kanının yukarı çekilmesine ve yüzünün kızarmasına engel olamıyordu. Devamlı göz göze geldiklerinde gözünü kaçıran ilk kişi hep o oluyordu. Karar vermişti bu sefer gözünü kaçıran ilk kişi olmayacaktı.


Berk ise popülaritesinin farkında idi. Her zaman kızlarla takılan birisiydi. Hiç bir zaman yanında tek kızla göremezdiniz onu (lol devam ettikçe gülesim geldi ne kadar dengesizmişim neyse hıh okuyun) Yine okulda kızlarla takılır iken Can'ı farketti. -Yine bu çocuk ona bakmadığım halde bana baktığına eminim ne zaman gözlerine baksam gözlerini benden kaçırıyor; diye içinden geçirirken her zaman ki gibi yine Can ın gözlerine doğru kaydırdı gözlerini emindi yine kaçıracaktı Can gözlerini. (kafiye ye gel) ama tahmin ettiği gibi olmamıştı şu zamana kadar ki en uzun bakışmalarını yaşadılar kim önce kaçıracaktı peki gözlerini? evet yine Can daha fazla dayanamadı ve arkasını dönüp yoluna devam etti tek farkla bu sefer Berk onu takip ediyordu (o.O) (hadi buyur)


neyse daha fazla uzatmayayım bu böyle devam eder gider kapıdan gelen ritmik ses ayrıntısına olay bitene kadar ki tüm ayrıntılara kadar işte böyle bir site idi yani resimler üzerine yazılmış hikayeler :))) (aman o zamanlar trend idi hıh ayh lütfen devam et hikayeye demezseniz yolarım :D)

ve ben böyle bol keseden fantaziler saçarken sitem de bana bir mail geldi...

devamı için tıkla...


O Gay; Ben de... Blog Yazarı

Erkeklik ve Eşcinsellik


George L. Mosse
Derleyen ve Çeviren: Emil


Erkeklik; gerek burjuva toplumunun gerekse ulusal ideolojilerin kendilerini tanımlarken dayandıkları bir kavramdı. 18. yüzyılda ortaya çıkan, 19. yüzyılda etkisi, gücü artan ahlâk ve görgü kurallarının yanında, modernleşmenin tehlikelerine karşı mevcut düzeni korumakta kullanılan bir kavram. Bunların yanında erkeklik ulusların maddi manevi yaşam güçlerini de simgeliyordu. Ulusların erkek kahramanları vardı da, kadın kahramanları yok muydu? Elbette ki vardı ancak onlar erkekler gibi canlı, hareketli olarak değil sakin ağırbaşlı olarak gösteriliyorlardı. Kadınlar ilerlemeyi değil değişmez değerleri temsil ediyorlardı. Erkekler ulusların kaderlerini belirlerken kadınlar arkada kalıp onlara destek çıkıyorlardı.

Avrupa’da ideal erkeğin somutlaşmış tasvirini eski Yunan heykellerinde buluyoruz. Kadın tasvirleri ise geleneksel Meryem Ana resimlerine göre biçimlendiriliyorlardı. Erkeklik değişen bir dünyada soylu şövalye ruhunu, erdemlilik ve diğer bazı davranışları için kaynak olarak kullanılmakla birlikte yeniçağda ortaya çıkan bir burjuva kavramıydı. Fransız Devrimi Savaşları sırasında, İngiltere, Fransa ve Almanya’da toplumun orta katmanlarından gelen çok sayıda gönüllü, erkekliklerini kanıtlamak için savaşa koşmuşlardı. Bu benzeri görülmedik gelişme erkeklik idealine iktidarı ele almakta olan burjuvanın kendi tasvirinde önemli bir yer sağladı. Bu dönemde, Alman bağımsızlık savaşlarının şairleri erkekliği övüyor, erkekliğin gücünü, egemenliğini, gaddarlığını vurguluyorlardı.

Erkeklik, burjuva toplumu için yalnızca ekonomide değil, toplumsal ve cinsel yaşamda da zorunlu olan işbölümünü destekliyordu. Erkeğin ve kadının rolü net bir şekilde ayrılmalıydı, çocuklar ise kendilerine özgü bir yere konulmalıydı. Aile içinde iş bölümünün, erkek ile kadın arasındaki ayrımın modern çağda zorunlu olduğu sürekli yineleniyordu. Dr. Albert Boll, kadın hakları hareketlerine sempati duymasına rağmen, kadının erkekleşmesinden, erkeğin kadınlaşmasından şikayet ediyor, eğer kültürün zenginleşmesi isteniyorsa cinsiyet ayrımının sürdürülmesi gerektiğini söylüyordu. Erkek-kadın ikiliğinin tehlikeli olduğunu görmek seksologların en hoşgörülüsü olan Havelock Ellis’i dehşete düşürüyordu.

Burjuva davranış normlarını eleştirenler ya da erkek ve kadın için çizilen etkinlik sınırlarını çiğneyenlerin anormal, toplum için tehdit oldukları sonucuna varılıyordu. Alışılmış suçlular, cinsel sapık diye adlandırılan insanlar, yabancılar (birçok Alman için Fransız erkekleri az erkektirler) ve cinsel rolleri birbirine karıştırmakla suçlanan Yahudiler bu gruba giriyorlardı.

Cinsel sapkınlık, orta sınıf için alt sınıfların huzursuzluğu kadar, aristokratların kibirliliğinden ise çok daha fazla tehdit oluşturuyordu. Eşcinsellik bu konuda özellikle yararlı bir örnek. Eşcinsellerin yalnızca cinsiyetlerin karışmasını değil, cinsel aşırılığı da simgelediği düşünülüyordu. 19. yüzyılın başında eşcinsellik her çeşit ayaklanma ile ilintilendiriliyordu. İngiltere’de, Fransız Devrimi Savaşları sırasında eşcinseller düşmana yardım etmekle suçlanıyorlardı.



Almanya ve İngiltere’de ahlaki değerleri belirleyen Protestanlığa karşın Katolik kilisesinin cinsel sapkınlıklara yönelik değişen tutumunu incelemek aydınlatıcı olacaktır. Katolik tanrıbilimi erkekliğin böylesine önem kazanmasından önce normal ile anormal arasında değişmez bir çizgi çekmemişti. Eşcinsellik, tanrısal düzene, dolayısıyla da doğaya karşı işlenen bir suç olarak görülüyordu. Eşcinsellik tanrının öfkesine ve gazabına, ayaklanmalara, devrimlere neden oluyordu. Lut peygamberin kenti, kentteki bazı insanların bu sapıkça ahlaksızlığından ötürü tanrının öfkesi ile yok olmuştur. Homoseksüel terimi tıp bilimince bulunmuş, daha önce erkekler arası ilişkiler için kullanılan sodomite’nin yerini 19. yüzyılın ikinci yarısında yavaş yavaş almıştı. Katolik tanrıbilimcileri ise hala eşcinselliğin biyolojik yönü üzerinde duruyorlardı. Onlar için önemli olan eşcinsellerin yatakta heteroseksüel ilişkilerdeki pozisyonları alıp almadıkları, kimin hangi pozisyonda olduğu (kadının pozisyonunu alan erkek, diğer erkeğe göre çok daha sert cezalandırılıyordu) ve de cinsel birleşmenin olup olmadığıydı. Katolikliğin günahları sınıflandırması, eşcinsellik gibi hor görülen sözde sapıkça ahlaksızlık için bile geçerli oluyordu. İki erkeğin sevişmesi eğer birleşmeyle bitirilmemiş ise, erkek dölünü boş yere harcayan mastürbasyondan daha ölümcül bir günah olabiliyordu. 

19. yüzyılın ilerleyen yıllarında toplumsal bir sorun diye eşcinselliğe en fazla dikkati çekenler doktorlar olmuştu, bir ölçüde de normalliğin korunmasında papazların yerini almışlardı. 19. yüzyılın sonuna doğru Proust’ın eşcinsel karakterlerinden biri durumu özetliyordu: “Beni dinleyen rahip söyleyecek hiçbir şey bulamadı, doktorum ise akıl hastası olduğumu söyledi.” 

Eşcinselliğin tıp bilimince çözümlenmesi, normal ile anormal cinsellik arasında kesin bir çizgi çekilmesini kolaylaştırdı. Sodomiye karşı yasaların uygulanmasına adli tıp, yargıç ve jüriye eşcinsellerin tanınmasında kullanılmak için bir örnek tip vererek yardımcı oldu. 

19. yüzyılın başında Aydınlanma düşünüşü eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılmasını desteklemiştir. 1810 Napolyon yasaları yalnızca çocuklara tecavüz ve ırza geçmeyi cezalandırıyordu. Ancak yüzyılın sonuna doğru yasalar tekrar sertleştirildi. Devrim sonrasında Napolyon tarafından çıkartılan yasalar İngiltere’ye hiç etki etmemişti, eşcinseller için ölüm cezası İngiltere’de ancak 1861’de, İskoçya’da ise 1889’da kaldırdı. Prusya’da eşcinsellik için ölüm cezası 1851’de kalktı, yerine hapis cezası ve yurttaşlık haklarının alınması getirildi. Bu Prusya yasası 1871’de Almanya’nın birleşmesinin ardından yeni ceza kanununun 175. paragrafı olarak Reich’ın yasası oldu. İngiltere’de ölüm cezasının kalkmasının 1885 Ceza Kanunu değişikliği izledi, buna göre gizli ya da açıkta yapılan tüm eşcinsel edimler cezalandırılıyordu. Bu tür edimler “berbat ahlaksızlıklar” olarak adlandırılıyordu ve yargıçların bu konuda geniş bir karar özgürlüğü vardı. Eşcinsellik hakkındaki yasaların sertleştirilmesinin haklılığı Prusya’da dinsel, İngiltere’de ise laik düzlemlerde savunuldu. Tıp biliminin eşcinsellerin cezalandırılmasını onaylamamasına rağmen, halkın adalet duygusu bunu talep ediyordu.
Doktor Johann Valentin Müller 1796’da yazdığı The Outline of Forensic Medicine adlı kitabında egemen cinsellik anlayışına uymayanlara karşı tıp biliminin tutumundan örnekler veriyordu. Müller değişik türdeki eşcinsellikler arasında ayrım yapmayı, bazı türlerin diğerlerinden daha az iğrenç olduğunu reddediyordu. Ona göre ahlaksızlığın asıl yapıldığı ya da bitirildiği önemli değildi, dikkat edilmesi gereken bunun kişisel, kamusal sonuçlarıydı. O dönemde eşcinsellik üzerine yazan çoğu doktor gibi Müller de sapkınların teşhisi için mahkemelere yardım edilmesine karşıydı. Eşcinsellik hakkındaki yazılarda daha sonra standart olacak yaklaşım Müller’e aitti. Kitabında önce eşcinselliğin varsayılan psikolojik nedenlerinden, sonra da gözlenebilecek belirtilerinden bahsediyordu. Dış görünüşün her zaman yapılan ahlaksızlığı ele verdiğini düşünüyordu. Kişiyi belli eden özellikler arasında kızarmış gözler, zayıflık, bunalım nöbetleri ve dış görünüşe özen göstermemek vardı, bu liste de uzadıkça uzuyordu. Müller tüm cinsel sapkınlıkları ilintilendirmeyi denedi. Örneğin, mastürbasyonun eşcinselliğe neden olduğunu öne sürüyordu. Sodomi ve mastürbasyon iktidarsızlığa dolayısıyla da nüfus azalmasına neden oluyordu. Bu tür ahlaksızlıkları yapan erkek ve kadınlar, ya ahlak duygusundan ya da yurttaşlık sorumluluğundan yoksundular. Bu insanların bedenleri gevşek ve güçsüz olurdu.

O Gay; Ben de... Blog Yazarı

Ağızdan Değil Götten Nefes Almak



Öncelikle yukarıdaki resmi köpük üstünde kalp olarak görmeyip göt olarak görüyorsanız bence eşcinselsiniz lol :)) 

Bilim insanları; uzun süre tek gecelik ilişkiler yaşayan gaylerin (günde 2 paket sigara içerseniz 1 yılda cigelerinizdeki katran miktarı bu kadar olur stayl) zamanla götlerinden nefes alabileceklerini iddaa ettiler. (o.O) diye bir giriş yapmak için böyle bir başlık açmadım elbette hem öyle bişi de yok merak etmeyin ahahaha

Peki ne alaka nefes ve eşcinsellik derseniz birileri bu alakayı kurmuş artık reklam mı diyelim ses getirme mi diyelim gazete de şöyle bir başlık görsem tıklamazdım her halde;

"Nefes alıp vermenin önemi" (o ney len nefes alıp vermeden yaşanmaz ki biliyoz önemini geçiniz)

ama şöyle bir başlık olunca insanın dikkatini çekiyor haliyle;

"Gayler az nefes alıp erkekliklerini fark edemiyorlar" (hönk lan doğduğumdan beri demek yanlış nefes alıyordum amk boku yedik ah ulan ebem insan göte şaplak atarkene nasıl nefes alacağımı da fısıldar kulağıma de mi ama) ya da (ulan şu nefes alış verişimi bi bozayım da biraz da gaylere takılayım amk adamlar her gece birilerini buluyor hemi de beleş oh mis

ilgili uzman bu konuda şöle demiş;


"Sosyetede birçok ünlü ismin nefes eğitmenliğini yapan Nevşah Fidan, eşcinsellerin nefes alışkanlığını da şöyle değerlendirdi: "Bir kere hiçbiri karından nefes almıyor. Karna nefes almadıkları için erkek enerjisinin ve erkek gücünün farkında değiller. Bir eşcinsel arkadaşım seminere katıldı ve çok memnun kaldı. Nefes eğitimi her kesimden insana lazım."


lol

şu da linki

Adam gibi nefes alın erkek olun len biraz (hey allam)
O Gay; Ben de... Blog Yazarı

Freshman Car Wash



Freshman Car Wash, Andrew Christian Style

Geçenlerde arabamı yıkamaya götürdüm de malumunuz veçhile yapılan muameleyi kameraya çektim sırf size izletmek için buyrun (yerseniz) ahahaha

O Gay; Ben de... Blog Yazarı

CiwCiw



Ciwciw diyince hemen Fenerbahçe ile ilgili bir post beklediniz di mi ama alakası yok +ben Galatasaraylıyım zaten Her ne kadar oyuncularını say deseniz sayamasam da bir takım tutmadan olmaz.

ciwciw.com sevgili watcher nickli arkadaşımızın hayata geçirmiş olduğu bir site. İçeriği ise Eşcinsel İçerikli Filmler. 2006 yılından beridir faal. Ben de orada moderatörüm zaten. Bir çok Eşcinsel içerikli filmi Türk eşcinsellerine kazandırmış olmanın yanında bir çok çeviriye de ön ayak olmuş bir site olarak Türkiye'de tek diyebiliriz. Zira bir çok filmin içeriğine, linklerine ve izleyici yorumlarına erişebilirsiniz. QAF nin altyazı çevirilerinin temelini de burada attık zaten. Yıllardır çevirilmeyi bekleyen dizinin ite kaka ilk sezonunu çevirtmiştik arkadaşlara. Daha sonra 2. sezon çevirileri başladı burada bisexsie'e de katılmıştı çevirilere daha sonra black_lola nickli şahıs bir gazla tüm sezonu bitirdi de QAF bizlere kazandırılmış oldu.

Halen adını duymayan arkadaşlarımız olduğundan dolayı burada da bahsetmek istedim. 

Eşcinsel içerikli ilk izediğim film ise ABD Yapımı Latter Days idi. Bende o zamanlar çok büyük etkiler bırakmıştı halende sevdiğim filmler arasında sıralarım.


Yine beğenerek izlediğim filmlerden bir diğeri ise; Fransız yapımı Just a Question of Love;




filmi izledikten sonraki düşüncelerimi ise şöyle dile getirmişim;

Latter Days tan sonra beni en çok etkileyen filmlerden biriside bu oldu, Filmi izlerken kendimizden birşeyler bulmamak içten bile değil, yine biryerere alıp götürdü, özellikle ailelerin eşcinselliğe bakış açısı, out olma durumu, aile tarafından verilebilecek tepkiler....

Ailenize Out olmayı düşünüyorsanız mutlaka izlemelisiniz, ne kadar gerekli veya gereksiz bir durum kendi içinizde hesaplaşın artık....

Filmi çok beğendim, benden tam not yine sevgili watcher a çok teşekkür ediyorum bana bu filme ulaşma şansı verdiği için.... 


bir başka film ise tabii ki ABD yapımı Shelter;


daha var ama beni en çok etkileyenleri sizlere tavsiye ediyorum ki izlemedi iseniz mutlaka izleyin Son olarak ise yine ABD yapımı Prayers for Bobby; (mutlaka izleyin izletin)




buyrun bu da adı geçen forum sitesi;


http://forum.ciwciw.com
O Gay; Ben de... Blog Yazarı

Nefreti SİKTİR ET



Bugün başta ABD olmak üzere bir çok ülke de sırf eşcinsel olduğu için hor görülen, şeytan çıkarma ayinlerinde telef edilen, baskı altına alınan, darp edilen en nihayetinde de içinde vermiş olduğu savaş yetmiyormuş gibi dışarıdan gelen etkilerle de intihara sürüklenen gençler hızla artmakta. Olay ABD de olunca daha bir duyulur oluyor haliyle oysa her yerde bu var. ABD bu işi çözebilmek için Devlet Başkanı' da dahil girişimlerde ve kampanyalarda bulunmaya başladı bile.

Bir arkadaşımızda sağolsun bir blog açmış ve ingilizce kaynaklı videoları Türkçe çevirileri ile birlikte bizlere sunmaya başladı elbet bir gün Türkiye'de değişir umuduyla.

Değişimin olabilmesi için önce kafaların değişmesi lazım. En büyük düşmanımız da riyakarlık ve ötekileştirilme. Malum son zamanlardaki tartışma konusu "Dindar gençlik yetiştirme". Dün TV kanalları arasında zap yapar iken bir tartışma programına denk geldim hani olacak ya :)) neyse hocanın biri;

"ülkemizde yaşanan islam çok yanlış yaşanıyor müslümanlık bu değildir müslüman olan bir başkasının ne yaptığına karışmaz "senin dinin sana benim dinim bana" anlayışını benimser Allah'ın yarattığı her şeye saygılıdır ötekileştirnekten nefret eder" diyip "biz saygılı, kimsenin inancına karışmayan dikte etmeyen ötekileştirmeyen bir nesil yetiştirmeliyiz yoksa dini dikte eden bir nesil değil yaşam tarzı olarak madem müslümanız müslüman nasıl olmalıdırı öğretmeliyiz" ana temalı bir konuşma yaptı "helal valla iyi konuştu" hoca dedim kendimce sonra devam etti "bakın örnek vereyim Avrupa diyorsunuz eşcinselliği ele alalım her türlü sapıklık, kötülük, kötü düşünce, ötekileştirme, özendirme bunlarda böyle mi olsun istiyorsunuz" diyince "oha lan dedim çüşş" 

İşte riyakarlığın dik alası hem ötekileştirmeye karşı çık hem de alasını yap bu ne iş efendi? İslam dinindeki en büyük günahlardan birisi nedir "münafıklıktır" senin yaptığında münafıklığın dik alasıdır. 

Sen kimsin ki bir insana sırf cinsel yönelimi yüzünden olmadık yaftalar yapıştırırsın? Eşcinsel olan müslüman olamaz mı? Müslüman olan Eşcinsel olamaz mı? Neyin kafası? Sana veya sizlere bu tür sıfatları dağıtma hakkını kim verdi? Git kendince inancını da yaşa seks hayatını da yaşa dışlama saygı duy yanıma bile yaklaşma.

Bu yüzden çok feci 2 yüzlüyüz. Neden dinden konuya girdim çünkü kişi en çok dini inancı ve eşcinselliği arasında porble yaşıyor ve hayatına son veriyor. 

Bir blogta erkek giyiminden bahsetmiş paşam giyim tarzlarına falan sarmış küpeye falan ona da bir ara sararsam yazarım çok pis yapışırım bilemem :))) 

Velhasılı bu kadar dandik düşünceli insan müsvettesi arasından sıyrılmak ve ayakta durmak ise bize kalıyor o yüzden SİKTİR EDİN bu tarz kişi ve düşüncede olanları hangi dinden olursanız olun hem dininizi hem de eşcinselliğinizi yaşayın hiç birini baskılamayın. İçinizi en iyi bilen sizi yaratandır. Ne dedim sizi "yaratan" sonuçta sizi bu şekilde O yarattı.

Sözlerimden gaza gelip kucak kucak gezmeyin ama lol :D (gezerseniz de kendinize bana ne :D) Kendinizle barışık olun yeter. Hiç kimse ve hiç bir şey hiç bir düşünce sizden ve kendi canınızdan daha kıymeti değil.

Buyrun videoyu izleyelim NEFRETİ SİKTİR EDELİM bizden nefret edenlere inat.



http://www.changeturkey.blogspot.com/
O Gay; Ben de... Blog Yazarı