Selam;
Üniversite Öğrencilerinin Eşcinsellik Konusundaki Görüşlerinin İncelenmesi konulu makaleyi yayınlarken uzun gelir üşenir okumazlar bunlar şimdi diye :D bir kısmını daha sonra yayınlarım diye ayırmıştım :) 2004 yılında 90 kişilik üniversite öğrencilerinin arasında yapılan anket sonucu pek iç açıcı çıkmamıştı. Yorumlarda da konunun eksik yönleri olduğu yönünde geri bildirimler aldık falan. Şimdi makalenin son kısmını yayınlıyorum belki de olayı açıklayan en can alıcı bölümü burası idi :)
TARTIŞMA
Genel olarak
bakıldığında daha önce eşcinselliğe ilişkin yaklaşımlar konusundaki
araştırmalarda görüldüğü gibi bu çalışmada da eşcinselliğe yaklaşımın
daha çok olumsuz yönde olduğu görülmektedir.
Geçtiğimiz 30 yıla oranla tutumların
daha az olumsuz hale gelmesine karşın
özellikle son 10 yılda çoğunluğun hala eşcinselliği kabul edilemez
bulduğu belirtilmektedir. Bunlara ek olarak bu olumsuz tutumlar zaman
zaman sözel ve fiziksel saldırganlık
hareketlerine dönüşebilmektedir. Gay ve lezbiyen üniversite öğrenciler ile yapılan
çalışmada belirtildiğine göre, öğrencilerin %50 ‘si eşitlikçi olmayan yorumlara
kulak misafiri olduklarını, %26’sı kişisel sözel hakaretlere uğradıklarını, %
26’sı fiziksel tehdit ile karşılaştıklarını ve % 23’üde tecavüz kurbanı
olduklarını belirtmişlerdir.
Bu tür önyargılar niçin vardır?
Önyargıların en
önemli kaynağı kültüre özgü cinsiyet inanç sistemidir. Cinsiyet inanç sistemi, erkekler ve kadınlar
hakkındaki inanç ve düşünceler seti olarak tanımlanmaktadır. Bu
araştırmanın örnekleminde cinsiyete göre dağılıma bakıldığında erkek
katılımcıların kızlara oranla daha az olduğu görülmektedir. Buna karşın erkek
katılımcıların tutumlarının özellikle kendi hemcinslerinin eşcinselliğine karşı
tutumlarının kızlara oranla belirgin bir şekilde daha olumsuz olduğu dikkati
çekmektedir. Genellikle geleneksel kültürlerde heteroseksüel erkeklerin,
heteroseksüel kadınlara oranla eşcinselliğe
daha olumsuz yaklaştıkları görülmektedir. Erkekler, erkek
eşcinselliğinin, maskülenliği tehdit ettiğini ifade etmektedirler.
Eşcinselliğe ilişkin önyargının oluşumunda kültürün önemi vurgulanmaktadır.
Kültür kabul etmiyorsa, eşcinselliğe karşı önyargının arttığı ve olumsuz bir tutumun ortaya çıktığı
görülmektedir. Toplumun bakış açısının, doğrudan
bireyin bakış açısını etkilemekte olduğu, olumsuz tutum değişimi için sosyal
iletişimin önemli olduğu düşünülmekte ise de yapılan çalışmalar eşcinsel bir
bireyle iletişime giren bireyin onu tanımış olmasına karşın olumsuz tutumunun değişmediğini göstermektedir.
Eşcinselliğe karşı suçlayıcı ve olumsuz
tutumları açıklayan yükleme-değer kuramı insanların bazı olayları kontrol
edebilmesi ya da edememesine bağlı olarak nedensel açıklamalarda bulunmaktadır. Tablo 1 de eşcinselliğin nedenine ilişkin görüşlere bakıldığında, dışsal nedenlere yükleme yapan ve olumlu yaklaşımlara sahip
olan kişiler arasında paralellik olduğu düşünülmektedir.
Eşcinselliğin yakınlık bağlamında
değerlendirilmesine ilişkin bulgulara bakıldığında, aileden birinin eşcinsel
olması durumunda katılımcıların olumsuz tutum sergiledikleri, söz konusu
arkadaşları olduğunda ise daha esnek bir görüşe sahip oldukları bulunmuştur.
Ancak bu kişilerin ifadeleri olumsuzluk yönünde bir eğilim göstermektedir. Bir başka araştırmaya göre, eşcinselliğe
ilişkin olumsuz tutum değişiminin
"sosyal iletişim" yoluyla olabileceği düşüncesinin de
doğrulanmadığı görülmüştür. Bu
bulgular, bu çalışmada elde edilen bulgulara paralel görülmektedir. (Sosyal
iletişim, araştırmaya katılan bireylerin eşcinsel biriyle karşılaşmasıyla
sağlanmıştır).
Sonuç olarak, bu araştırmada, eşcinselliğe
yönelik tutumlar konusunda yapılmış olan araştırmalarda elde edilen bulgulara
paralel olarak yaklaşımların genel olarak olumsuz yönde olduğu saptanmıştır.
Elde edilen bulgularda eşcinselliğe yönelik bilişsel, duygusal ve davranışsal
boyutlarda yaklaşımların daha çok
olumsuz yönde olması, içinde yaşanılan kültürün etkisi ile
açıklanabilir. Eşcinselliğe ilişkin tutumlar üzerinde kültürün etkisine
bakıldığında, erkek egemen ve toplulukçu
toplumlarda olumsuz yargıların daha fazla olduğu görülmektedir.
Bulguların eğitim fakültesi öğrencilerinden
elde edildiği düşünüldüğünde, olumsuz yaklaşımların gelecekte eğitim
verecekleri öğrencilere de yansıyabileceği düşüncesiyle, doğru bilgilendirmenin
önemi ortaya çıkmaktadır.
__
Sanırım en can alıcı kısım bold olarak belirtmiş olduğum son paragrafta saklı :/
gif iğrençmiş cybi. :D
YanıtlaSilo gifin bir anlamı var, ne kadar konuşursak konuşalım ne kadar tartışırsak tartışalım hep başa sarıyoruz / saracağız ;)
Silkendi sınıf arkdaşlarımı hatırlıyorum da sadece homoseksüelliğe değil alışık oldukları her öğeye karşı tutum sergiliyorlardı. sonuçta bunlar da kendi ynsıması öğrenciler yetiştirecek en nihayetinde. bu da gif i çok makul kılıyor baş döndürmesine rağmen :)
YanıtlaSil:)
Sil