Netten bulduğum bu araştırmayı buraya da eklemek istedim. Okurken sıkılmazsınız merak etmeyin çünkü fazla uzun değil ayrıca üniversite gençliğinin bakış açısına da bakmış oluruz. (neyine bakıcaz hacı alan razı veren razı lol) mü yoksa (başımıza taş yağacak taş mı) hiç bilemedin "saygı duyarım abi" midir olay bakalım.
Arş. Gör. Neslihan GÜNEY (Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi,
Eğitimde Psikolojik Hizmetler ABD.)
Arş. Gör. Eda KARGI (Hacettepe Üniversitesi,
Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü)
Uzm. Aybike ÇORBACI
ORUÇ (Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Eğitim Psikolojsi Doktora Öğrencisi)
Özet
Bu
araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin eşcinselliğe yönelik
inançlarının belirlenmesidir. Bu amaçla,
çalışmada eşcinselliğin nedenleri, eşcinselliğe yönelik yaklaşımlar ve
inanışlar incelenmiştir. Araştırmada betimsel tarama modeli uygulanmıştır.
Katılımcıların eşcinsellik hakkında kendi özgün ifadelerine dayalı olarak elde
edilen veriler kategorileştirilerek
içerik analizi yoluyla değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak, bu çalışmada
öğrencilerin eşcinselliğe yönelik inançlarının olumsuz olduğu saptanmıştır. Bu
yaklaşımlar bilişsel, duygusal ve davranışsal boyutlarda ele alınmıştır.
Giriş
Eşcinsellik eski
Yunan'da benzer anlamına gelen "amos" ile "cinsellik"
anlamında kullanılan "seksüalite" sözcüklerinden türemiş olup, aynı
cinsiyetten bireyler arasında kurulan, cinsel nitelikli bedensel ya da duygusal
bağlılık ve ilişki anlamına gelir. Eşcinselliğin tarihi oldukça eskidir. En
eski zamanlardan beri bilinmektedir. Hemen hemen bütün kültürlerde ve büyük
dinlerde eşcinsellik normal dışı cinsel davranış olarak kabul edilmiştir.
İnsanlık tarihi boyunca birçok medeniyet, eşcinsel ilişkileri daha az,
heteroseksüel ilişkileri ise daha fazla kabul etmiştir. Cinsel yönelim konusundaki tanımlamalar şu
şekildedir;
Cinsel Yönelim:
Bireyin kendini hangi cinse ait hissettiği değil, hangi cinsten kişilere cinsel
ilgi duyduğudur. Cinsel yönelim şekilleri heteroseksüellik, eşcinsellik ve biseksüelliktir.
Eşcinsel: Cinsel yönelimi kendisi ile aynı
cinsiyetteki kişiye karşı olan bireydir.
Heteroseksüel:
Cinsel yönelimi karşı cinsiyetteki kişiye karşı olan bireydir.
Biseksüel: Cinsel yönelimi her
iki cinsiyetteki kişilere karşı olan bireydir.
Günümüz
toplumlarında en yaygın kabul gören ve gerçekleşen cinsel yönelim şekli
bireylerin karşı cinse yönelmeleridir. Kendi cinsine ya da her iki cinse birden
ilgi duyan bireyler de vardır. Eşcinsel ya da biseksüel yönelimli insanlara
yönelik olarak çeşitli toplumlarda farklı tepkiler ve yaklaşımlar
sergilenmektedir.
Lezbiyen:
Cinsel yönelimi diğer kadınlara yönelik olan kadındır.
Gay:
Homoseksüellikle aynı anlamda genellikle erkekler için kullanılır.
Birçok toplumda
eşcinsellerin, diğerlerine oranla saygın olmayan, ve sağlıksız biçimde
algılandıkları bilinmektedir. Eşcinselliğe yönelik olan tutumları değiştirmeyi amaçlayan bazı çalışmalar
yapılmaktaysa da, hala eşcinsellere ilişkin kalıp yargılar ve yanlış inançlar
sürmektedir. Çeşitli çalışmalar, genel olarak insanların eşcinselliğe karşı
olumsuz tutumları olduğunu göstermektedir. Ancak bu tutumlar, cinsiyet
farklılıkları, din, geleneksel cinsiyet rolleri, yaş ve eşcinsel bireyler ile
etkileşim, cinsiyetçilik ve ırkçılık gibi pek çok farklı etkene bağlı olarak
değişim gösterebilmektedir. Araştırmacılar, insanların eşcinsellere karşı
tutumlarının genelde olumsuz olduğunu, ancak eşcinseller ile toplumsal ilişkiye
girdiklerinde önyargılarında değişim olduğunu belirtmektedirler.
Son yirmi yıldır, eşcinsellik ve
eşcinselliğe yönelik tutumlar konusundaki ampirik çalışmalarda bir artış
görülmektedir. Toplum içinde, eşcinselliğe ve heteroseksüelliğe karşı tutumlar,
bireyden bireye farklılık göstermektedir.
Homofobi, eşcinsellerden, korkma, ya da ürkme anlamına gelmektedir ve eşcinsel insanlar hakkındaki stereotipler ve
olumsuz söylencelerle desteklenen inanç sistemi olarak tanımlanmaktadır.
Birçok insan eşcinselliği, kabul edilebilir karşılarken, bazıları, çevresinde
eşcinsel birey olduğunu bildiklerinde korktuklarını belirtmektedir.
Eşcinselliğe yönelik bu korku ve olumsuz tutumların nedenleri olarak,
insanların ruhunun romantizm ve sevgiyi düşünmeksizin sadece cinsel ilişkiye
yönelik normlara odaklanması ve eşcinsel bireylerle bir arkadaşlık ilişkisi ve
yaşama bakış açılarının paylaşılmaması düşünülebilir.
(zaten en büyük sıkıntı da bu değil mi, eşcinselim diyince hemen cinsellik ve yatak pozisyonları geliyor milletin aklına)
Eşcinselliğe yönelik
tutumları, cinsiyetçilik, geleneksellik ve tutuculuk gibi etkenlerin etkilediği
belirtilmektedir. Eşcinsel erkeğe
yönelik tutumlara bakıldığında, kadınlar ve erkekler arasında fark olduğu görülmektedir. Bu bireylere
yönelik genel ifadeler "feminen, kibar, dar giyinen" biçimindedir.
Cinsiyet şeması kuramına (gender identity theory) göre, cinsiyet rolü, benlik
kavramı ve cinsiyet rolü inançları
eşcinselliğe yönelik tutumlarla ilişkilidir; oysa çok faktörlü cinsel
kimlik kuramı (multi-factorial gender identity theory) yalnızca cinsiyet rolü
inancının bu tutumlarla ilişkili olduğunu ileri sürmektedir. Kite ve Deaux
bazı çalışmalarında eşcinsel bireylere karşı tutumları ve geleneksel cinsiyet
rollerindeki inançları arasında olumsuz bir ilişki bulunduğunu belirtmektedir.
Özellikle cinsiyetçi olan bireylerin eşcinselliğe yönelik olumsuz tutumları
olduğu saptanmıştır. Genellikle cinsiyet ideolojisinin fazla olduğu kültürlerde
heteroseksüel erkeklerin eşcinselliğe yönelik tutumları, heteroseksüel kadınlara
oranla daha olumsuz olmaktadır. Erkekler, erkek eşcinselliğinin, maskülenliği
(erkeksiliği) tehdit ettiğini ifade etmektedirler.
Eşcinselliğe ilişkin olumsuz
yaklaşımlar HIV/AIDS’in yayılımında da önemli olmuştur. Özellikle epideminin
ilk on yılında (80’li yıllar) eşcinsel erkeklerin hastalığa yakalanmasının ön
plana çıkması heteroseksüel bireylerin hastalığı yalnızca eşcinsellikle
özdeşleştirmelerine başka bir deyişle
“ötekileştirmelerine” kendilerini hastalıktan uzak hissetmelerine yol
açmıştır. Bu nedenle eşcinselliğe yönelik olumsuz inançların artması kaçınılmaz
olmuş ve eşcinseller toplum tarafından dışlanmışlardır.
Birçok
toplumda olduğu gibi Türkiye'de
de eşcinsellik genel olarak normal dışı ve kabul edilemez olarak
algılanmaktadır. Bazı eşcinseller toplumsal baskı nedeniyle, ailelerinden
dışlanmakta, işlerini kaybetmekte, toplumun düşmanca davranışlarına maruz
kalmakta ve baskı görmektedir. Bu önyargılı tutum ve davranışlar nedeniyle
Türkiye'de birçok eşcinsel birey, aile içinde, ilişkilerinde ve kendi cinsel
tercihini bilen arkadaşları içinde
huzursuz hissetmektedirler. Bu yaşantılar bireylerin, depresyon, kaygı
gibi psikolojik sorunları heteroseksüellere oranla daha fazla yaşamalarına
neden olmaktadır.
20.yüzyıl boyunca,
tıbbın eşcinselliğe yönelik tutumu
giderek daha kabul edici bir seyir izlemiş ve toplumdaki tutum değişikliğini
yansıtmıştır. Örneğin, Amerikan Psikiyatri Birliği eşcinselliği hastalık
sınıflandırmalarından çıkarmıştır. Bilimsel bakış açısındaki değişimin yanısıra
son yıllarda eşcinseller ve transeksüellerin özgürlük hareketleri, sivil toplum
örgütleri yoluyla verdikleri mücadeleler, toplumsal değer yargılarının
değişmeye başlamasına, özellikle batı toplumlarında bir yaşam biçimi olarak en
azından bir ölçüde kabul edilmesine
olanak sağlamıştır.
Türkiye'de de özellikle eğitimli olan
ve genellikle büyük kentlerde yaşayan bazı eşcinseller, kendi cinsel
yönelimlerini dışa vurmaya başlamıştır. Kaos GL örneğinde olduğu gibi
eşcinseller aynı zamanda ortak bazı eylemlere girişmekte, gruplar kurmakta,
aylık dergiler çıkarma ve eşcinsellik hakkında hem eşcinseller hem de
heteroseksüellerle birlikte çeşitli etkinlikler
düzenlemektedirler. Ancak yine de bu tür bir gelişmenin tüm eşcinsel
bireyleri temsil etmediği ve çok sınırlı sayıda bireyin katkılarıyla
gerçekleştiği düşünülmektedir.
Bu çalışmanın amacı üniversite
öğrencilerinin eşcinselliğin nedenine ilişkin görüşlerinin, eşcinselliğe
yönelik yaklaşımlarının ve eşcinselliği yakınlık (arkadaş, kardeş vb.)
bağlamında değerlendirmelerinin kendi ifadelerine yazılı olarak başvurulması yoluyla
belirlenmesidir.
Araştırmada yanıt
aranan sorular;
1- Öğrencilerin eşcinsellik
konusundaki görüşleri, farklı kültürlerdeki araştırma bulguların da gözlendiği
gibi, olumsuzluk göstermekte midir?
2- Öğrencilerin eşcinsellik
konusundaki görüşleri,
eşcinsellerle toplumsal ilişki ve
eşcinsellere yakın olma gibi etkenlere göre farklılık göstermekte midir?
MATERYAL
VE METOD
Bu
araştırmanın çalışma grubu, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ve
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde farklı bölümlerde öğrenim görmekte
olan 90 üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Öğrencilerin 70'i kız, 20'si
erkektir. Çalışmada, öğrencilerden eşcinsellik konusunda ne düşündükleri ve bir
arkadaşları ya da aile bireylerinden birinin örneğin kardeşinin eşcinsel
olduğunu öğrendiğinde tepkilerinin ne
olacağı/olabileceği sorularak kendi
görüşlerini paylaşmaları istenmiştir. Katılımcıların cevapları üzerinden içerik
analizi yapılmıştır.
(araştırmaya dahil olan öğrenci sayısı her ne kadar az olsa bile biraz sonra göreceğimiz tablonun geneli yansıttığını anlamamız kolay olacaktır :) + kızlar sayıca çok olmasına rağmen ve kızların erkeklere nispeten eşcinselliği daha kolay kabullenebilmesi düşünülürse ! sonuçlar pek iç açıcı değil bana göre)
Araştırma Analizi
Bu araştırma
niteliksel yönteme dayalı betimsel bir araştırmadır. Araştırmada katılımcıların
yazılı olarak eşcinselliğe ilişkin kendi özgün ifadelerine başvurulmuştur. Elde
edilen sonuçlar, içerik analizi doğrultusunda, kategorileştirilmiş ve analiz edilmiştir. Araştırmada, öğrencilerin
görüşleri, eşcinselliğin nedenine ilişkin görüşler, eşcinselliğe yönelik
olumlu-olumsuz görüşler, eşcinselliğin
yakınlık bağlamında değerlendirilmesi ve önyargılar kategorilerinde incelenmiştir.
SONUÇLAR
Katılımcıların
görüşlerine uygulanan içerik analizi
sonucunda, ifadelerin eşcinselliğin nedenine ilişkin görüşler, eşcinselliğe
ilişkin yaklaşımlar, eşcinselliğin yakınlık bağlamında değerlendirilmesi ve
önyargılar olarak dört kategori altında toplandığı görülmektedir.
Tablo. 1. Eşcinselliğin nedenine ilişkin görüşler
Eşcinselliğin nedenine ilişkin olarak 30 öğrenci açıklamada bulunmuştur. Bu açıklamaların içeriğine bakıldığında, katılımcıların eşcinselliğin nedenlerini birey dışındaki etkenlere yükledikleri görülmüştür. Eşcinselliğin ruhsal bir bozukluk olduğu görüşü ilk sırada yer almaktadır.
Nedenler
|
|
Ruhsal
bozukluk
|
14
|
Hormonal
bozukluk
|
6
|
Hastalık
|
4
|
Genetik
bozukluk
|
3
|
Yanlış aile
tutumları
|
3
|
Toplam
|
30
|
Tablo
2. Eşcinselliğe ilişkin olumlu yaklaşımlar
Yaklaşımlar
|
|
f
|
Bilişsel
|
Saygı duyarım
|
24
|
Normal
buluyorum
|
13
|
Profesyonel yardım
almalı
|
9
|
Arkadaşlığımı
sürdürürüm
|
10
|
Eşit
davranılmalı
|
8
|
Dışlanmamalı
|
6
|
Duygusal
|
Hoşgörüyle
karşılarım
|
6
|
Davranışsal
|
Hiç tepki
vermem
|
17
|
Nedenini
araştırırım
|
20
|
Tablo
3. Eşcinselliğe ilişkin olumsuz yaklaşımlar
Bilişsel, duygusal, davranışsal boyutlar
açısından eşcinsellere yaklaşımlarına
bakıldığında, katılımcıların eşcinselliğe yönelik çoğunlukla olumsuz
yaklaşımlar içinde olduğu görülmektedir. Bu olumsuz yaklaşım bağlamında öğrencilerin bilişsel boyutta
özellikle kişinin bakış açısına
uymadığı, duygusal boyutta bireyin durumuna yönelik üzüntü ve kaygı gibi
duygular yaşadığı, davranışsal boyutta ise bireyi varolan durumundan
vazgeçirmeye yönelik yardım etme davranışlarında bulunacağına ilişkin görüş
bildirdikleri görülmektedir.
Yaklaşımlar
|
Olumsuz
|
f
|
Bilişsel
|
Bana ters geliyor
|
27
|
Toplumsallaşmamalı
|
8
|
Saygı duyarım ama onaylamam
|
5
|
Dinimizce yasak
|
4
|
Ameliyatla cinsiyet değiştirsinler
|
3
|
Hoşlanabilir ama cinsellik olmamalı
|
3
|
Evlilik olmamalı
|
2
|
Duygusal
|
Üzülür ve kaygılanırım
|
18
|
Şaşırırım
|
13
|
Şok yaşarım
|
7
|
Tiksinti verici / iğrenç buluyorum
|
6
|
Kızarım
|
5
|
Soğurum
|
4
|
Davranışsal
|
Yardımcı olur/ vazgeçirmeye çalışırım
|
27
|
Bir daha görüşmem
|
13
|
Tablo.4 Eşcinselliğin
yakınlık bağlamında değerlendirilmesi
Toplumsal ilişkiler bağlamında bakıldığında,
bireyin eşcinsel bireylere yakınlık
derecesi arttığında yaklaşımların olumsuz yönde değişim gösterdiği, özellikle
aile bireylerinden birinin eşcinsel olması durumunda bunu kabul edemedikleri
yönünde görüş bildirdikleri görülmektedir. Ancak bu durumun, söz konusu olan
kişi arkadaş olduğunda tutumun olumluya doğru kaydığı görülmektedir. Yani
eşcinsel bir bireyle ne tür bir yakınlık derecesi (kardeş, arkadaş) içinde
olduklarına göre yaklaşımların olumlu ya da olumsuz olma durumu
değişmektedir.
(bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!)
Bu çalışmada
kategorileştirilmeyen ancak eşcinselliğe
ilişkin olumsuz yaklaşımları gösteren önyargı ifadelerine rastlanmıştır. Bu
ifadeler aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
Eşcinsellik; bireyi çökertir, eşcinsel
bireyler asla mutlu olamazlar, sapıklıktır, toplumun dengesini bozar,
iğrençtir, (eşcinsel bireye yakın olmak) benim sosyal statümü etkiler.
Toplumsal İlişkiler
|
Olumlu
|
f
|
Yakın çevre
|
Tepki
vermem
|
17
|
Desteklerim
|
5
|
Kadınların eşcinselliğini destekliyorum
|
2
|
|
Olumsuz
|
|
Aile (Kardeş)
|
Bir
daha görüşmem
|
13
|
Yardım
eder/vazgeçirmeye çalışırdım
|
18
|
Onaylamam
|
7
|
İlişkimi
keserim
|
3
|