Bu site yetişkinlere yönelik bilgiler içermektedir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Ne izledim: Cruising (1980)




Selam;

Türkçeye "Devriye" olarak çevrilen film Alpaçino'nun belkide en az bilinen filimlerinden birisi olsa gerek. Ben bile dünyada yokken çekilen bu filmin konusunu hemen çorlayarak sizlere sunayım;

"The French Connection (1970) filmiyle türünde klasik olan bir polisiyeye imza atan yönetmen William Friedkin, Cruising ile 80’li yılların en çok tartışılan polisiye filmlerinden birine imza atıyor. Eşcinsel erkekleri vahşice katleden bir seri katili yakalamaya çalışan polis teşkilatı, Steve Burns’ü (Al Pacino) bu iş için görevlendirir. Görevi, katili yakalamak için her akşam gay barlara gidip eşcinsel gibi davranmaktır. Fakat bu gezintiler süresince kendisiyle ilgili öğreneceği çok şey vardır. William Friedkin’in, siyah deri ceketler, deri pantolonların arkasına sıkıştırılan mendillerle eşcinsel yönelim belirleme, gay barlardaki gotik atmosfer gibi tartışılan detaylar sunduğu filmde Al Pacino’nun, The Godfather’daki klasikleşen mafya babası görünümünden sonra bir eşcinseli canlandırması hayranları tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Pacino’nun gay barda adeta kendinden geçerek dans ettiği sahnenin başarısı ise hala hafızalarda yerini koruyor." Kaynak

Peki ben bu filmi ne zaman izlemişim 2010 yılında ve film hakkındaki düşnücelerim şu şekilde imiş;

Film konusunda da belirtildiği gibi sizi içine çekiyor ve filmi izlerken "yuh o zamanın tarihine göre oldukça açık bir film" diyebiliyorsunuz belkide sadomazoşist dünyanın gereği bu olsa gerek :P zira filmde nü kareler oldukça cüretkar.

sadomazoşist dünyasına daldığınız filmde ki bu dünya ile uzaktan yakından bir alakam olamaz (o.O) dip notunu da düştükten sonra filmin ne vermek istediğini pek anlamadım diyebilirim :D


seri cinayetler var, bu durumun peşine düşen bir polisimiz var ki bence polisimzde gizli eşcinsel zamanla bu durumdan kendiside rahatsız oluyor gizli duyguları ortaya çıktığından falan hani film acaba "cinsel birlikteliği yaşadıktan sonra girdikleri ruhsal bunalım ve çöküntü sonucu olanca homofobikliği ile bu durumunun (eşcinselliğinin)(!) nedenini kendisi ile birlikte olana mı yıkıyor da bunları yapıyor ya da böyle insanlarda var bunlardan uzak durun hele sadomazoşist'liğin dibine vurucam diye kendinizi olur olmadık kişilere bağlatmayın da diyor olabilir aslında bu film... velhasılı izleyin ve yorum yazın.

imdb den 6,3 alan filme puanım ise 6. Filmin yakışıklısı ise :O ne yakışıklısı be daha dünyada bile yoktum film çekilirken şimdi de o filmdekilerin çoğu puri olmuştur :D




Ogaybende Blog Yazarı

Ne izledim: Eastern Boys (2013)



Doğulu Çocuklar

"Doğu Avrupa çetesinin, bölgenin çeşitli yerlerinden farklı yaşlarda üyeleri bulunmaktadır. Paris'in tren garına giden ekip üyeleri, ne yapacaklarını bilmeden amaçsızca dolaşmaktadır. Bu esnada Daniel isimli iyi giyimli bir adam, gruptaki Marek adlı gence dikkat kesilir. Diğerleri gibi göçmen bir ailenin oğlu olan Marek'e yanaşan Daniel ona evine gelmesini ve para karşılığında kendisiyle birlikte olmasını teklif eder. Marek teklifi kabul eder ve evin adresini alır. Ertesi gün Marek, Daniel'ın lüks evine yapacağı ziyarette yalnız olmayacaktır. Ona eşlik eden Doğu Avrupa çetesi, Daniel için bir kabusun başlamasına neden olacaktır.Kaynak

spoiler vermeden ancak kaynaktan aldığım tanıtım yazısı ile tanıtılabilirdi film :). Filmi izlerken hep bir diken üstünde durma hali, "kessin bir şeyler olacak dur bakalım" düşüncesi "lan olm yapma"  gibi gibi söylentilerle gerilim altında filmi izliyorsunuz. Yönetmen bu durumu çok güzel vermiş izleyiciye. 

* artı filmdeki en küçük velet var ya heh onu sorgusuz sualsiz 10. kattan aşağı atmak geldi benim içimden sizin duygularınız ne durumda idi bi zahmet yazıverin :P :D

Film boyunca "ben olsam ne yapardım" sorusunu hep kendinize soracaksınız merak etmeyin. :)) Ayrıca tek gecelik ilişkilerin güvenirliliğini de benim "tehlikeye 1 adım daha yakınız" etiketim altında paylaştğım yazılarında haklılık payının olduğunu birkez daha göreceksiniz dünyanın neresinde olursanız olun. Tehlikeye 1 Adım Daha Yakınız (okumayanlar hepsini okuyun)

Bu film öncelikle kurmaca anlatısının mantığını izliyor ve birbirleri için hem tehlike hem de umut demek olan kaçakları anlatıyor. Tıpkı Daniel’in bu doğulu gençler karşısında korku ile arzu arasında kalması gibi, bu film de belirsiz, sınırda, uçta bazı duygu ve hallerin arasında gezinirken umarım pür coşkuya da uğruyordur.” –Robin Campillo (filmin yönetmeni)

film imdb'den 7 puan almış benim puanımda 7.

şimdi merakla beklediğiniz "filmin yakışıklısı" kısmına geldik di mi :))


Bu piç. (Daniil Vorobyov) - filmdeki Boss karakteri

iyi seyirler

Ogaybende Blog Yazarı

Porno Film İzliyor musunuz?


Evinizde böyle tatlı kediler varken nerenizle oynadığınıza dikkat edin ahahaha :D 

Bu arada yeri gelmişken her türlü hayvanı, cinsel istek ve arzuları için kullanan insanımsıları lanetliyorum.

Efenim uzun süredir anket yapmıyordum anketim geldi :P. Eh sizlerden de bir sürü mail gelince anket olarak şunu sor yok o olmaz bunu sor diye (yerseniz) ben de arasından birisini seçtim (yalan oturduğum yerden aklıma geldi :D) evet sorumuz çok basit dünyanın en hızlı izlenen konulu filmler ile aranızdaki ilişkiyi soruyoruz :)) Artık bana veya kime neyse. Olsun siz yine de dürüst olarak cevaplayın zira kimin hangi şıkka oy verdiğini göremiyoruz merak etmeyin :DDD


Anketimiz 15 gün askıda kalacaktır.

Ogaybende Blog Yazarı

Ne izledim: Xenia (2014)




Selam;

Yeni bir film ile karşınızdayım efenim. Bu sefer filmimiz gomşumuzda geçiyor :) Yunanistan topraklarında.

Annesi Arnavut hiç tanımadığı babası ise Yunan olan Danny; annesinin ölümünden sonra başka bir şehirde yaşayan abisinin yanına giderek babasını bulmaya çalışır. Babasını bulma yolundaki yaşadıklarına şahit olduğumuz Danny; kendi hayal dünyasında yaşayan ve yanından hiç ayrımadığı dert ortağı, yoldaşı tavşanı(!) ile birlikte çıktığı bu yolda aynı zamanda bir eşcinsel olarak karşımıza çıkıyor. Film Yunanistan'daki aşırı sağcı yunan faşiştlerini de ekran önüne getirirken yunan polisinin bu hareketler karşısında ne kadar pasif kaldığını aksine haklı olan tarafı göz altına aldığına şahit oluyoruz.

filmde;

- homofobi,
- ötekileştirme,
- farklı kılık kıyafet karşısında takınılan tavra,
- faşizme

de şahit oluyoruz. 

Herhangi bir aşk hikayesi yok ama feminen hareketleri olan ve toplumda "kız gibi" yaftası ile karşılaşması kesin olan Danny'nin öfkelendiği zaman ona yakışıtrılan! sıfatlardan farklı olarak "onların bile yapamayacağı" cesaretteki hareketleri ile izleyenelere tokat atması da cabası. 2014 Cannes film festivalinde "belirli bir bakış" ödülü için yarışmış.

filmin imdb puanı 7,2 benim punaım ise 7.

gelelim filmin yakışıklısına :D

Danny karakteri ile Kostas Nikouli; hoş olsa bile oyum yine bu filmde de abiye yani Ody karakteri ile Nikos Gelia gidiyor :))





Diğer LGBT Filmler
Ogaybende Blog Yazarı

Ne izledim: Jongens (2014)




"Film, içine kapanık sporcu bir genç olan Sieger’in (15) yaz tatili sırasında aşkı keşfedişini konu alıyor. Ulusal bayrak yarışı şampiyonasına hazırlanan Sieger, ilgi çekici ve öngörülemeyen biri olan takım arkadaşı Marc ile yakınlaşır. Sıradan gibi görünen arkadaşlıklarının arkasında Sieger içten içe Marc’a karşı yoğun hisler beslemeye başlar. Bu hisler karşılıklı olmasına rağmen; Sieger’in asi abisi, istenmeyen bir kız arkadaş ve Sieger’in yeni keşfettiği cinsel yönelimin getirdiği belirsizlikler, ikilinin aşkını gölgelemektedirkaynak

diye özetlemnmiş filmin içeriği. Filmi izlerken ilk hoşlandığınız kişiye karşı neler hissettiğiniz ne gibi şekil ve şemallere girdiğiniz :D falan aklınıza gelecektir. Filmde ne var;

- ilk aşk,
- ilk öpücük,
- git geller,
- içteki "gay değilim heteroyum" kavgası,
- kabullenme,

filmin sonlarına doğru spoiler vermeden açıkliim, masa başında baba, abi ve arkadaşı yemek yerken başrol oyuncumuz ayakta babasının "mutlu musun?" sorusuna verdiği cevap ve sonrasında "heh şimdi out olacak" diyerek heyecan ve korkudan kalbimin küt küt atması :) 

Televizyon için çekilmiş 2014 Hollanda yapımı filmimiz imdb'den 7,6 almış, benden ise 6 altı filmin ortalarından sonra olaylar geliştiği için başlarda hafif sıkılabiliyorsunuz. Filmdeki karakterler ise o tarafın insanlarının güneşi az görmelerinden mütevellit kumral, sarışın ve renkli gözlü :)

gelelim filmin yakışıklısına; dudaklar (özellikle yakın çekimlerde) ve gözler bir olay baş rol oyuncumuz Sieger (Gijs Blom);



demek isterdim ama diyemedim ben başkasını seçtim, filmi izlerken bu kime benziyor kime benziyor derken sonunda buldum ahanda şuna benziyo :D aşk-ı Memnu Bülent :P




gelelim ben kimi seçtim ahanda asi abi; Eddy (Jonas Smulders)






iyi seyirler...

Ogaybende Blog Yazarı

Otobüs Tekerleği ile Derin Muhabbetler? (vol.2)




evet xcoach' ın benimle yapmış olduğu röportajın 2. bölümünü de burada yayınlıyor ve bu yayınıda tarihin tozlu sayfalarına yolluyorum :)

ilk bölüm için tıkla


Yaşadığın şehirdeki durumlar nasıl? Çarka çıktığınız belli yerler var mı mesela?

Şimdi eşcinsel yaşantının sadece İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyükşehirlerden ibaret olduğunu sanıyoruz ama buralar gibi küçük şehirlerde de eşcinsel yaşam bir şekilde yürüyor. Büyükşehirlerin avantajı ise daha rahat görünür olmak ve eşcinsel ortamlara daha kolay ulaşabiliyor olmak, cafe, bar vs gibi. Küçük şehirlerde ise hornet, manjam, grindr ve benzeri uygulama ve siteler ile başka bir eşcinsele ulaşabiliyorsun. Ya da oluşturulan eşcinsel ortamına dahil edilerek. Gidilecek fazla yer olmayınca bu tarz küçük şehirlerdeki eşcinsellerimiz kendi aralarında toplaşıp birşeyler yapmaya çalışıyorlar eh ortama yeni katılan biriside diğerleri ile tanışmış oluyor falan. Bazı illere ait çark alanları duymuş olsam bile burada yok sanırım ya da ben bilmiyorum. Kaplıcalar var zaten o yetiyor isteyene :D 

Hoşlandığın insan tipi nasıl mesela?

http://ogaybende.tumblr.com adresine yönlendireyim seni :D

Genelde fotoları seçerek yayınlarım lakin hep kaslı, taş gibi erkekler olsun istiyoruz önce geç bi aynaya bak dimi :P lol 

Ayrıca tip benim için önemli değil önemli olan iç güzelliği olayı da koca bir yalan. Nasrettin hocanın kürkü misali, insanlar dış görünüşleri ile karşılanır, kişilikleri ile uğurlanırlar. Hepimiz dış görünüşe bakarız lakin içi çürük yumurta olan çok fazla. O yüzden bunu bildiğimiz halde bir -tip- takıntımız vardır :/

Hımm benimkisi kumral renkli gözlü olsun yanına da bir yayık ayranı olursa iyi olur :D 


Ne zaman yazmaya başladın?

ilkokul 1. ahahaha :D (senden ilk ne zaman çektin ya da en son ne zaman çektin diye sorular bekliyordum lol) (buradaki çekme eylemi kopya çekmek -yerseniz :D) söz konusu blog ise 09.12.2010

Seni en çok kimler takip ediyor?

Geçenlerde bir anket yapmıştım zaten, genelde eşcinsel erkekler ;) Buyrun buda o ve diğer  anket sonuçları

Biz eşcinseller, neden hepimiz farklı beden tiplerinden hoşlanıyoruz?

İnsan olduğumuz için olmasın :)) her şeyde farklılık gösteriyoruz tipte neden olmasın ;)

Kafama takılan bir soru var. Birileriyle dalga geçmek için sanki onu ötekileştiriyor yada aşağılıyormuş gibi davranıyorum. Kadın ayol, pasifff gibi. Bunu niye yapıyorum? Sen de yapıyor musun?

Bu konuyu geçen seferki mim de ele almıştık. Bazen isteyerek ya da istemeyerek homofobik olabiliyoruz. (kadınsılar yazmasın, ben erkeğim erkek arıyorum vs gibi gibi) Kendimi ele alacak olursam bazı bazı -tipe bak yea- deidğim oluyordur ://

Geçtiğimiz günlerde blogunun 4. yılını kutladın. Az çok biliyorsundur artık, insanlar senin blogunda neyi okumayı seviyorlar?

Beni okuyorlar başka ne okuyacaklar  :D tabii içerik olarak algılarsak soruyu; genelde cinsellik ve cinsel konular hit oluyor. 

Haftada kaç tane okur mektubu alıyorsun?

Eskiden çok fazla alıyordum, artık geç cevap vermeye başladığım için gelen mailler azaldı. En son biraz önce geldi bir tane bakalım onu geciktirmemeye çalışıcam. Aynı şekilde tumblr üzerinden gelen sorularda bekledikten sonra keyfim yerinde ise cevap buluyor maalesef :// acele etmek istemiyorum açıkcası, yazmak veya cevap vermek için değil gerçekten ciddiye alıp sohbet eder gibi yazmak için geciktiriyorum aslında ;)

Başka nerelerde yazıyorsun?

Bir kaç yerden teklif geldi açıkcası lakin ben sadece blogta yazıyorum. Zira çoğu zaman yazmak istemiyorum artık sıkıldım yani, işte estiği zamanlar da yazımı blog için yazıyorum o kadar :)

Gerçek hayattaki ilişkilerin nasıl? Kaplıcalar diyarında, hiç yüzyüze görüştüğün bir eşcinsel arkadaş çevren var mı?

Aramıyorum, aranmıyorum :D evet görüştüğüm kişiler var.



Blog dünyasında en çok trafiği sence ne çeker?

Hamamda ışıklar aniden söndü, kulağıma gelen seslerden irkilmiştim. Diğer kurnalardan gelen tas ve dökülen su sesleri 2-3 sefer daha devam etti ve ortalık neredeyse sessizliğe büründü, hafif hafif gelen uğultu seslerini bana doğru yaklaştığını düşündüğüm bir biri ile ritim halinde yürüdüklerini anımsatan takunya sesleri bölüyordu. Sesler iyice yakınlaşmıştıki ortalık yine sessizliğe büründü. Sanki dibimde birileri vardı, hissettmemle birlikte ürpermeme fırsat kalmadan bir el ağzımı kapatmıştı (o.o) töbe böyle bir konulu hikaye yazsam okuma, izlenme ve yorum rekoru kırarım mesela ahahaha (devamını isteyenler yorum yazsın lol :D)

en çok trafiği işte bu çeker :D

Ticarete atılmak istesen, yapacağın iş ne olurdu?
Cafe işletmek,

Oldu ki eline bir fırsat geçti, tarihi değiştireceksin. Nereden başlardın?
1990

Nasıl daha mutlu ve kendimizle barışık yaşayabiliriz?

Kendimizi sevmekle işe başlayabiliriz, o beni beğenmiyor burnum niye böyle ağzım neden şöyle gözlerim neden renksiz vs gibi. Seninde bazı bazı "neden küçük xCoach bamya olmak zorundaydı :((" diye gizliden gizliye ağladığını bilirim ama onunla pek işin yok ki öyle düşün yani kendini motive et falan :D ahaha demem o ki "kendinizi sevmekle işe başlayın" ;)

İlk kez bir erkekle seks yaptığın günün ertesi sabahı uyandığında hissettiklerini anlatabilir misin anımsıyorsan?

Anımsıyorsan ne demek yahu ben senin gibi kevaşemiyim :D Hissetme olayına gelince tıpkı mastürbasyon deneyimlerimizde -pişmanlık duyup- yine mastürbasyona sarılmak gibi seks sonrası da bu duygular olabilir tabiisi ;) Kiminle yattığınızdan tutunda nerede ne şekil yattığınıza göre büyük bir yelpazede değişir bu duygular diyeyim -bilemem- :)

Ait olduğun yer neresi?

Derken?

Mesela bir şehir, bir kişi yada yaşamayı hayal ettiğin bir yer... Ne bileyim. Gözünü kapattığında kendini nerede görmek istiyorsun?

Fransa, Almanya veya İspanya ülkelerinden her hangi birinde yaşamak isterdim, Yanımda da sevgilim olunca değme keyfime :D (Avrupa)

Bir kişiye ait olabilir misin?

Evet.

Gecenin geç bir vakti sokağa çıktığında neler hissediyorsun?

Öyle kafam esip gece vakti dışarı çıkmak gibi bir huyum yoktur. :P

Benim hakkımda ne düşünüyorsun? Çirkef, ucuz, paçoz, sıradan, ikinci kalite, dördüncü sınıf, aşağılık, sıradan, müptezel ve daha pek çok kötü sıfatı taşıyabilirim. Fakat, karşıdan sana nasıl görünüyorum?

Seni reelde tanımıyorum ama kelimeleri iyi kullanıyorsun, hoşuna giden kelimeleri tekrar tekrar kullanman da hoşuna gidiyor, maziye ait anılarını çok rahat ve detaylı anımsıyorsun ayrıca bir çirkeflik ve keaveşelik yanında var.

-the end-
Ogaybende Blog Yazarı

Otobüs Tekerleği ile Derin Muhabbetler???



Selam;

Başlığa bakıp "ne alaka ya" diyerek üstüne de yukarıdaki resmi görünce "o.O" şekline dönen yüzünüzü görür gibiyim :P Aynen bu kafa karışıklığında birisi benimle röportaj yaptı ve kendi blogunda da yayınladı. Tabii ucuz ve kenar mahalle blogu olduğu için biliyorum bir çoğunuzun haberi olmadı :D bu vesile ile teeeee 2014 Kasım ayında sorularına cevap verdiğim 2015 Şubat ayında da blogunda yayınlayan blogger'ın blogu; adab-ı muaşerete pek uymadığı için kapatılması an meselesi yazık olup gidecek en iyisi benim blogumda da dursun diyerekten ilgili "muhabbeti" buraya alıyorum.

Kendisine "xcoach" dediği için "açılımı otobüs tekerleği" başlığı öyle seçtim. Yukarıdaki footgrafta tam olarak kendisini anlatıyor ;) kendisi otobüs, kamyon, tır ve bu araçların sürücülerine hasta aynı zamanda kendiside bir bear. Takım elbise fetişi var, ayakkabı olayına çıldırıyor taş gibi birisi olsun ama ayakkabısını beğenmesin :O yüz vermez. (yersen) Her girdiği iş ortamında sorun kendisinde değil mutlaka onu kıskanan ve yerinde gözü olan birisindedir :D çok iyi gözlem yapar kelimelerle iyi oynar, Türkiye'nin tüm hamamlarında tüm kurnalarında tüm göbek taşlarında izi vardır (looool) (bu kadar reklam yeter blogun birazda olsa prim yapar artık) ;)

Blog olaylarına girişmeden önce yazmış olduğum e-disco isimli forum sitesinden tanırım kendisini. Yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa bile sanal ortamda iyi kötü bir birimizi görür selamlaşırız (kür) bu sebeple başta sorular o yönde gelmiş olsa bile sonradan bloga ve kendim hakkımdaki sorulara döndü benden birşeyler bulacaksınız yani fazla uzatmadan aktarmaya (çorlamaya) başlayayım. Kendisi bana "benimle de röportaj yapar mısın?" diye sorduğunda "evet neden olmasın" diye cevap vermiştim aldığım tepki şöyle bişi idi :D



Cybers içini derin muhabbetlere döküyor

e-disco.net'ten kader yoldaşım, çok sevgili arkadaşım (?), internetteki en popüler LGBT bloglarından birisini yazan (burada kıskançlıktan çatlıyorum) O Gay Bende, bana şık ve detaylı bir röportaj vermeyi kabul etti (yoksa elimde otogarda p olurken gizlice çekilmiş fotoğrafları olduğundan değilO Gay Bende' yi daha iyi tanımak ve onun hakkında şimdiye kadar hiç bilmediğiniz kirli gerçeklerle yüzleşmek için bu röportajı kaçırmayın.

Cybers ile başlayalım... Nereden geliyor cybers rumuzu?

Cybers rumuzu kıskanılan bir rumuz idi :D biliyorsun e-disco'da yapılan enler yarışmasında "en beğendiğiniz nick" dalında yazanlar olmuştu. Nereden geldiğine bakarsak internetin ilk keşfi ile -lol- mirc gibi chat programları bir anda patladı tabii bu patlama ile cybersex (sanalseks) patlaması da yaşanmış oldu, ben cybersex nickindeki -ex kısmını attım. Eh ortamımızda sanal ortam olunca Cyber-s nickini kendime seçtim.


Seninle ilk tanışma hikayemiz, Türkçe yayın yapan en iyi eşcinsel forumlarından birisi olan e-disco.net'in sonlarına doğruki parlak zamanlarına dayanır. Nasıl tanıştın orayla?

Konumuz blog ve bloggerlık ama madem sordun cevaplayalım :P. Ben e-discoya 2005 yılında üye olmuştum. Disco da zaten 2004 yılında falan kuruldu. Herkesin burun kıvırdığı varoş bulduğu ama mutlaka birer tane hesapları bulunan gabile.com sitesinin forum kısmıda vardı. Forum kısmında 2 sene kadar adminlik yapmışlığım vardır, gabile.com'un kurucusu baysanal ile iletişim içerisindeydim zaten, daha sonra forumun cılkı çıkınca sadece okuyarak takip etmiş olduğum, yazılarını ve yorumlarını beğendiğim e-discoya üye olmaya karar verdim. Böylece gabilenin forum kısmını kendi haline bıraktım :)) e-disco benim ve bir çoğumuz için okul oldu. Her akşam mutlaka online olurdum. Daha sonra forum olaylarının modası bitince ve konuşulacak her şey konuşulup doyuma ulaşınca forumda bitmiş oldu ://


Sana ne kattı e-disco.net?

Şu an blogumdan yapmaya çalıştığım bilgilendirme olaylarını ilk orada keşfettim. Kendimi ve eşcinsel ortamı tanımam, kendimle daha barışık olmamı sağlayan yer orasıdır dersem abartmamış olurum.


İlk geldiğim günkü dram dolu iç döküşümü düşünecek olursan eğer, o günden bu güne kadar bende değişen neler var?

O günlerde foruma nasıl geldin açıkçası hatırlamıyorum :D. Ama bir kevaşe olacağın o günlerden belli idi. Clubber 1 sen 2 ahahah blog olayları forumda da baş göstermişti. Benim bile bir blog denemem var o zamanlardan kalma :D funky falan vardı, senin de vardı sanırım o  zamandan bu zamana ve ayakta kalan bir tek senin blogun var sanırım :)) (abboow nasılda sallamışım :D)


e-disco.net'te kendine örnek aldığın biri var mı, sen birilerine örnek olmuş musundur?

Yok. Ben nev-i şahsına münhasır bir üyeydim :)) Bir çok forum üyesi gibi büründüğüm bir rol-model yoktu o yüzden birilerine örnek olduğumu düşünmüyordum, kendim olarak vardım hep ;)


Ayol Mualla var ya? Mualla ile aranızdaki ilişkinin seviyesi nedir, onda ne buldun?

Ah ah muallam, o avatarı halen gözümün önünde, yapmış olduğu radio programı halen kulaklarımda, patlıcan soyarken benim aklına geliyor olmam, funky ile çatırtayan ve nihayet biten ilişkileri :D teselliyi benim kollarımda ve penissssaskff öhüm evet ne diyorduk bulması :D Lakin bu röportajı okuyanlar neyden bahsettiğimizi bilemeyeceğinden dolayı forum çemberinden çıksak diyorum :)




Kendini nasıl keşfettin?

Topum inşaata kaçmıştı. :P 4-5 yaşlarıma kadar inemiyorum o zaman neler hissediyordum falan ama ilkokul 1. sınıfta sıra arkadaşım Ömer vardı. Elimi Ömer'in poposunun altına koyardım (o.O) bu hoşuma giderdi ve neden yaptığımı bilmezdim o da ses etmezdi :D şimdi düşünüyorum da neden öyle bir şey yapmış olabilirim bilmiyorum :P. Ayrıca sınıf öğretmenimizin oğluna aşık olmuştum tabi o zaman onun adının aşk veya hoşlantı olduğunu ve neden böyle olduğunu bilmiyorum.  Onunla arkadaş olma isteği, adını ezberlemem, o top oynarken onu izlemem falan adı Ufuk idi ve 3. sınıfa gidiyordu benden 2 yaş büyüktü yani. Bu hislerin adını tam olarak koymam ise "bir erkeğin başka bir erkekten hoşlanabileceğini ve bunlara da homo dendiğini" öğrendiğim an olmuştur. Hatta homo yu unutmamak için OMO dan aklıma gelsin diye aklıma not etmiştim ahaha homo-omo adlı yazımda da mevcuttur bu olay.


Keşif sürecinde sana örnek olan kimler vardı?

Bu süreçte yanımda birileri yoktu ama benden 1 yaş büyük olan komşunun oğlu ile seks konuştuğumuz zaman homo, lezbiyen, hetero kavramlarını ondan öğrenmiştim. Başka bir erkeğe ait 5. sınıfta sınıf arkadaşımın bir birimize pipilerimizi gösterelim mi (o.O) demesi üzerine okul tuvaletine gidip arkamızı dönüp pipimizi çıkardıktan sona 1-2-3. diyerek bir birimize dönerek göstermiş olduğumuz bamya haricinde :D görmüş olduğum 2. penis ona aittir hem de ereksiyon olmuş halde :O ayrıca porno dergilerinde de kadın resimlerinden çok erkek resimleri ilgimi çekiyor idi. (lan blogumda yapmadığım çoğu itirafı burada yaptım aaaa)


Blog yazmaya ne zaman ve nasıl karar verdin?

Forum olayının bitmesi ile internette bir boşluk doğdu benim için bir şeyler okumam lazımdı eşcinsellik üzerine. Daha sonra bazı blogları okumaya başladım. Aklımda kalan tek blog Ali abinin blogu idi. Bir biseksüelin hayatımı yaşamımı anılarımı öyle bir ismi vardı hatta bak ismi aklıma gelmedi. Daha sonra önceden de bir blog denemem var ben neden eşcinsellik üzerine yazmayayım dedim ve 2010 yılının Aralık ayında blogumu açtım.


Cybers'in O Gay Bende; gibi bir kullanıcıya dönüşümü nasıl gerçekleşti?


İşte burada blog adının nereden geldiğini de anlamış olacaksınız. Blogumdaki ilk yazımda da belirttiğim gibi. Karşılaşmış olduğum özellikle facebook profilleri, gabile, manjam vs gibi sitelerdeki profiller, eşcinsellik üzerine yazılmış yazılar falan canımı sıkmıştı. Eşcinsellik yanlış lanse ediliyordu çoğunda, milletin kafasında bazı kalıplar vardı o kadar. Ben de bu kalıpları yıkmak istedim kendimce kelebek misali. 1 kişinin kafasında bile farkındalık yaratırsak ne mutlu. Böylece O gay ama ben de gayim ve hepimiz bir değiliz kafası oluştu bende. Daha sonra örnekler vererek o gay ve bunları bunları yapıyor, söylüyor, düşünüyor ben de gayim ben de şöyle düşünüyorum diyerek böyle bir farkındalık yaratayım dedim ve isim oluşmuş oldu :)

Kendine biçtiğin cinsiyet rolün nedir?

Bir erkeğim ve gerek cinsel, gerek duygusal olarak yine bir erkekten hoşlanıyorum.


Devamı için tıkla...
Ogaybende Blog Yazarı

Yaşasın Geyler Diye Bağırmayın! mı???




Selam;

canım istemeyince bloga yazmıyorum ki "yazmak için yazmış gibi" olmayayım diye o yüzdende yazılar geç geliyor can cağızlarım (kime neyse) teeee vakti zamanında bir arkadaşımız(!) içinde barındırdıklarını connected2.me hesabıma kusmuş kaçmış :P bende cevabımı blogtan vereyim hoş haberi bile olmaz dedim ama onun gibi düşünenler(!) için de genel bir cevap olsun. Sizde yorum kısmından

"çocuk haklı beylerrr" ya da "hımmm tamam cınıms bye " gibi cevaplar verebilirsiniz :P ya da ağzına sağlık ogayyy seni seviyorum kalp falan da olur :D Önce o mesajı görelim;

"sana cok net bisey sorucam va ayrica bisey diyecegim. ben de geyim ve hani kendimi BAKIN BEN GEYIM YASASIN LGBT HEY HEY diye bagirmiyorum. etrafimdakiler de gey oldugumu biliyor, ayrica feminen falan da degilim, sevgilim de var; ama abi bu heyecaniniz ne ben onu anlayamiyorum. hani ben ne pride parade'e katiliyorum, ne lgbt right hakkinda bisey yapiyorum sizin yaptiklariniz bana cok lame geliyor ve isin dogrusu komik hani cinsel yonelim olarak bisey bireyde varolduktan sonra bunu aktivistiklik haline getirmek hos degil toplumdaki homofobiyi arttirmaktan oteye gitmiyor yani oyle bir noktaya geliyor ki artik Lgbti activism olayi, insani kimlik falan kalmiyor ortada :D ne meslekle ozdeslesebiliyorsun ne baska seyle ben mesela suan staj yapiyorum, calistigim yer lgbt-friendly bir yer ve ben hani herkes tarafindan biliniyorum ama kimseye de cikip YASASIN GEYLER YASASIN TRANSLAR diye bagirmiyorum cunku cok sacma bence bir insan cevresnini kendini kabul edenlere gore kurmali bunu uzun suredir birine yazmak istiyodum yaptim suan"

demiş. Mesajı okuduktan sonraki yüz ifademi biğber yukarıda temsili olarak vermiş efenim :P

Öncelikle arkadaşa sevgilisi ile uzun bir birliktelik diliyorum ve soruyorum acaba onunla nasıl tanıştı? Genç turkcell'in reklamındaki gibi "harekete geçmezsen kaybedersin" gazı ile gaza gelip masasına gitti öyle mi tanıştı "ben gayim" demiyor ya -lol- neyse ben bir kaç madde ile kendimce cevap vereyim madem sormuş.

- kimse "deli sikmiş gibi" ortalıklarda "ben gayim heyoooo heyooo bakın bakınn" diye bağırmıyor cicim, senin bahsettiğin "GÖRÜNÜR" olmak ;) Gerek reel hayatta gerek sanal ortamda o iş tamamen farklı bizler daha çok işin GÖRÜNÜR OLMAK kısmı ile ilgileniyoruz.

- feminen olup olmamak eşcinsellik ile bağdaşlatırılabilecek bir şey değil her zaman dediğim gibi her gay feminen olmak durumunda olmadığı gibi her feminen olan bireyde gay değildir. hoş ben sende biraz feminenfobi gördüm gibi ;)

- "abi heyecanınız ne" derken ne ve nasıl bir heyacan gördün bilemiyorum aktivistlerde lakin O gay-friendly dediğin iş ortamını da O çevrendeki "seni bilen" arkadaşlarının davranışlarını da bu gay aktivistlere borçlusun kuzum. 

Eğer aktivist arkadaşlarımız bu yaptıklarını yapmasalardı; Toplumdaki bazı kalıplardan kurtulamaz idik. O arkadaşlarının kafasındaki "her insan eşcinsel olabilir" düşüncesinin yerine "gayler = kadın" "kadınsı kanka hepsi" "göt veren" düşünceleri halen dönüyor olacaktı. 

Eşcinseller; Halen ve halen özellikle Türk dizi - film ve basınında tek tipleştirilen ve "nonoş" yakıştırması yapılmaya çalışılan kişiler. Aktivistler sayesinde "Fatih ÜREK" * (!) kalıbını millete pompalayan kafaların yerini "kızların bile dibinin düşeceği 2 tane sakallı bıyıklı erkeğin yatakta öpüşebileceği" erkek eşcinsellerin görüntüsünü izler olduk. Hoş o kafalardaki çerçevelere uymadığı için dizide yasaklanmadı mı zaten. Yani "kafanızı kumdan çıkarmayın yassak" kafası aynı seninkisi gibi ;)

Kafanı kuma gömerek "yaşasın geyler yaşasın translar" diye bağırmasa idin o kafan o kumdan hiç çıkmazdı. 

"El alem ne der" zihniyetindeki düşüncen "toplumdaki homofobiyi artırmaktan başka ne işe yarar" ile dışa vurmuş :/  Aktivist bireylerin sayesinde homofobi sadece "aşırı" uçların meselesi oldu yoksa inan herkes senden nefret ederdi.

Artık millet; komşunun oğlu, kendi oğlu, okuldaki öğretmen yada kontrole gittiği doktorun bile eşcinsel olabileceğini düşünebiliyor. Olay eski kalıp ve kafada kalsa idi eşcinsellik "Fatih ÜREK" ile sıkışıp kalacaktı.

"İnsan kendisini çevresine göre kurmalı demişsin, hayır aksine kurmamalı doğru bildiği şey için çevresini KENDİNİ KABUL EDEBİLECEK şekilde EĞİTMELİ"

sen ve senin gibi düşünen bireylerin bile eşcinsel yönelimi daha iyi anlaması için yazıyor, çiziyor ve elimizden geldiğince yol gösteriyoruz. 

** Fatih ÜREK dedim ama kendisine karşı her hangi bir ötekileştirmem söz konusu değildir, tek tip kalıbın daha iyi anlaşılabilmesi için öyle örneklendirdim.
Ogaybende Blog Yazarı