“Çünkü
yaşam, el-âlemden ve diğerlerinden daha kıymetli”
Bu konuyu daha önceden defalarca blogumda ele almıştım, önemli ve
hassas bir konu olduğu için tekrar tekrar ele almakta fayda var. Maalesef nice hayatlar bir hiç uğruna “çevrelerindeki kalabalıklara rağmen yalnız
hissettiklerinden” yitip gidiyor.
Hiç bir
şey, ama hiçbir şey sizden, sizin yaşamınızdan ve sizi bekleyen güzel yıllardan
daha önemli ve öncelikli değil. Gelin öncelik verdiğiniz kavramları teker teker
ele alalım;
Aileniz mi?
Elbette
aile hepimiz için değerli bir kavram. Varlıklarının değerini yokluklarında
anlıyor insan. Ayrıca hepimiz için eğitim ve öğretimin başladığı ilk basamak.
Çoğumuz için dünya bir tarafa ailemiz bir tarafa. Bizi dünyaya getiren
ebeveynlerimiz, bizi büyütmek ve yetiştirmek zorundadır! Bu zorundalık,
yaşamımız boyunca bizlerin her şeyine karışacakları anlamına gelmemeli. Karar
mekanizmasından çok destek mekanizması konumunda olmalılar. Ne ailemizi
karşımıza almalı ne de üzerimizde baskı kurmalarına izin vermeliyiz.
Bu
konudaki diğer bir çekince ise; “eşcinsel olduğumu ailem ya duyarsa”
endişesidir. Öncelikle kimsenin; gerek aile gerekse arkadaş çevren olsun, senin cinsel yöneliminle ilgili bilgileri
bilmek gibi bir zorunluluğu yoktur. Olumlu bir ortam yakalamadıktan ve kendin açılmak istemedikten sonra kimseye bir şey kanıtlamak ve açıklama yapmak zorunda
değilsin. Ayrıca; hiç kimseye; “ailem beni bilmiyor, bilirlerse mahvolurum”
gibi ileride sıkıntı çıkarabilecek ya da kötü niyetli kişilerin şantaj
malzemesi olarak kullanabileceği bilgileri ellerine koz olarak verme. “ailem
biliyor ve sorunumuz yok” demek en basit olan yol olsa gerek. Buradaki
kritik nokta senin kendini ne kadar kabul ettiğin ile alakalıdır. Yoksa “ailem
ne der” demek bana göre; kendi varlığını kolay kabullenememenden dolayı kendine kestiğin bir ceza ve kaçış noktası. Ailen psikologa gitmeni istiyorsa
git. Bugün gerçek manada işini yapan birçok psikolog, işinin uzmanı ve şarlatan
değil. Senin sayende ailenin de bilinçlenmesini sağlayabilirler. Ayrıca sen
bile kendi kafandaki kıyıda köşede kalmış cevapsız sorularına cevap
bulabilirsin.
Kendi
ayaklarının üzerinde durup, kendi kendine yeter olduğun bir zaman, ailenin
yanından zaten ayrılacaksın. Senin kendine zarar vermen ya da canına kıyman “kimseye”
ders vermeyecektir ! Ve kimse daha “iyi” birisi olmayacaktır ve “kimsenin”
düşünceleri olumlu veya olumsuz yönde değişmeyecektir. Olan seni bekleyen güzelim yıllara ve “kıydığınla kaldığın” canına
olacaktır. Her bunaldığında “daha iyi olacak” demeyi, 1 sene, 5
sene veya 10 sene sonrasını düşünmeyi, geleceğe dair planlar kurmayı, hedefler koymayı ve o hedefler uğruna çalışmayı öğren.
Okulunuz mu?
Bi dakika kusup geliyorum. Bugün geriye bakıp
düşündüğümde ortaokuldan 1, liseden 4, üniversiteden ise 6-7 tane görüştüğüm
arkadaşım var. Hani nereye gitti o kıyamet gibi kalabalık olan sınıf mevcudu,
-hiç. Okul bittiği zaman onlarda bitiyor. Bir daha hayatının en ufak köşesine
bile dâhil olmuyorlar. O zamanlar kafana taktığın kişiler için gülüp geçiyorsun
“neden
kendimi üzdüm ki” demek kalıyor geriye. Öyleyse ileride yanından geçse
dahi dönüp bakmayacağın kişilere şimdiden kafayı takman yersiz. Sen onları ne
kadar umursamazsan onlar o kadar kuduracaklardır. Dene ve gör.
“bizleri ötekileştirenler, ötekileştirdikleri şeyin
ezikliğini çeken eziklerdir”
Nasıl mı? Sen daha zekisindir, daha mantıklı, daha
popüler, daha bakımlı. Gözlük takan ama sınıfın en çalışkanı olanı “inek”
diye etiketlemedik mi? Yada hırsımızı alamayıp “dört göz” diye. Çünkü biz
tembeldik, o çalışkan ve kendi ezikliğimizi onu ezerek yok saymaya ve ondan
üstün kılmaya çalıştık. Peki sana “ibne” ya da “top” diyorlar. Neden
diyor olabilir? Ya; daha bakımlı ve giyimine özen gösteriyorsundur ya daha
kibar ve saygılısındır ya da karşı cinsle çok iyi anlaşıyorsundur. Sonuç yine
kıskançlık ve hasetle söylenmiş sözde hakaret kelimeleri. Bunlar mı senin
canını sıkan? 3-5 yıl içerisinde ömründe tekrar görmeceğin eziklerin taktığı
sıfatlar mı? Ne yazık!. Hiç biri senden daha kıymetli değil. Bu gibi insanlar
kendi kusurlarını perdelemek için etrafında toplanan birkaç şakşakçı ile tatmin
olan ötekileştirme meraklısı “ötekiler” değil mi? Kaçmak yerine bunların üzerine git. Yeri geldi mi kulaklarını
tıka, duyma, umursama yeri geldi mi de “Evet öyleyim ne olmuş de”. Senin
kendine zarar vermen ya da canına kıyman “kimseye” ders vermeyecektir ! Ve
kimse daha “iyi” birisi olmayacaktır ve “kimsenin” düşünceleri
olumlu veya olumsuz yönde değişmeyecektir. Olan
seni bekleyen güzelim yıllara ve “kıydığınla kaldığın” canına olacaktır. Her
bunaldığında “daha iyi olacak” demeyi, 1 sene, 5 sene veya 10 sene sonrasını
düşünmeyi, geleceğe dair planlar kurmayı, hedefler koymayı ve o hedefler uğruna
çalışmayı öğren.
Arkadaşlarınız mı?
Birçoğu yüzlerine maske takmış günü kurtarıcılar. Peh
!. Etrafında maskelerini takmış sözde
arkadaşların olacağına, seni sen olduğun için seven 1-2 dostun olsun daha iyi. Özellikle
ergenliğin vermiş olduğu heyecanla karı – kız muhabbeti yapıp senide içlerine
çekmeye çalışanlara karşı bir şeyler ispatlamak zorunda değilsin. Dinle, gül,
geç, uydur. Okul kısmında dediğim gibi sana lâkâp takmaya kalkanları TAKMA. Bu kadar basit. Ayrıca bizler birer oyuncak peluş değiliz kimsenin oyuncak peluşu olma.
Senin kendine zarar vermen ya da canına kıyman “kimseye” ders vermeyecektir ! Ve kimse daha “iyi” birisi olmayacaktır ve “kimsenin” düşünceleri olumlu veya olumsuz yönde değişmeyecektir. Olan seni bekleyen güzelim yıllara ve “kıydığınla kaldığın” canına olacaktır. Her bunaldığında “daha iyi olacak” demeyi, 1 sene, 5 sene veya 10 sene sonrasını düşünmeyi, geleceğe dair planlar kurmayı, hedefler koymayı ve o hedefler uğruna çalışmayı öğren.
Senin kendine zarar vermen ya da canına kıyman “kimseye” ders vermeyecektir ! Ve kimse daha “iyi” birisi olmayacaktır ve “kimsenin” düşünceleri olumlu veya olumsuz yönde değişmeyecektir. Olan seni bekleyen güzelim yıllara ve “kıydığınla kaldığın” canına olacaktır. Her bunaldığında “daha iyi olacak” demeyi, 1 sene, 5 sene veya 10 sene sonrasını düşünmeyi, geleceğe dair planlar kurmayı, hedefler koymayı ve o hedefler uğruna çalışmayı öğren.
Sevgiliniz mi?
Elbette
en can sıkıcı konulardan birisi ama “can
alıcı” değil. Bihter’in “ölüyorum anlasana” kafası ise hiç
değil. Biliyorum aşk çok zor üzerine de çok yazdık. Ama zaman her şeyin ilacı
değil mi zaten. En nihayetinde nefret bile etmeye başlıyorsun. “Bunun
için mi döktüm göz yaşları mı, bunun için mi yedim bitirdim kendimi”
diyerek kendinize kızma garantisi bile veriyorum. O yüzden ETME! Sevgilim olmuyor, çok çirkinim diye de üzülmenin anlamı yok. heleki günümüzde. Özellikle appsler üzerinden kurulan ilişkilerin en kısa sürede çatırdaması normaldir. Hep dediğim gibi kolay ulaşmak hızlı tüketimi yanında getiriyor. İlişkiler sadakatsiz. Elbette bir gün seni sen olduğun için seven ve senin onu sevdiğin gibi sana sevgi dolu gözlerle bakan birileri çıkacaktır. TERK edilsen dahi senin kendine kıyman ONU üzmeyecektir / üzülse bile 1 aya gelmeden herkes unutur / unutulur sense toprak olduğunla kalırsın. Varsa üzerindeki ölü toprağını silk ve yaşamanın ayrı noktalarından zevk almaya bak mesela bir KEDİ yada kimi zaman ailenden bile sadık olabilecek bir KÖPEK sahiplen.
Din mi?
Elbette ilahi bir dine inanan birçoğumuz için, içinden
çıkılması en zor ve çetrefilli konu din. Din olarak İslamiyeti seçmiş
biri olarak burada vaaz vermek, âyet yorumlamak, hadis tefsiri yapmak benim
görevim değil yapamam da. Tıpkı çevremizdeki birçok kişinin bu konuda ahkâm
kesemeyecek olması gibi. Zira hiç kimsenin Tanrı adına hüküm vermesi kendini
O’nun yerine koyması kabul edilemez. Kimin ne gibi bir hesaba çekileceğini
ancak O bilir. Günahın büyüğü / küçüğü olmaz. İntihar etmek en büyük
günahlardan ise sen eşcinsel olduğun için intihar ettiğin zaman arınmış mı olacaksın?
Madem din ile eşcinselliğini barıştıramadın ve intihar
etmeye karar verdin, bu kararın sonucu – sebebinden daha ağır değil mi? Bugün
alkol, sigara, hırsızlık, dolandırıcılık, komşu hakkını çiğneme, kul hakkını
yeme vs vs bana göster bakalım bunlardan soyutlanmış birisini. Ya da sana “günahkâr
eşcinsel” diyenlerin eteklerindekileri bi dökelim bakalım ortalığa. Ben
eşcinsel olarak günahkâr olmadığımı düşünüyor, eşcinselliğimi bahane ederek
dinime küsmüyorum. Hesabımı yüce yarada bırakıyorum. Bence sende öyle yap.
Kimse Tanrıcılık oynamasın ! .
artık YETER, bu ölümlere bir DUR denilmesi gerekiyor bunu diyecek
olanda bizleriz, sizlersiniz
Biraz
sağlam irade, ne yalnız ne de yanlışsınız.
Yaş
aldıkça kafanızdaki sorular daha bir yerli yerine oturacaktır.
Psikologa gitmeye çekinmeyin,
Okul rehberlik hocaları ile iletişime geçmeye çekinmeyin,
Hayatlarınıza son vermek çözüm değil; hayal edin, en sevdiğiniz kişiyi düşünün ama asla ölüm hayallerinizi süslemesin…